Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Ordu çökertilirken neredeydin paşa?

Sadece ‘bir hamle’ sonrasına göre hesap yapanlar, yalnızca ‘kendilerini yakmak’ ile kalmıyor; aynı zamanda ‘doğruların’da bir şekilde gözden düşürülmesine, ‘itibarsızlaştırılmasına’ vesile oluyor. 

Aklıselim sahibi insanlar tarafından, askere yönelik ‘tedip’ hareketinden çıkarılması gereken en önemli sonuç budur. 
‘Darbecilik’, ‘despotluk’, ‘kendi toplumunu tanıyamama’ kusurları, arada bir de olsa dile getirilen gerçeklerin üzerine tozlu bir şal gibi çekiliyor. 
Onların ‘milli birlikten’, ‘Misak-ı Milli’den’, ‘etnik bölücülük tehlikesinden’, ‘ABD-AB emperyalizminden’, ‘İsrail komplolarından’söz etmeleri bir anda anlamını yitiriyor ve herkes ‘darbe teşebbüsleri’ üzerine yoğunlaşıyor. 
Filmi bir kaç kare daha geri sardığınızda görüyorsunuz ki ‘erken hamleler’ de aslında ‘genel senaryonun’ bir parçası ve tamamen ‘bugünü hazırlamak’ için başka mahfillerde pişirilip, ‘zamansız öten’ horozların önüne atılmış yemler. 
Belli ki, ‘tedip’ operasyonuna tabi tutulanlar küresel efendiye boyun eğmedikleri sürece ‘melaike’ olsalar yine kendilerine birer kulp takılacaktı.
Başından beri ayan beyan ortada olduğu gibi ipin ucu her zaman Coni’nin elinde.

***

Bakınız nasıl itirafa başladılar, 28 Şubat post modern darbesinin ABD’de pişirildiğini.
Bunu, bugün bile hâlâ ABD ile ‘koyun koyuna’ olanların söylemesi çelişki değil mi?
Hayır, zira Türkiye’de bir döneme kadarki bir takım operasyonları ‘Neoconlar’ tezgahlamış; ABD’de etkin olan ‘Şahin Yahudilerin’ işiymiş bütün olup bitenler. 
Oldu, gözlerim doldu; yüzyıllardan beri ‘her taşın altından’ kafa gösteren Yahudiler, bir iktidar değişti diye ‘sırra kadem bastı’ öyle mi?
‘Yeni senaryoya’ uygun kamuflajlar çekildi. 
‘Can alıcı hamleye’ doğru adım adım ilerleyen küresel güçler, elbette bölgede en büyük engel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmekteydi ve öncelikle onun ‘devre dışı bırakılması’ gerekiyordu.
1 Mart Tezkeresi’nin ardından önce Mehmetçik’in başına ‘çuval’ geçirildi, sonrası çorap söküğü gibi geldi.
TSK’ya karşı, tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir ‘psikolojik operasyon’ başlatıldı. 
Ömrü ‘vatan’, ‘millet’, ‘bayrak’, ‘devlet’ ile geçen de hayatının önemli bir bölümünü ‘başka devletlerin çıkarları’ için harcayanlar da ‘aynı torbanın’ içine dolduruldu. 
Ordu  ‘düşman ordusundan’ daha tehlikeli bir kurum konumuna düşürülmek istendi.

***

Öteden beri ‘tel boyunda nöbete’ yanaşmayan ama ‘omuzlarında apolet düşleri’ kuranlar için kapılar aralandı. 
Kurulan bu ‘rıza pazarında’ herkesin kendi çapına göre ‘satacağı’, ‘gözden çıkaracağı’ bir şeyler vardı.
Kimi ‘geçmişten gelen’ kinini kustu, kimi ‘geleceğe dair’ beklentilerini satın aldı. 
Toz duman ortasında kalan millet, elbette ‘gerçeğe’ uzak, olan bitene yabancıydı.
Sadece ‘kulağına üflenenlere’, gün boyu televizyon ekranlarından sürdürülen ‘kara propagandaya’ inandı. 
Biz yine kendi gözlemlerimizden, ‘yakın geçmişte’ kurgulanan oyunla ‘yakın geleceğin’ nasıl inşa edileceğine dair görüşlerimizi bir kenara bırakalım. 
‘Onlara’, yani oyundan ‘aslan payı’ almaya yeltenenlere biraz kulak kabartalım.
Zira bu saatten sonra ‘vatan’, ‘millet’, ‘bayrak’, ‘devlet’ diyen herkes bir şekilde ‘düşman saflarında’ gözükmeye başladığı için, ne söylediklerinin bir kıymeti harbiyesi de yoktur artık. 
O halde, ‘askeri tedipten sonra’ gelinen noktada şapkadan çıkanlara bakalım.
Memleket sathında yürütülen ‘Kürtçülük’ faaliyetlerinin elebaşlarından olan biri belki de farkında olmadan şifreyi şu cümle ile ele veriyor:
- “ABD, Kürt sorununun içinde.” 

***

Askere yönelik operasyonlar sürerken teslimiyet iktidarı ile ‘birlikte çalışmaktan’gocunmayan emekli bir paşamız, şimdi avazı çıktığı kadar bağırıyor:
- “Adım adım Büyük Kürdistan’a doğru gidiyoruz.” 
‘Mıntıka temizliği’ tamamlandığına göre belli ki iş artık ‘masa başında’ bitirilecek. 
Geçmişler ola.

Yazarın Diğer Yazıları