Orta Asya’daki satranç hamleleri

Orta Asya’daki satranç hamleleri
Orta Asya’daki satranç hamleleri

Rusya’nın stratejisi Avrasya Birliği

Rusya’nın stratejisi Avrasya Birliği

1991’de Bağımsız Devletler  Topluluğu’nu tesis eden Rusya, 1996’da bu topluluk bünyesinde
gümrük birliği uygulamasını denedi, 2000 yılında Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu kurdu.

 

Dünya Bankası Orta Asya raporunda Rusya’nın, Soğuk Savaş sonrası dönemde eski Sovyet coğrafyasındaki nüfuzunu güçlendirmek için başlattığı entegrasyon projeleri kapsamında Orta Asya ülkeleri üzerindeki etkinliğini sürdürmeye çalıştığı kaydedildi. Orta Asya ülkelerini Rusya güdümünde hareket edecek bir güvenlik sisteminde bir araya getirmeye çabalayan Moskova, bölgede belirginleşen küresel jeoekonomik rekabetteki en önemli oyuncu.
Sovyet Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşan devletlerle siyasi diyalogu sürdürmek maksadıyla 1991’de Bağımsız Devletler Topluluğu’nun tesis eden Rusya, 1996’da bu topluluk bünyesinde gümrük birliği uygulamasını denedi, Orta Asya ülkelerinden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan bu uygulamaya iştirak etti. Rusya, ortak pazar oluşturmak amacıyla 2000 yılında ise Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu kurdu, Orta Asya’nın dâhil olduğu eski Sovyet coğrafyası üzerindeki ekonomik nüfuzunu sürdürmeye çalıştı..

 


Rusya geri dönüyor
Rusya’nın Putin iktidarı döneminde enerji fiyatlarındaki artışla sağladığı dinamizmi kullanarak yakın çevresindeki etki alanına geri döndüğü, Avrasyacı bakış açısıyla eski Sovyet coğrafyasında ekonomik bütünleşme projelerine daha fazla odaklandığı ve bu kapsamda Avrasya Birliği projesini geliştirdiği gözlemlendi. Rusya, Kazakistan ve Beyaz Rusya devlet başkanları 2011 yılında üç ülkenin ekonomilerini, hukuk ve gümrük sistemlerini birleştiren Avrasya Birliği’nin kurucu antlaşmasını imzaladı. 2012’de Avrasya Komisyonu’nu tesis etti  ve ortak pazar uygulamasını başlattı. Kazakistan’ın hâlihazırda dâhil olduğu Avrasya Birliği’ne Orta Asya ülkeleri arasından Tacikistan ve Kırgızistan’ın da katılması bekleniyor..
Rusya, Orta Asya ülkelerinin Çin’den sonraki en büyük ticari ortağıdır. Nükleer teknoloji, savunma sanayii, enerji nakil ve dağıtım alanındaki üstünlüğü Rusya’nın Orta Asya ülkeleri üzerindeki etkisini sürdürmesini mümkün kılmaktadır. Petrol ihracatında Rusya’ya bağımlı olan Kazakistan’da 2016’da faaliyete geçmesi planlanan ilk nükleer enerji reaktörü iki ülke ortaklığıyla inşa edilmektedir.
Türkmenistan’ın doğal gaz ihracatı büyük ölçüde Rusya üzerinden gerçekleşmektedir. Gazprom ve Lukoil, Özbekistan enerji pazarındaki en büyük yatırıma sahip şirketlerdir. Özbekistan bağımsızlığından sonra kısa süre içinde petrolde dışa bağımlılığını sona erdirmişse de 2005’ten itibaren Rusya’dan tekrar petrol ithal etmeye başladı.. Diğer bölge ülkelerinden farklı olarak petrol ve doğal gaz kaynaklarından yoksun olan Kırgızistan ve Tacikistan ise büyük ölçüde Rusya’dan ithal edilen enerjiye bağımlı. Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Rusya ile enerji alanındaki işbirliği nispeten karşılıklı bağımlılığa dayalı gelişirken, Kırgızistan ve Tacikistan’daki enerji sektörlerine büyük ölçüde Rus şirketlerin hâkim olduğu görülmektedir. Orta Asya ülkelerinin, savunma alanında da Rusya’ya bağımlılığı devam etmektedir. Bölge devletlerinin silahlı kuvvetlerinin envanterindeki silah sistemleri büyük ölçüde Rusya menşelidir.

