Pılı Pırtı Şiirler ve Söz Yelpazesi

"Şiir en büyük eleştirmendir. Şiir kişiliktir. Şiir üsluptur. Şairin adını kaldır, bir şiirin kime ait olduğunu bilirsen, işte o şiirdir." der, büyük şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca. Coşkun Karabulut, öyle bir şairdir, sıra dışı, özgündür yazdıkları, onun oldukları bellidir. Taşlama, ironi, söz vurmalar, söz oyunları, imece durumundadırlar onun şiirinde.

Somutlayayım, örnekleyeyim bu dediklerimi. Örneklerim onun "Pılı Pırtı Şiirler" adlı kitabından olacak (Bence Kitap Yayınları). Kitap şu şiirle başlıyor:

"vasiyetimdir.../her şeyi zamana bırakıyorum"

Ve sevgiliye şiir "İlahi" başlığıyla... Sözün en kısasıyla sevdanın kocamanlığını demek:

"Sevgilim/yüreğimde ne de çok yer/kaplamışsın ilahi!..

Sen çıkınca/bir evreni yerleştirdim/bana mısın demedi"

Bu taşlamasını ise çok sevdim, parsel parsel talan edilen ülkemin hâli bundan çarpıcı nasıl anlatılır ki:

"toprağa yatırım/ölü yatırımdır/bunu en iyi ölüler bilir

Arsa peşinde kimi diriler/bir parsel/bir parsel daha

Toprağınız bol olsun/ne diyeyim"

"Çizgi"... Çizgiye, öyle çok yazınsal, siyasal, yaşamsal anlamlar yüklemişiz ki... Yüklemişiz ya, bu çizgi işini bir de şaire, Coşkun Karabulut gibi söz tımarcısına sormalı. Bakınız ne diyor çizgi şiirinde:

"herkesin bir tavrı var yaşamda/kendi doğru çizgisinde/akıp gider yaşamı

gülmek bir çizgi/ağlamak eğri çizgi/sevda yükselen/nefret alçalan çizgi

nazlı nazlı yürümek/ne güzel çizgi/kavuşmak sevgiliye/kesişen çizgi

okumak, incelmek hassas çizgi/vurdum-duymaz olmak/ o da bir çizgi

bir çizgiler demetidir yaşamak/ölüm: hepsinin üstüne bir çizgi"

Karabulut, "Benim şiirlerimi en çok şiirden anlamayanlar seviyor" diyerek espri yapar hep. Bence haksız, bu şiirleri, şiirden, sözden, nükteden, ironiden, taşlamadan anlayan herkes sever.

Söz Yelpazesi

Bize Tanzimat'la girdi mensur şiir... İlk denemeleri Abdülhak Hamid Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Halit Ziya Uşaklıgil'de görürüz. Ve sonrakiler... Şemsi Belli'nin Güz Çiçeği, Arif Nihat Asya'nın Ayetler, Kaya Bilgegil'in Cehennem Meyvesi adlı kitapları ilk aklıma gelenler...

Şimdilerde mensur şiire "Düzyazı Şiir" deniyor... Doğru bir tanım... Şair duygu ve düşüncelerini, düş ve izlenimlerini şiirsel bir düzyazıyla ifade ediyor...

Bir Mensur Şiir kitabı var elimde... Şairinin adı Nevin Kurular... Kitabın adı "Söz Yelpazesi" (Kendi Yayını).

Nevin Hanım hikmetli demiş, anlamlı demiş, artistik, devrik demiş diyeceklerini, yer yer mensurdan manzuma da dönüyor kitabında...  

Örnekler vereyim:

"Unutmayı öğret gitmeden önce", "Aşk savundu kendini, sen yoktun", "Tükettim sanma seni, her hücreni şiir yaptım, affet!", "Sevmeme hakkın baki... Delirtme hakkını geri alıyorum... Üstü kalsın..."

Ayrılığa, sevdaya dair, derin anlamlı, çarpıcı, vurucu sözler... Yusuf Has Hacip, Kutatgubilig'de "Mavi gökten indi yağız yere söz/İnsanın değeri söylediği söz" der. Nevin Hanım'ın söz bağlamında değeri yüksek... Biliyorum doymadınız, başka örnekler de istemektesiniz. Vereyim:

"Zaman, bir öğretmenin verdiği ödev. Geçmekle kalmak arasında çalışıyoruz işte", "Kalbimi gördüğünüzden beri siz aklımı sevmiyorsunuz", "Aç, susuz barış güvercini. Yetmiyor zeytin dalı".

Söz bezetmek, giysisel bezetmeye benzemez, Nevin Kurular söz bezeğini iyi biliyor, devam etsin buna, nice olağanüstülükler gelecektir...  

 

Yazarın Diğer Yazıları