Rus ambargosu nasıl aşılabilir? İşte bir alternatif...
Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan kriz giderek derinleşiyor. Rusya bir yandan meseleyi NATO karşıtlığı üzerinden doğu blokuna yaymak isterken bir yandan da iç kamuoyunu rahatlatmak adına Türkiye üzerindeki ekonomik avantajlarını baskı unsuru olarak kullanmaya çalışıyor. Bu kapsamda Rus turistlerin Türkiye'ye gelişinin engellenmesi, charter uçuşlarının durdurulması, bir çok mal ve hizmetin ithalinin yasaklanması, Türk şirketlerine konulan kısıtlamalar şuan için öne çıkan başlıklar olarak gözüküyor. Meyve ve sebze ithalatını durduran Rusya, tekstil ve sanayi ürünlerinde de "Türk malı" ibaresini "yasaklılar" listesine almış durumda. Rusya, 2008-2013 arasında tekstil ürünlerinde Türkiye'nin en büyük pazarıyken Ukrayna kriziyle birlikte 2014 yılında İtalya'dan sonra ikinci olmuş. Bu gelişmeler sonrasında tekstil sektörünün 2016 hedefi olan 1.1 milyar doların yakalanması mümkün değil. Engel ve kısıtlamaların enerji alanına yansıması uzak bir ihtimal gibi görülse de Rusya'nın ölçüsüz diploması yaklaşımı dikkate alındığında imkansız değil.
Peki belirli sektörlerde geçerli olmak üzere Rusya'ya mal ve hizmet ihracını devam ettirebilmenin başka yolları var mı?
Evet... Zaman ve emek açısından biraz zahmetli olsa da teknik olarak bu mümkün...
Kilit alan Avrasya Ekonomik Birliği ve onun iki asli üyesi olan Kazakistan ve Kırgızistan.
İlk olarak Gümrük Birliği adıyla Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında kurulan ve 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren Avrasya Ekonomik Birliği şeklinde genişleyen bu coğrafyada mal, hizmet, emek ve sermaye serbestliği esas alınıyor. Büyük ilerlemelerin kaydedildiği ekonomik alana Ermenistan ve son olarak Mayıs ayında Kırgızistan üye oldular. Avrasya Ekonomik Birliği'nin genişleme ve bütünleşme döneminin oldukça zor bir döneme denk geldiği söylenebilir. Kırım'ın işgalinin ardından batının uyguladığı ambargolar ve petrol fiyatlarındaki düşüş birlik üyesi ülkelerin büyüme hızlarını, iç piyasalarını ve farklı alt sistemlerini olumsuz etkiledi. Bu sebeple Kırım meselesinde ürkek gözüken ama içten içe çözüm bulunması gerekliliğini hisseden üye ülkeler şimdi birde Türkiye-Rusya restleşmesinin etkisine girmiş oldular. Doğrusu üye ülkeler için Rusya ile ilişkiler "uyarırım, kızarım ama vazgeçemem" durumunu andırıyor. Bunu da çok garipsememek lazım. Süreci böyle bir bütünleşmeye odaklayan tarihsel, kültürel ve en önemlisi ekonomik zorunlulukları göz ardı etmeden değerlendirmek gerekiyor.
Post-Sovyet iddiası...
Hatırlanacak olursa geçen yıl Erdoğan-Putin görüşmesinde Türkiye'nin Avrasya Birliğine üyeliği konusu geniş yankı bulmuştu. Pratikte hayata geçirilmesi mümkün olmayan bu düşünce bazı üye ülkelerin "yeni bir Sovyet sistemi mi kuruluyor?" endişesini de giderecek bir olumlanma meydana getiriyordu. Hatta Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda Rusya, Belarus, Kazakistan ve Kırgızıstan Ankara Büyükelçileri Avrasya Ekonomik Birliği'ne Türkiye'nin de katılmasını beklediklerini ve işbirliğine sıcak baktıklarını açıklamışlardı.
180 milyonluk pazar
Bizim önerimiz Tekstil başta olmak üzere yasaklanan mal ve hizmetler için Kazakistan ve Kırgızistan'da yerel üretim tesisleri oluşturarak sadece Rusya değil 180 milyonluk Avrasya Ekonomik Birliği pazarına açılabilirliğin gündeme alınması. Elbette "made in Turkey" yerine başka bir tercihte bulunulacak. Bu yöntemle uzun süredir iki kardeş ülkenin beklediği sanayi yatırımları da hızlanmış olacak. Zaten bir çok Kazak üretici gerçekleşen devalüasyon neticesinde nisbi bir ucuzlama sağlayan Rus malları karşısında rekabet edemez durumda. Ayrıca Kırgızistan ekonomisinin temel kaynaklarından birisini Çin'den ucuza alınan ve daha sonra başka ülkelere satılan mallar oluşturuyor. Avrasya Ekonomik Birliği'ne katılım ile birlikte bu süreç ciddi sekteye uğramış gözüküyor. Kazakistan Kırgızistan'ın kuzey sınırında bulunuyor. Kırgızistan'ın güneyinde ise Özbekistan, Tacikistan ve Çin var. Kazaklar sadece geçen yıl bu ülkede 1.5 milyar doların üzerinde yatırım yaptılar. Fabrika kuruyorlar, yol yapıyorlar, alışveriş sahasını genişletiyorlar. Dolayısıyla her iki ülke ile üretim odaklı ilişkilerin geliştirilmesi sadece Avrasya Ekonomik Birliği değil bu üç ülkeyle olan ekonomik ticarete de farklı bir dinamizm getirebilir.