 

ABD’nin hedefi doğal gazı Türkiye üzerinden geçirmek

Dünyanın en büyük enerji tüketicisi konumunda olan ABD, Hazar havzasındaki enerji kaynaklarının dünya pazarlarına Batılı şirketler aracılığıyla ulaştırılmasını ve Orta Asya’nın jeoekonomik potansiyelinden istifade etmeyi amaçlamaktadır. ABD, Hazar havzasındaki petrol ve doğal gaz kaynaklarının Rusya ve İran’ın denetimine girmesini engellemeye çalışmakta, bölgedeki enerjinin bu iki ülke dışındaki güzergâhlardan uluslararası pazarlara taşınmasını desteklemektedir. Washington, bu kapsamda Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesini desteklemiş, Kazakistan’ı bu hatta petrol tedarik etmesi için teşvik ederek Hazar petrollerinin uluslararası pazarlara ulaştırılmasında Rus tekelinin sona ermesini sağlamıştır. ABD, Hazar enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve dünya pazarlarına ulaştıracak Hazar geçişli boru hattı projesini ve Türkmenistan gazını Pakistan ve Hindistan’a taşıyacak doğal gaz boru hattı projesini (TAP veya TAPI) teşvik etmektedir.

 


Kazakistan’la özel ilişki
ABD’nin jeoekonomik ve stratejik menfaatleri doğrultusunda bölgede özellikle Kazakistan’la güçlü ilişkiler geliştirme arayışında olduğu gözlemlenmiştir. Tengiz sahasındaki petrolü çıkarmak için Astana ile ortak bir konsorsiyum oluşturan ABD’li enerji devleri Chevron ve Exxon Mobil, Kazakistan’daki petrol üretiminin yaklaşık dörtte birini gerçekleştirmektedir. ABD’li diğer enerji şirketleri de (Texaco, Mobil Oil, Haliburton) Hazar bölgesinde faaliyet göstermektedir. ABD’nin enerji bağımlılığı ve kaya gazı alanındaki mevcut belirsizlikler dikkate alındığında Orta Asya’daki enerji kaynakları Washington için enerji tedarik çeşitliliği açısından önem arz etmektedir. Ancak Washington 11 Eylül sonrası dönemde Rusya, Çin ve İran’ın çevrelediği bu bölgeye daha çok küresel hegemonya hedefi doğrultusunda odaklanmış, bölge ülkeleriyle Afganistan’daki lojistik ihtiyaçları kapsamında işbirliği geliştirmiştir. 11 Eylül sonrası dönemde ABD’nin Orta Asya ülkeleriyle stratejik ortaklık tesis etme arayışının finansal kriz nedeniyle Obama iktidarı döneminde ise nispeten zayıfladığı görülmektedir.

 


Kerimov iktidarı
ABD’nin 2005’teki Andican hadisesini takip eden dönemde Özbekistan’la bozulan ilişkilerini canlandırma girişimi beklenen neticeyi vermedi. ABD’li yetkililerin demokrasi söylemi özellikle Özbekistan’da Kerimov iktidarında ve Türkmenistan’da Berdimuhammedov iktidarında kaygılara yol açtı. Kırgızistan’daki mevcut iktidar Rusya’nın etkisiyle ABD’nin Manas’taki hava üssünü 2014 yılı içinde kapatmayı hedefliyor. ABD, Afganistan’daki askerlerini 2014 yılı sonuna kadar çekmeyi planlamakta, Karzai iktidarı bu tarihten sonra ülkede Amerikan askeri varlığına soğuk bakmakta. ABD’nin Afganistan’da Hindistan’ın menfaatlerini önceleyen tutumu ise Pakistan’la ilişkilerinin zedelenmesine yol açtı. Bu nedenle ABD’nin Orta Asya’da askeri varlığını sürdürmesi, Rusya’ya rağmen bölge ülkeleriyle yüksek düzeyli askeri işbirliği gerçekleştirmesi kısa vadede zor görünmekte. Nitekim Washington’ın da Obama döneminden itibaren -Orta Asya’ya özellikle Çin’i çevreleme stratejisi bağlamında değer vermekle birlikte- bölgeyi tali planda değerlendirmeye, ABD ile stratejik işbirliğine teşvik gayesiyle bölge ülkelerine gerçekleştirdiği yardımları azaltmaya başladığı görülmektedir.

