Örnek Pile

“Pile’de olay” haberini okuyunca, hükümetten önce olmasın diye, bir gün rotarla Pile’ye gittim. Köy kahvesinde eski dostlarla kucaklaştık. Bir grup İngiliz biralarını bırakarak beni karşıladılar, hal hatır sordular, fotoğraf çektiler. Soruları, Rum tarafını işaret ederek “Bunlarla mı birleşeceksiniz?”. Cevap vermedim. Köylüler beni görünce kâğıt oyununu bırakmışlardı. Hep böyle olur. İçlerinde kazanma şansı olan içinden “Nereden çıkıp geldi bu Denktaş” der ama yine de bunu belli etmediler. Hükümetin ilgisizliğinden yakındılar. Beyarmudu’ndan köye geliş iyice sıkıntılı. İngiliz kontrolü var. Özel kimlik kartı gerekir. İşçilerin gidiş geliş saatlerinde yaz kış demeden kuyruk var. Dert çok. Dinleyen, çare bulan yok. Barış Gücü ve İngiliz kontrolü sayesinde köylünün birçok işi artık Rum tarafında halledilmekte. Yiğitler yolu açılsa rahat edecekler. Fakat Rum razı değil diye bizimkiler de bastırmıyormuş. Korkusuz, engelsiz seyahat etmek hakları kısıtlanmakta. BM polisi de bu kısıtlamaların koruyucusu sanki. Rumlar Yeşilırmak yolunun açılmasını istiyor, fakat “Yiğitler yolu olmaz” diyor; Erenköy yolunu da açmıyorlar. Yeni olay ne ola? Köylü “İlk defa değil ki” diyor. Ancak yakalanan yok. Köye minare yapıldı diye Rumlar da bu küçük köye devasa bir kilise yapmışlar. BM’nin bayrağı ve polislerinin korumasında gelecekteki müşterek hayatın örnek köyü işte bu.   
“Tek halk, tek vatandaş, tek devlet” formülü altında “iki toplumlu, iki bölgeli federasyonda” da “örnek Pile’de” yaşandığı gibi bir hayata hazır olmalıyız. Hristofyas halkın, toprağın, ekonominin, kurumların tek olduğu bir Kıbrıs öngörmektedir. Pile’de olduğu gibi “bazı sorumsuzların” Türklere yapacakları “yaramazlıkları” karşılıklı beyanatlarla geçiştirmekten başka çaremiz olmayacak. Dayanacağız dayanabildiğimiz kadar! Başka çare yok ki! Tekleşmiş ülkede hangi makama, hangi daireye gitseniz Rum çoğunluk idaresiyle karşılaşacaksınız. Türk bölgesindeki idare ne olacak? Olduğu kadar olacak. Şimdiki memur kadrosunun yüzde 70’i işsiz kalacak. Önemli işler “hükümete”, yani merkeze havale edilecek. “Örnek Pile” dedik ya!
Bu şartlar altında Pilelilerin bazıları da denize kadar uzanan yöredeki tarlalarını, arsalarını satmak zorunda kalıyorlar. Aldıkları parayla Kuzey’de mal-mülk alanlar olduğu gibi, aldıkları parayı araba gibi lükse harcayanlar da var. Güvensizlik, yarının ne olacağını bilmemek, Girit faciasını unutmadan yaşamak kolay değil. Tekli uzlaşmada başımıza gelecek olanlar bunlardır. “Türk askerinin adadan çıktığı gün ben de arkasından çıkarım” diyenler çok. Allah bize o günleri göstermez inşallah, ama yine de içimizde bir soru işareti var. Pile gibi olur muyuz? Aklımızı başımıza almaz ve bazılarının küçümseyip alay edercesine makaleler yazdıkları gibi düşünmeye başlarsak her şey olabilir.
Annan Planı’nın yapımcılarından Lord Hannay’e “Bu planla, istikrarı ve barışı temin etmiş olan Türk askerini adadan çıkarıyor, fakat 10 bin BM askeri getiriyorsunuz, niye?” diye sorduğumda bana “İlk yıllarda bazı olaylar bekliyoruz” demişti. Örnek Pile gibi mesela demedim, çünkü o günlerde de bu son olay benzeri olaylar sık sık tekrarlanmaktaydı. Evet Pile gibi olmak istemiyorsak devletimize sahip çıkalım. Bu arada da Yiğitler yolunun açılması için gereken yapılmalı, Pile’deki kardeşlerimize sahip çıkılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları