Paris Olimpiyatları tartışmalarla başladı. Açılış törenindeki LGBT vurgusu, Paris’te şehir içinde yapılan organizasyonun Pekin, Londra olimpiyatlarına göre çok daha ucuza mal edilmesi, İsrail’in katılımı derken yapılan politik eleştirilerin yanında; Türk millî sporcularının kıyafetlerinin modelleri ve renkleri, Türkiye’de en çok tartışılan başlık oldu.
Ancak olimpiyatlar henüz yeni başlamasına rağmen, bu konuda konuşulması gereken başlıca şeyin, en azından bizim ülkemiz açısından, başarılarımız ve başarısızlıklarımızın nedeni olması gerektiği kanaatindeyim.
Sporcularımız ve madalyalarımız
Paris Olimpiyatlarına Türkiye’den 102 millî sporcu katıldı.
1936’dan beri katıldığımız olimpiyatlarda, 41’i altın, 27’si gümüş ve 36’sı bronz olmak üzere 104 madalya elde ettik. En fazla başarı elde ettiğimiz son olimpiyat olan 2020 Tokyo Olimpiyatlarında ise, 2’şer tanesi altın ve gümüş olmak üzere 13 madalya kazandık.
Tüm bu başarılar, sporcularımızın bireysel çabası ve büyük emekleri sayesinde oldu.
Katılım gösterdiğimiz branşlar artsa da bugün hâlâ bazı branşlarda sporcularımızın olmaması, hayret edilecek üzücü bir durum.
80 milyon nüfuslu Türkiye, artık, sporu futbol ile sınırlı görmeyen ve sporun tüm dallarına eşit olanaklar tanıyan bir ülke olmayı, üstelik bu kadar ayrıcalık verilmesine rağmen ne yazık ki futbolda da önemli başarılar elde edemiyorken, öncelemelidir.
İstanbul’da olimpiyat
Şüphesiz, olimpiyatlara ev sahipliği yapmak önemli bir prestij kaynağı, büyük bir tanıtım aracı.
Ve ne yazık ki, Türkiye ev sahipliğini henüz hiçbir zaman alamadı.
Ancak 2027 Avrupa Oyunları’nın İstanbul’da yapılacak olması, olimpiyatlar için de önemli bir referans olacak.
Turizme ve ekonomiye katkısı düşünüldüğünde umarım, belediye ve bakanlık çekişmesine değil, uzlaşısına ve güç birliğine örnek olacak bir organizasyon gerçekleştirilir.
