Parola: Adalet ve Kalkınma!
ABD, AB ve Siyonist ittifakın organize ettiği, Tunus’tan Suriye’ye kadar protesto hareketlerine nasıl “Arap Baharı” denilmiş ise, bu işlerin hayata geçirileceği siyasi organizasyonlara da, “Adalet ve Kalkınma” şifresi konulmuş.
Bunu biz söylemiyoruz, ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesi söylüyor. Delil olarak da Wikileaks belgelerini okurlarıyla paylaşıyor. Evet, Wikileaks Suriye için de 2 milyona yakın belge yayınladı. Bunlardan biri de Suriye muhalefetinin Londra’da, “Adalet ve Kalkınma” adı altında 2006’dan beri teşkilatlandırıldığına dair bir belge. Esad’ı devirecek ve İsrail için Arz-ı Mev’ud’un, Türkiye’yi dönüştürmek için de Büyük Kürdistan’ın önünü açacak hareketin merkezlerinden biri de İngiliz-ABD ittifakı ile Londra’da 2006 yılında “Adalet ve Kalkınma” adı altında kuruluyor. Emrine bir televizyon kanalı ve yayın organı veriliyor, en az 6 milyon dolar malî yardım aktarılıyor. Şimdi siz ABD, İngiltere ve İsrail’in gerçekten Suriye’nin iyiliği için böyle bir emek sarf ettiğine ve Amerikan vatandaşlarının vergilerinden bir miktarın Suriyelilere aktarıldığına inanıyor olabilir misiniz?
Normaldir, olabilirsiniz...
Biz anormal insanlar olduğumuz için pek inanamıyoruz. Çünkü elimizde başka gerekçeler de var inanmamak için. Biliyorsunuz Orta Doğu’da Mısır ve Türkiye olmadan hiçbir harici plan tıkır tıkır yürümez. Bu “Arap Baharı” nasıl bulaşıcı bir “iyilik” se tuttu Mısır’da da Müslüman Kardeşler ve liderleri Mursi eliyle gerçekleşti. Diktatör Hüsnü Mübarek devrildi. Ne tuhaftır ki, ABD’nin her dediğini yapmasına rağmen Mübarek’in ABD’nin başını çektiği bir “Arap Baharı” ayaklanması ile devrilmesi dünya kamuoyunu şaşkına çevirdi. Sonradan öğrendik ki Mübarek ömründe bir defa ABD ve arkasındakilere “Hayır” demiş, bunun bedelini de işte böyle ağır ödemişti. Mübarek’in “Hayır” dediği şey ise, “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanlığı” idi.
Neyse, “BOP Eş Başkanlığı”na “Hayır” diyen Mübarek’in yerine gelen ve arkasında yüzde 50’nin üzerinde kamuoyu desteği bulunan Mursi’nin partisinin adı ne ilginçtir ki, “Adalet ve Kalkınma Partisi” oluvermişti. Siz şimdi içinizden biz aynı isimde başka bir partiyi de bir yerlerden tanıyoruz diye geçiriyorsunuzdur, çünkü çok kötü niyetlesiniz. Amma biz şunu biliyoruz. Sayın Başbakan’a ABD’deki Yahudi Lobisi “Büyük Cesaret Ödülü” verdi ve yine Sayın Başbakanımız bizzat o mübarek ağızları ile “Bizim bir de Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığımız var” diye aldığı görevden duyduğu gururu, Türk ve dünya kamuoyu ile paylaştı. Muhteşem ve muhterem zatları bu sözleri söylerken kendilerini huşu ile dinleyen “Adalet ve Kalkınma Partisi” mensupları da onu avuçlarını patlatırcasına alkışladılar.
İçinde bol bol “Adalet ve Kalkınma” geçen “Büyük Orta Doğu Projesi” nin hedefinde 22’den 30’a kadar pek çok İslâm ülkesinin sınırlarının değiştirilmesi hedefi var. Irak bölündü, Suriye bölünmek üzere, Türkiye’nin nasıl bölüneceğine dair haritalar ortalıkta dolaşıp duruyor ve ilginçtir o haritalarla örtüşen kanun teklifleri Anayasa Komisyonları ve Meclis Genel Kurullarında havalarda uçuşuyor.
Az kalsın unutuyorduk; “Arap Baharı” dediğimiz hadise Tunus’ta bir seyyar satıcının zabıtalara kızarak kendisini yakması ile başlamıştı öyle değil mi? Peki sonra ne oldu? Ne olacak Tunus’ta da iktidarı Tunus’un “Adalet ve Kalkınma Partisi” devraldı.
Her şey o kadar hızlı değişiyor ki. Kim bilir daha ne kadar çok şey unutmuşuzdur.