Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Savaş tamtamları kimin için çalıyor?

17 Aralık operasyonu ile ipliği pazara çıkan sağlam irade, seçim sonrasında ‘postallarını’ giyip ülkeyi ‘demir yumruk’ ile yönetmek için her yola başvuruyor.
Türkiye, bir takım ayak oyunlarıyla adım adım Suriye ile çatışmaya sürükleniyor. 
Daha önce Türkiye’nin uçağı ‘neden’ düşürüldü, şimdi Suriye’ye ait uçak ‘hangi gerekçe’ ile vuruldu, ‘gerçeğin’ne olduğunu bilen bir yetkili ortada yok. 
Bir tür ‘kendin pişir, kendin ye’ faaliyeti sürdürülüyor; mangalı, eti verip, yer gösterip  “Abi damak tadına göre takıl işte”  diyorlar. 
Türkiye’nin uçağı düşürüldü mü, düşürüldü.
Suriye’nin uçağı vuruldu mu, vuruldu. 
‘Zamana’ yaymalarından, ‘kamuoyunu doğru dürüst bilgilendirmemelerinden’ de anlaşılıyor ki ‘kendileri’ bile gelişmelere hakim değiller. 
Bir şeyler oluyor da ‘neler’ oluyor, ‘kimler’tarafından, ‘niçin’ olduruluyor meçhul.
İşin aslı, bu ‘meçhul’ denilen şey, aslında son birkaç aydır herkesçe malum:
Suriye ihalesi Türkiye’ye kaldı.
Fakat ‘aynı merkezden’ kumanda edildikleri malum cuntacıların tabiriyle ‘şartlar henüz olgunlaşma’kıvamına gelmedi. 
İşin içine Rusya, Çin ve İran’ın girmesi ile ‘tereyağından kıl çekme’ hevesleri kursaklarında kaldı.

***

‘Kendin pişir, kendin ye’ iyi bir etkinlik; güzel bir hafta sonu fantezisi olabilir.
Lakin elin oğlu  “Sana yedirmem” deyip dişlerini gösterdi mi ‘dala budağa’ el atmaya başlarsın; NATO’dan medet umar hale gelirsin. 
Daha doğrusu yıllarca ‘sırtında’ taşıdığın, ‘her ayak işine’ koştuğun organizasyona  “Ben bu işin altından tek başıma nasıl kalkarım?”  mealinde mesajlar gönderirsin. 
‘Modern’ dünyayı bu ‘şer gücüne’ karşı ortak harekete ikna etsen de nafile.
Operasyonun sonunda senin payına düşecek olan ‘kelleler’, onların payına düşecek olan ise ‘Suriye’nin doğal kaynakları’ olacak. 
Onunla kalsa öp başına koy; ‘Suriye halkını’ diktatörün zulmünden kurtaracağım teranesiyle, ‘kendi halkının’ başına olmadık belalar getirmek de işin cabası. 
Köşe başında su satıp, yaz tatilini değerlendiren ilkokul öğrencisi bile asıl hamlenin “Birleşik Kürdistan’a kapı aralamak”  olduğundan haberdar. 
“İnceldiği yerden kopsun”  diyorsan, senin bileceğin iş; tarih önünde ‘basiretsiz’, ‘gafil’, ‘öngörüsüz’ diye damgalanırsın olur biter. 
Ancak  “Yok öyle bir şey” diye kafa tutup, burnunun doğrusuna devam edersen işte o zaman memleketin hali dumandır.

***

‘Kibrit’ çakıldı, satranç oyununda Rusya geri hamle yapar da ‘Kuzey Atlantik’ten beklenen rüzgar eserse ‘mangalın’ tütmesi, odunların çatırdaması yakındır. 
Allah’tan bu kez muhalefet boşboğazlık edip  “Odunlar ıslak” diye feryadı basmıyor.
‘İncir çekirdeğini’ dolduracak lafları olmasa da ‘gaz alınması’ doğrultusunda oldukça temkinli hareket ediyorlar. 
Hele hele son ‘çözüm’ teranesine ‘yedek lastik’ olmasından anlaşıldığı üzere ana muhalefetin Sam Amca’ya rağmen ‘yerli’ bir politikayı dillendirmesi mümkün değil. 
Tek seçenek olarak ‘balkona’ çekilip, işi  “kem küm” ile geçiştirmeye çalışıyorlar. 
Yoksa şimdiye kadar çoktan meydanları doldurup, günde on öğün dillendirdikleri o sanal ‘barış’ tekerlemelerini sıralamaya başlamışlardı. 
Ağırdan alıp,  “Görelim Sam Amca neyler”  stratejisi izliyorlar.
Herkesin çoluk çocuğunu başına toplayıp bir kuytuda, ağaçların serin gölgesinde  “Kendin pişir, kendin ye”  keyfine dalması hakkıdır. 
Ama ‘başkalarının’ bağında, bahçesinde mangal yakmak bu coğrafyada çok da kabul edilebilir bir durum değildir. 
Hadi mangal için ‘izin koparıldı’ diyelim, ‘ocaklara ateş düşürmek’ hiç mi hiç affedilir bir eylem olmasa gerek.

***

‘Tarafı olmadığınız’ bir satranç oyununda eğer sizi ‘komşunuzun ocağını’ tarumar etmeye zorlayanlar varsa, bu gerçek er ya da geç su yüzüne çıkacaktır. 
Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur.
‘Zalim’in metodu ile ‘zulme son vermeye’ kalkışmak, sizi işte o sona götürür.

Yazarın Diğer Yazıları