 

AB için gaz ve ulaştırma öncelikli sektörler

Dünya Bankası raporuna göre, AB bağımsızlıklarını müteakiben Orta Asya ülkeleri ile on yıllık Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması (PCA) imzalamış, bu anlaşmalar kapsamında bölge devletlerinde piyasa ekonomisine geçişi destekledi. AB Konseyi, 2007’de Orta Asya ile ilişkileri kapsamlı bir program dâhilinde geliştirmek amacıyla yeni bir Orta Asya Stratejisi açıklamıştır. Birlik bu strateji doğrultusunda bölge ülkeleriyle siyasi diyalogu mutat görüşmelerle kuvvetlendirmeye, başta enerji, ulaşım ve uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere pek çok alanda işbirliği tesis etmeye odaklandı..

 


Ulaştırma koridoru
AB, Orta Asya’ya enerji kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla önem vermekte, bölgedeki büyüyen pazardan istifade etmeyi hedeflemekte. Avrupalı şirketlerin Orta Asya’da özellikle enerji alanında etkili olduğu görülmekte. BP, Total, Royal Dutch Shell, ENI gibi Avrupalı enerji şirketleri, Hazar havzasındaki petrol ve doğal gaz sahalarında faaliyet göstermekte. AB, eski Sovyet cumhuriyetleri ile enerji işbirliğini geliştirmeye yönelik olarak geliştirdiği INOGATE Programı çerçevesinde ise üye ülkeleri Hazar Havzasında ve Orta Asya’da yatırıma teşvik etmekte, bölgedeki enerji pazarında etkili olmaya çalışmakta. AB, INOGATE Programı dâhilinde Orta Asya devletlerinin tamamı ile ortaklık tesis etti. Birlik, diğer taraftan Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya hattında ulaşım ağı kurmak maksadıyla ihdas ettiği Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma Koridoru (TRACECA) programı kapsamında bölge ülkeleriyle ticari ilişkilerini güçlendirmeye çalışmakta.

 


Alman stratejisi
Birlik üyeleri arasından Almanya’nın Orta Asya’ya yönelik müstakil bir strateji takip ettiği gözlemlenmektedir. AB Konseyi’nin Orta Asya stratejisinin Almanya’nın dönem başkanlığı sırasında hazırlanması bu nedenle tesadüf değildir. Hâlihazırda Orta Asya ülkelerinde yaklaşık 250,000 etnik Alman ikamet etmektedir ve Almanya bölgedeki beş ülkenin tamamında büyükelçiliği olan tek AB üyesidir. AB’nin Orta Asya ülkeleriyle geliştirdiği toplam ticaretin yaklaşık üçte biri Almanya tarafından gerçekleştirilmektedir. Alman Kalkınma Bankası (KfW), Alman Teknik İşbirliği (GTZ), Alman Kalkınma Hizmeti (DED) vasıtasıyla Orta Asya’da faal olmaya çalışan Almanya, sağladığı yardımlarla bölge ülkeleri üzerinde nüfuz tesis etmeyi amaçlamaktadır. Kazakistan başta olmak üzere bölgede onlarca Alman sivil toplum kuruluşu ve eğitim kurumu faaliyet göstermektedir.

 


İnsan hakları
Almanya’nın Özbekistan Termez’de bir askeri üssü bulunmakta. Alman karar mercileri Orta Asya’daki menfaatleri söz konusu olduğunda AB’nin demokrasi ve insan hakları ağırlıklı söylemini göz ardı edebilmekte. AB’nin Andican hadisesi üzerinde Özbekistan’a 2005’te uygulamaya başladığı yaptırımların 2009’da Almanya’nın ısrarı üzerine kaldırılması bu açıdan dikkate değer.

 


YARIN: Çin ve Orta Asya