Ritim bozukluklarında kalp pili hayat kurtarıyor

Ritim bozukluklarında kalp pili hayat kurtarıyor
Ritm bozukluklarında tedavi yöntemi kişiye özel belirlenmeli. Kalp damar rahatsızlıkları arasında yer alan ritim bozukluklarının tedavisinde hastalığın seyrine ve kişide başka hastalıkların da olup olmamasına göre farklı yöntemler kullanılıyor. Kardiyoloji Bölümü Uzmanları, ritim bozuklukları ve tedavi yöntemleri hakkında çok önemli bilgiler verdi.

Ülkemizde ve dünyada en sık görülen kalp damar hastalıkları atherosklerotik kalp damar hastalıkları denilen, kalp damarlarının daralması ve/veya tıkanması sonucu kalbin beslenmesinin bozulduğu kalp hastalığıdır. Bunun dışında hipertansiyon yani kan basıncı yüksekliği, kalp kapak hastalıkları, ritim bozuklukları ve kalp yetmezliği en sık görülen kalp hastalıkları arasında yer almaktadır.

KALP DAMAR HASTALIKLARI ÖNLENEBİLİR Mİ?

Kalp damar hastalıklarının önemli bir kısmının önlenmesi mümkün. Kalp damar hastalıklarının gelişimini engellemek için yapılması gerekenlerin başında; yaşam tarzı değişiklikleri, sigara kullanımının engellenmesi, bireylerin kalp damar hastalığı risklerinin değerlendirilmesi gelmektedir.

Kişide mevcut olan hipertansiyon, hiperlipidemi yani kolesterol ve trigliserid yüksekliği ve diyabetes mellitus yani şeker hastalığı gibi hastalıkların çok iyi şekilde tedavi edilmesi de kalp damar hastalıklarının gelişimini engellemede çok önemlidir. Sonuç olarak bireyler yaşam tarzı değişimi ve mevcut kalp damar hastalığı için risk oluşturan hastalıklarının iyi tedavi edilmesiyle kalp damar hastalığı gelişimini engelleyebilirler.

HASTALIKLARDAN KORUNMAK İÇİN NELERE DİKKAT ETMEK GEREK?

Kalp damar hastalıklarının gelişmesini engellemek için en kolay ve en ucuz önlem yaşam tarzı değişiklikleridir. Yaşam tarzı değişimleri; egzersiz, beslenme ve alışkanlıklar gibi 3 başlıkta toplanabilir.

Kalp ve damar sağılığını korumak için dikkat edilmesi gereken bir diğer konu beslenme şeklidir. Günümüzde özellikle internet ve medya organlarında çok fazla birbiri ile alakasız veya tam uçlarda beslenme önerileri ile karşılaşılmaktadır. Bu farklı önerilerin çoğu da hekimlerden ve diyetisyenlerden gelmekte ve birbiriyle tamamen farklı olabilmektedir. Peki, doğru beslenme önerisi nedir? Bu sorunun tek bir doğru cevabı yok. Çünkü insanların genetik yapıları, hastalıklar için risk faktörleri, mevcut hastalıkları, boy ve kiloları, yaşları, günlük aktiviteleri aynı olmadığı için birisi için doğru olan beslenme şekli diğeri için yanlış olabilir. İnsanların diyetlerini standardize etmek mümkün olmadığı için sağlıklı araştırma yapmak da mümkün olmamakta ve araştırmalarda birbiri ile alakasız sonuçlar çıkabilmektedir. Bunun üzerine beslenme hakkında konuşan uzmanların popülist olma çabaları nedeniyle bilgiye dayanmayan, yoruma dayalı diyet önerileri eklenince ortaya bilgi kirliliği çıkmakta ve kafalar karışmaktadır.

Egzersizi de iki ayrı başlık altında düşünmek gerekir. Bunlar; günlük yaşamdaki aktiviteler ve düzenli egzersizdir. Hareketsiz bir yaşam tarzının hareketli bir yaşam tarzına göre kalp damar hastalığı riskini artırdığı birçok araştırmada gösterilmiştir. Gün içinde evde sürekli oturup televizyon ve/veya dijital cihazlar karşısında geçirilen zaman ya da ofis ortamında sürekli oturarak hareketsiz kalınan süre ile kalp damar hastalığı sıklığı arasında ciddi bir ilişki olduğu araştırmalarda gösterilmiştir. Yine ev veya ofiste kişiler hareketsiz kalmak yerine daha hareketli olduklarında kalp damar hastalığı riskinin azaldığı görülmüştür. Sonuç olarak evde ve ofiste hareketli olmak, kısa mesafelerde araç kullanımı yerine yürümek, 1-2 kat çıkılacağında asansör kullanmak yerine merdiven çıkmak gibi basit önlemler bile çok faydalı olur. Artık herkes akıllı telefonlar diye adlandırılan gündelik aktiviteyi de gösterebilen cep telefonlarını veya giyilebilir teknolojileri kullanıyor. Bu cihazlar günde kaç adım attıldığını, kaç kilometre yüründüğünü, kaç kat merdiven çıkıldığını yaklaşık doğrulukla gösterebilmektedir. Yine araştırmalarda günlük 7,500 adımdan fazla yürüyenlerin kalp damar hastalığı riskinin daha az yürüyenlere göre azaldığını göstermiştir. Egzersiz ve spor olarak bakıldığında ise haftada 5 kez 45 dakika üzeri düzenli egzersiz yapmak -buna sadece yürüyüş de dâhil- kalp damar hastalığı riskini azaltmaktadır.

Mevcut araştırma verileri göz önünde bulundurulduğunda doğru beslenme için belli bir besin tipine ağırlık vermek yerine dengeli beslenmek gerekmektedir. Araştırmalara göre Akdeniz tipi beslenmenin diğer beslenme tiplerinden daha iyi olduğunu söylemek mümkündür. Yeşil yapraklı sebze ve salata tüketiminin fazla olduğu bir diyet, yağ seçiminde sıvı yağların özellikle de sızma zeytinyağı ve fındık yağının kullanılması tavsiye edilmektedir. Kızartma yerine ızgaranın tercih edildiği, haftada 2-3 gün balık tüketildiği, et, süt ürünleri ve tahıl tüketiminin dengeli olduğu bir diyet sağlık açısından önemlidir. Bunların yanı sıra; karbonhidrat, nişasta ve kremalı gıda tüketimini sınırlandırılmalıdır. Ekmek tüketimi kısıtlanmalı ve tercihen tam tahıllı ekmekleri tüketilmelidir. Günde bir avuç miktarını geçmemek kaydı ile kuruyemiş tüketilebilir.

Son olarak sigara veya tütün tüketimi kesinlikle engellenmelidir. Son zamanlarda popüler hale gelen elektronik sigaraların da en az normal sigaralar kadar zararlı olabileceği unutulmamalıdır. Elektronik sigaraların, tipinden bağımsız olarak zararlı oldukları araştırmalarla gösterilmiştir. Elektronik sigaralar henüz yeni kullanıma giren ürünler oldukları için, bu ürünlerin normal sigaralardaki gibi olası zararlarını görmek için daha uzun süreli kullanımlarının etkilerini görmek gerekecektir. Ancak önceki deneyimler göz önünde bulundurulduğunda sonuçların kötü çıkacağını söylemek mümkündür. Alkol tüketimini de sınırlamak gerekir.

RİTİM BOZUKLUKLARININ BELİRTİLERİ NELER?

Ritim bozukluklarının en önemli belirtisi çarpıntıdır. Bunu dışında bayılma, fenalık hissi, nefes darlığı, çabuk yorulma ve göğüs ağrısı gibi şikâyetler de bu hastalığa özgü olmamakla birlikte hastalarda sıklıkla görülmektedir.

Çarpıntı şikâyeti tanım olarak kişinin kalp atımlarını hissetmesi demektir. Bazen normal kalp atımlarımızı da hissedebiliriz. Eforla ve stresle hissedilen normal kalp hızlanmasına bağlı olan çarpıntılar sıklıkla bir ritim bozukluğu ile ilişkili değildir. Ani başlayıp ani sonlanabilen, süresi değişken ataklar halinde gelen çarpıntılar sıklıkla ritim bozukluğu ile ilişkilidir. Yine kalbin dengesiz çalıştığı, belli aralıklarla nabızda duraklama veya tekleme şeklinde olan çarpıntılar da sıklıkla ritim bozukluğu ile ilişkilidir.

ABLASYON YÖNTEMİ HANGİ HASTALARA UYGULANIR?

Sıklıkla ablasyon tedavisi uygulanan ritim bozuklukları arasında paroksismal supraventriküler taşikardiler, Wolf-Parkinson-White sendromu – preeksitasyonlar, atriyal flatter/fibrilasyon, ventriküler taşikardiler ve ventriküler yer almaktadır.

Ablasyon tedavisi kalpteki ritim bozukluklarının tedavisinde uygulanan girişimsel bir tedavidir. Kişinin sıklıkla bacak, bazen de boyun damarı kullanılarak kalbin elektrik sistemi ile ilgili bilgi verecek kalp içi bölgelere uzun makarna kalınlığında özel elektrodlar yerleştirilir. Daha sonra kalp içinden alınan elektriksel kayıtlar özelleştirilmiş cihazlar (Elektrofizyoloji sistemleri) ile yorumlanır ve kalp bu cihazlarla elektriksel olarak uyarılarak kalpteki ritim bozukluğunun mekanizması saptanır. Daha sonra ritim bozukluğu tipine göre hastaya radyofrekans ablasyon (halk dilinde yakma tedavisi) veya kriyo ablasyon (halk dilinde dondurma tedavisi) uygulanarak ritim bozukluğu tedavi edilmeye çalışılır. Bu tedavinin süresi, işlem başarısı ve olası yan etkileri hastalığın tipine ve hastanın ek özelliklerine göre değişir.

KALP PİLİ NEDİR?

Tüm kalp pilleri temel olarak iki kısımdan oluşur. Bunlar jeneratör ve elektroddur. Pilin özelliğine göre bir veya daha fazla elektrod takmak gerekebilir.

Jeneratör: Enerji üreten bir pil ve pilin çalışmasını düzenleyen bir devre ve elektrodların bağlantı bölgesinin kapalı bir kutu içinde birleştirildiği bir cihazdır.

Elektrod: Kalp pili ile kalp arasındaki etkileşimi sağlayan bir kablodur.

İlgili Haberler