Parsel Parsel

Bugünkü yazımda Kırmızı Kedi Yayınevi'nin katkılarıyla sizlerle buluşan kitabım Parsel Parsel hakkında bir iki konudan bahsedeceğim.
Kitabı yazmamın temel amacı, aslında Melih Gökçek figürünün özelinde Türkiye'nin son 30 yılına damga vuran bir anlayışı ortaya koymaktı.
Nitekim kitabı okuyanlar son kapağını da kapatıp arkalarına yaslandıklarında, zaten aslında yaşadıkları süreçlerin perde arkasına dair bağlantıları, gizli ilişkileri ve el altından yapılan ihale oyunlarını görmüş olacak.
Kitabımda aslında ulaştığım belgelerle Gökçek ve çevresindeki yakınçağ siyasal tarihin rezilliklerini açığa çıkarıyorum.
Ama biraz da bu kitabı yazarken girdiğim duygu ve düşünceleri anlatmak istiyorum.
Bakın dün FETÖ ile iş tutanlar, onların kilometre taşlarını döşeyenler, belediye kaynaklarını bilerek ve isteyerek onlara aktaranlar bugün elini kolunu sallayarak dolaşıyor, yüzleri kızarmadan da yaptıklarını perdeleyebilmek için herkese türlü iftiralar atıyorlar.
Neden?
Sırf zengin ve AKP'li "gözüktükleri" için mi?
Hayır.
Bütün herkes biliyor ki "parsel parsel" davasına başlanırsa işin arkası çorap söküğü gibi gelecek. Gelmek zorunda kalacak.

"Kontrol edilemez" bir adaletsizlik ortaya çıkacak. Gökçekler yargılanırken başka siyasetçiler için "neden onlar da yargılanmıyor" denilecek.
Fakat bugün görüyoruz ki bu "geri çekilmeyi" anlamayanlar ne ile uğraştıklarının farkında değil.
Elleri çalışmaktan nasır tutmamış, çatlamamış emeğin değerini bilmeyen ya FETÖ kucağında ya da baba kucağında büyümüş insanlar, çıktıkları gökdelenlerden aşağıya tükürüyor.
Evet, çok küçük bir kesim o tükürüğe "yarabbi şükür" diyecektir. 
Peki ya devlet?
Devlet, hiçbir zaman böyle bir mantığa sahip olmadı.

"Parsel Parsel" kitabını okuduğunuzda gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyunu apaçık göreceksiniz.
Yazarından bir öneri!
Kitabı okurken isimlere takılmayın. Genel tabloyu her zaman gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Millete hıyanet edenleri ve hıyanet içerisindekilere delalet olanları anlayacaksınız.
Bunu anlayınca da aslında bu halka karşı yıllarca yapılan sistematik saldırının, aynı zamanda devlete yapıldığını anlayacaksınız.
Unutmayın ki bu ülke çok yerleşik bir devlet geleneğinin devamını temsil ediyor.
Ve biliniz ki devletin bir hafızası her zaman vardır.
Bu yazımı da bir köşeye koyup saklayın.
Unutmadan…
Benim de ikamet ettiğim Maltepe Belediyesinde grev var. İşçiler, Belediye ile maaş zammında anlaşamadılar ve Anayasal hak olan grev hakkını kullanıyorlar. Bu hakkın kullanılmasını canı gönülden destekliyorum ancak Maltepe şu anda çöp dağları ile sarılmış durumda. Oluşan çöp dağları nedeni ile halk sağlığı tehlikeye girmektedir. Grev zamanında uyulması gereken %10 çalışma kuralına da uyulmadığını ne yazık ki görüyorum.
Emekçi kardeşlerim;
Hakkınızı alabilmeniz için mücadelenize her daim destek olacağız ancak bu durum artık halkın sağlığını etkilemektedir. Buna lütfen izin vermeyin.

Yazarın Diğer Yazıları