Japonya’da Yaşlı Bakımında Robot Devrimi: Teknoloji İnsanın Yerini AlıyorJaponya, dünya genelinde en hızlı yaşlanan nüfusa sahip ülke olarak, yaşlı bakımındaki personel açığını kapatmak için yapay zeka destekli robotlara yöneldi.
Japonya Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkede doğan bebek sayısı %5 düşüşle 720.988’e gerileyerek rekor düşük seviyeye ulaştı. Aynı zamanda, 1947-1949 yılları arasındaki “bebek patlaması” nesli 75 yaş ve üzerine ulaşırken, 2025’te 370 bin hasta bakıcı açığı öngörülüyor. Bu demografik kriz, Japonya’yı yaşlı bakımında robotik teknolojilere yatırım yapmaya itti.
Hükümet, yaşlıların yüzde 80’inin bakımını robotlarla sağlamayı hedeflediğini açıkladı.
Peki, bu robotlar yaşlı bakımında nasıl bir devrim yaratıyor ve uzmanlar bu konuda ne diyor?
ROBOTLAR GÜNLÜK HAYATTA: AIREC VE PARO’NUN YÜKSELİŞİ
Tokyo’daki yaşlı bakım tesislerinde test edilen yapay zeka destekli robot AIREC, 150 kilogram ağırlığıyla dikkat çekti.
Waseda Üniversitesi’nden Prof. Shigeki Sugano’nun liderliğinde geliştirilen AIREC, yaşlıları nazikçe yataklarında çevirmek, bez değiştirme ve yemek hazırlama gibi görevleri yerine getirebildi.
Sugano, “Toplumumuzun yaşlanması ve düşük doğum oranları nedeniyle tıbbi ve günlük bakımlarda robot desteğine giderek daha fazla ihtiyaç duyacağız” dedi.
Bir diğer dikkat çekici robot ise Japonya’da geliştirilen ve dünya genelinde 5 bin adet kullanılan Paro. Yumuşak kürklü, bebek fok görünümlü bu robot, yaşlıların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlandı.
Japonya Ulusal İleri Endüstriyel Bilim ve Teknoloji Enstitüsü (AIST) tarafından geliştirilen Paro, konuşmaya, dokunmaya ve ışığa tepki verdi.
Araştırmalar, Paro’nun yaşlılarda stres, yalnızlık ve kaygıyı azalttığını, olumlu duyguları artırdığını gösterdi.
Japonya’da 3 bin 800 dolar, Avrupa’da ise 5 bin euro gibi yüksek bir maliyete sahip olan Paro, hükümet sübvansiyonlarıyla bakım evlerinde yaygınlaşmaya başladı.
Hükümetin Vizyonu ve Teknolojik AtılımlarJaponya hükümeti, 2025 yılına kadar her hanenin bir “robot yaşam tarzı” benimsemesini hedefledi. Bu vizyon, “Inobes” adı verilen ve aile robotlarının günlük yaşamı desteklediği bir yaşam tarzını öngördü.
Hükümet, bakım sektöründeki açığı kapatmak için sadece robotlara değil, aynı zamanda yabancı iş gücüne de yönelse de, sektördeki yabancı çalışan sayısı yalnızca 57 binle sınırlı kaldı.
Zenkoukai bakım merkezinin direktörü Takashi Miyamoto, “Şu anda zar zor ayakta duruyoruz, 10-15 yıl içinde durum daha da vahim olacak. Teknoloji, bu krizi önlemenin en iyi yolu” dedi.
Japonya’da robotik teknolojiler, yaşlıların yataklarından tekerlekli sandalyelerine geçişini kolaylaştıran RIBA gibi robotlarla sınırlı değil. Tokyo’daki Evde Bakım ve Rehabilitasyon Fuarı’nda tanıtılan robotik yataklar, tekerlekli sandalyeye dönüşebiliyor ve hastaların bağımsızlığını artırdı. Ayrıca, saç yıkama robotları ve uzaktan sağlık kontrolü sağlayan iletişim robotları gibi yenilikler, yaşlıların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefledi.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: FIRSATLAR VE ENDİŞELER
Japonya Ulusal İleri Endüstriyel Bilim ve Teknoloji Enstitüsü Robot Geliştirme Bölümü Yöneticisi Dr. Hirohisa Hirukawa, robotların tüm sorunları çözemeyeceğini ancak hayatı kolaylaştırabileceğini vurguladı:
“Amacımız, hasta bakıcılık sektöründeki açığı kapatmak ve evde yaşayan yaşlıların bağımsızlığını desteklemek. Ancak, insanların robotlara karşı psikolojik direnci, özellikle bakımın insani hassasiyet gerektirdiği düşüncesi, yaygınlaşmayı yavaşlatıyor.”
Uluslararası uzmanlar da Japonya’nın bu atılımını yakından izledi. Londra’daki Middlesex Üniversitesi’nden kültürler arası hemşirelik uzmanı Prof. Irena Papadopoulos, robotların hastaneler ve bakım evlerindeki yükü azaltabileceğini belirtti.
Papadopoulos, “Akıllı robotlar, yaşlıların evde bağımsız bir yaşam sürmesini sağlayabilir. Ancak, duygusal bağ kurma konusunda insan bakımının yerini almaları zor” dedi.
Vancouver’dan gerontolog Susan Madlung ise robotların sosyal izolasyonu artırabileceği konusunda uyardı:
“Yaşlıların en büyük şikayeti yalnızlık. Robotlar rutin görevlerde başarılı olsa da, samimi bir insan dokunuşunun yerini tutamaz. Toplumlar, yaşlıları izole etmek yerine onlara daha fazla sosyal bağ kurma fırsatı sunmalı”
KÜLTÜREL KABUL VE GELECEK PERSPEKTİFİ
Japonya’nın robotlara olan ilgisi, Şinto inancının nesnelerde ruh bulunduğu görüşünden beslendi.
Siegen Üniversitesi’nden Japon araştırmacı Martin Rathmann, “Astro Boy Sendromu” olarak adlandırdığı bir durumu işaret ediyor:
“Japonlar, insansı robotları zeki ve güçlü hayal ediyor, ancak mevcut teknoloji bu beklentileri karşılamıyor. Daha basit, pratik robotlara odaklanmak daha etkili olabilir.”
Japonya’daki 500’den fazla bakım evinde kullanılan robotlar, yaşlıların hareket etmesine, yıkanmasına ve hatta sosyal etkileşim kurmasına yardımcı oldu.
Örneğin, insansı robot Pepper, bakım evlerinde egzersiz seansları düzenliyor ve yaşlıları motive ediyor. Ancak, yüksek maliyetler ve kültürel direnç, robotların yaygınlaşmasını zorlaştırıyor. Hükümet, bu engelleri aşmak için sübvansiyonlar ve Ar-Ge yatırımlarıyla robotik sektörünü desteklemeye devam ediyor.
TEKNOLOJİ Mİ, İNSAN DOKUNUŞU MU?
Japonya, yaşlı bakımındaki personel krizine karşı robotik teknolojileriyle öncü bir rol üstlesi.
AIREC, Paro ve Pepper gibi robotlar, yaşlıların fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamada umut vadediyor. Ancak, uzmanlar, teknolojinin insan sıcaklığının yerini tamamen alamayacağı konusunda hemfikir.
Japonya’nın bu cesur adımı, dünya genelinde yaşlanan nüfuslara çözüm arayan diğer ülkeler için de bir model olabilir.
Gelecekte, robotlar ve insanlar arasındaki denge, yaşlı bakımının başarısını belirleyecek.