Öfkeli Suriyelileri nasıl ikna edeceğiz?

Ülkenin sokaklarında ellerinde palalarla gezen, sağa sola kızgınca bakan, arabalarının camlarına 515 filan yazıp kılıçlı çıkartmalar koyan Suriyeli kardeşlerimize bozulmak yerine empatiyle yaklaşmamız lâzım!..

Dertleri nedir? Sevip de kavuşamamışlar mı? Nargile içecek sahil mi bulamamışlar? Plajlardan tam olarak memnun mu değiller? Soyup Türklerin gözüne sokmak için video çektikleri muz fiyatları mı pahalı? Yılbaşı gecesi taciz edecekleri yeterince Türk mü bulamadılar?

Empati bunun için lâzım!.. Onların derdi bizim derdimiz!.. Çünkü onlar işgalci filan değil, bizim din kardeşlerimiz!..

Terk ettikleri yer Mekke!.. Burası da Medine zaten!.. Varsın bizim çocuklarımız o Mekke''de kırılırken, bunların çocukları bu Medine''de çeteler kursunlar, palalar kuşansınlar, eğlencenin dibini bulsunlar!.. Biz de adını ''ensar-muhacir kardeşliği'' koyalım!..

Yaşadığı travma dolayısıyla muzu kameralar önünde gözümüze sokan kültürü lütfen anlamaya çalışalım!.. Türk kadınlarına yine kameralar önünde musallat olan Suriyeli din kardeşlerimizi toplumdan dışlamak yerine kazanmayı öğrenelim!..

"Masraflarımızı siz mi karşılıyorsunuz, Avrupa Birliği veriyor zaten" diye öfkelenen kardeşimize hak verelim, eksiğimizi tamamlamak için ''faiz fonu'' gibi bir fon kurup alicenaplığımızı bir kere daha gösterelim!.. Kardeşlerimizin kalplerini kazanmanın yoluna bakalım!..

"Ülke nereye gidiyor? Kilis''te çoğunluk gitti… Gaziantep de gidici… İstanbul zaten ''Türk şehri'' kimliğinden her geçen gün uzaklaşıyor… Sokaklarda çeteler kol geziyor…" türünden ırkçı ırkçı konuşmayalım!.. Konuşanları engelleyelim, gerekirse zindanlara atalım!..

Bu tablodan, ayrılıkçı teröristlerimiz ve sivil uzantıları memnun... Kapıları iyi tuttuğumuz sürece Avrupa memnun… Avrupa Birliği destekli sivil toplumcuları ve internet medyası memnun… "Onlar artık misafir değil, Türkiye''nin parçası" ya da "Bu topraklar misafir ülkesidir, biz de Anadolu''ya böyle geldik" diyen ahmak gazeteciler/akademisyenler memnun… Bu yolu açan muktedirler ve yancıları memnun… Suriye''deki etnik arındırma dolayısıyla boş veya zayıflamış alanlara kavuşan YPG memnun… Evini kiraya pahalı verenler memnun… "Ucuz iş gücü buldum" diye sevinen kurnaz işveren memnun…

Bu kadar memnunun arasında bir tek ''Türkiye''nin ırkçıları'' rahatsız bu gidişten!.. Onları da Suriyeli sığınmacılar için yaptığımız ama şimdi boş kalan kamplara yerleştirip bu uyumsuzluğu ortadan kaldırabiliriz!.. Kampta tedavileri tamamlanınca tekrar toplumun arasına karıştırabiliriz!..

***

Ne tuhaf değil mi? Türk milleti, savaşmadan savaş mağlubu oluyor göz göre göre… Ağır bedellerle elde ettiği ve koruduğu topraklardaki hakimiyetini, farklı etnisitelerin üreme veya savaştan kaçma potansiyellerine ağır ağır kurban veriyor!..

Yıllardır ikaz ediyoruz:

"Ortada iki büyük facia var… Suriye içinde çok geniş bir alan ağırlıklı olarak Arap etnisiteden arındırıldı… Diğer yandan Türkiye''nin birçok yerini Lübnanlaştıracak veya Peşaverleştirecek göç dalgası yaşandı…"

"Hakkıyla denetlenemeyen dev bir alan doğdu… Reyhanlı örneğinde olduğu gibi terörizme taşeronluk edecek veya büyük şehirlerde çaresizlikleri her türlü suç örgütleri tarafından istismar edilebilecek, uyuşturucu, gasp, hırsızlık, çocuk kaçırma, insan kaçakçılığı alanlarda değerlendirilebilecek ''insan havuzu'' meydana geldi…"

"Suriyeli sığınmacıların tamamının  ''potansiyel suçlu'' görülmesi doğru mu? Kesinlikle hayır… Yaşlı, kadın, çoluk, çocuk, hasta, yaşadığı yer savaş bölgesine dönmüş, çaresiz yığınlar elbette masum ve mazlum… Problem şu: Bir devlet, bu oranda büyük göçün doğuracağı sosyal sonuçları nasıl hesaplamaz ve ''ensar-muhacir'' edebiyatıyla konunun hallolabileceğini düşünür, üzerine hiçbir proje geliştiremez?"

"Tehlike, bu gidişata her karşı çıkanı ''faşist, ırkçı, düşman'' gibi sıfatlarla bastıramayacak boyuta sürüklendi… Kimse ''Suriyelileri vagonlara doldurup sınır dışı edelim'' filan demiyor… Çünkü bu insanlığımıza da millî karakterimize de aykırı… Fakat artık herkes, bu meseleyi yok saymanın veya hafife almanın doğru olmadığını, Türkiye''nin geleceğini, nesillerin sağlığını çok yakından ilgilendirdiğini biliyor… Bu yol, yol değil… Sürdürülemez… Taşınamaz… Göz yumulamaz…"

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları