Savaşla kurban, katille anne!..

Savaşla kurban, katille anne!..

İkinci Dünya Savaşı''nı filmlerden- belgesellerden görerek anlamaya çalıştık...

Nazi Almanyası''nda, Hitler''in o dehşet verici savaşı ne hale getirdiğinin ürkütücü görüntüleri ve ağır sonuçları tarihin kanlı arşivlerinde duruyor...

Bülent Ecevit''in "Ayşe tatile çıksın" şifresi ile başlattığı Kıbrıs''a müdahale sırasında ise çocuktuk...

Rumlar''la girişilen savaştan dönen bir yakınımızın şaşırtıcı anılarını dinlerken ve 1980''e kadar devam eden Afgan- Rus Savaşı''nı televizyondan izlerken de,

savaşın bir oyun olduğunu sanıyorduk...

1990''larda Körfez Savaşı başladığında ise gencecik insanlar olarak savaşın korkusunu hissedebileceğimiz bir coğrafyadaydık... Güneydoğu''da yaşarken, ikinci Körfez Savaşı, yani Irak''ın işgalinin sadece Arap coğrafyası için değil, çevresindeki Türkiye gibi ülkeler için de nasıl ürkütücü olduğuna tanık olduk...

Doğuya giden cephane kamyonları, TIR''lar üzerindeki askeri araçlar ve gökyüzünden eksilmeyen savaş uçakları sınırda önlem almaya çabalarken, öyle dehşet verici bir söylenti yayılmıştı ki, milyonlarca insan çok ürkmüştü...

Saddam Hüseyin''in kimyasal gaz kullanacağı iddiası üzerine, Doğu kentlerinde milyonlarca insan kendilerini kimyasal gazdan koruyacağı iddiasıyla evlerinin kapılarını- pencerelerini bandajlarla kapatmıştı...

Kısa sürede adına "Saddam Bantı" denilen yapışkan şeritler karaborsaya düşmüştü...

Tüm insanlık Orta Doğu''daki kargaşayı izlemeye çalışırken, dünya devletlerinin diline bir de "Soğuk Savaş" denilen bir illet düşmüştü ki, etkisini hiçbir zaman kaybetmedi...

İşte bu sıralarda "3. Dünya Savaşı" tezleri de havada uçuştu;

Amerika Rusya ile mi karşı karşıya gelecek, Avrupa ile Orta Doğu birbirine mi girecek derken, Kuzey Kore-Güney Kore- Çin ve Amerika arasında gerginlik de hiç bitmedi...

Ülke liderleri arasında yapılan onlarca zirve, dünya kamuoyunu yıllar boyu meşgul etti ancak "Soğuk Savaş" olarak tespit edilen o ürkütücü beklenti etkisini sürdürmeye devam etti...

 

HEP AYNI KİRLİ SAHNE...

--------

Kıtalararası füzelerin korkutucu gücünün egemen olmaya başladığı günümüzde, "3. Dünya Savaşı" ile ilgili iddialar ve beklentiler o kadar arttı ki, bu konuda kitaplar yazıldı, filmler ve diziler çekildi, strateji senaryoları üretildi...

Hatta bu senaryolar içerisinde Amerika ile Rusya''nın savaşacağı tezleri de öne çıkarıldı...

İşte Körfez Savaşı''nın tüm dünyaya korku saçmasının üzerinden 30 yılı aşkın süre geçerken, 3. Dünya Savaşı''nın çıkacağı endişesi bir kez daha gündeme geldi!..

Ve Rusya uzun süredir gerginlik yaşadığı Ukrayna''nın onlarca kentine dün füze yağdırdı, binlerce Rus askeri paraşütle şehirlere indi, tanklar kentleri kuşattı ve her savaşta olduğu gibi, korkunun egemen olduğu manzaralar internetin gücüyle kısa sürede tüm dünyaya servis edildi...

Adı "3. Dünya Savaşı" değil ama, dünyanın süper devleti Amerika Ukrayna''nın, Çin ise Rusya''nın arkasında...

Böl-parçala-yönet senaryosunun kurbanı olması için milyarlarca dolar harcanan Suriye de, 12 yıllık işgal çabalarının yarasını sarmadan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Putin''in yanında durdu...

 

DEMENTOV''UN TELEFONU!..

--------

İşte her savaşta olduğu gibi, Rusya''nın Ukrayna''ya girmesi ile başlayan korku ve endişeyle birlikte, tüm dünyaya ürkütücü manzaralar yansımaya başladı...

Tüm savaşlarda olduğu gibi, görüntüler hemen hemen aynı;

Paraşütle kentlere inen askerler, bomba yağdıran uçaklar, uzaktan ateşlenen füzeler, askeri tesislerden, havaalanlarından, stratejik binalardan yükselen dumanlar, sığınaklara kaçan ya da şehirleri terk etmek için yollarda uzun araç kuyrukları oluşturan insanlar...

Yalnızca yıkılan binalar, ölüler ve yaralılar değil; aç kalmamak için marketlere akın edenlerin telaşı da savaşların çaresizlik manzaraları...

Ancak Rusya''nın Ukrayna''ya dünkü müdahalesinde olmasa da; 5 yıl önce yine Ukrayna- Rusya gerginliği sırasında yaşanmış bir vahim olay var ki, savaşın kahredici acımasız yüzünü göstermesi bakımından çok düşündürücü...

2017 yılında, Rusya- Ukrayna sınırında yaşayan gerginlik çatışmaya dönüşmüş, bu sırada onlarca Ukrayna askeri yaşamını yitirmişti...

İşte Rus askerleri, öldürdükleri Ukraynalı askerlerin cesetleri arasında dolaşırken, ölümün soğuk yüzü ile tanışmış gencecik bir askerin üniformasından yükselen telefon sesi, barut kokan puslu havada yankılanmış ve dikkatleri o bölgeye yoğunlaştırmıştı...

Sonunda bir Rus askeri kurbanın cebindeki telefonu aldı ve tuşa bastı... Karşıdan bir kadın sesi yükseldi...

İşte o kadınla Rus askeri arasındaki diyalog, kirli savaşların ürkütücü yüzünü bir kez daha göstermişti...

Bakınız, Rus askeri ile hançeresine korku düşmüş o kadının titreyen sesi hangi diyaloğu dışa vurmuştu:

"- Kadın: Alo...

- Rus askeri: Buyurun, dinliyorum...

- Kadın: Bu Dementov''un telefonu mu?..

- Rus askeri: Ne istemiştiniz, siz annesi misiniz?.

- Kadın: Evet, annesiyim...

- Rus askeri: Bunu söylediğim için çok üzgünüm... Ancak oğlunuz öldü...

- Kadın: Anladım... (Naaşını) Eve yollayacak mısınız?..

- Rus askeri: Bak, biz sınırda cesetleri tahliye edeceğiz... Ve umuyorum en yakın zamanda oğlunun naaşını Ukrayna tarafına iade edeceğiz..."

 

SON "MESAJ" VE ASIL MESAJ!!!

------------

Rus askeri ile ağıdı boğazına düğümlenen Ukraynalı kadının dehşet verici diyalogunun video görüntülerinde, telefonun ekranına yansıyan son mesaj da yürekleri yaralamıştı;

"Anneden 6 cevapsız çağrı!.."

Bu kahredici diyalogdan sonra ne olduğu bilinmiyor...

İhtimaldir ki, Ukraynalı askerin cesedi, kendisini öldürenler tarafından siyah bir torbaya konulmuş ve Ukrayna sınırına teslim edilmiştir...

Ve hiç kuşkusuz, oğlunun katili ile konuşan bir anne, gencecik evladının cesedini gördüğünde o telefon konuşmasının ne kadar acı gerçeklerle şekillendiğini, savaşın soğuk yüzünün zihinlere nasıl bir acıyla kazındığını anlamıştır...

Ukraynalı Dementov''un annesi, ömür boyu unutamayacağı o diyalogdan sonra, işgalleri tetikleyen siyaset- ekonomi ve strateji tellallarına, savaşlara kurban veren bütün annelerin öfkesini de savurmuştur!..

Evet; Ukraynalı askerin annesi ile onu öldüren Rus askerlerden biri arasındaki telefon görüşmesi, Atatürk''ün savaşla ilgili, aşağıdaki o muhteşem tespitini de bir kez daha zihinlere kazımış olmalıdır;

"Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır... Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz... Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyora, savaş cinayettir."

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg''in "bu savaşı durdurun, yüzyılın en büyük savaşı olacak" şeklindeki uyarısı da, Ukrayna Savaşı''nın ne kadar tehlikeli bir gidişatı başlattığını gösteriyor... Umarız Rusya''nın Ukrayna''ya müdahalesi, son 60 yıldır filmlere- dizilere- araştırmalara konu olan "3. Dünya Savaşı" gibi dehşet verici bir beklentiyi yaşama geçirmez...

Ve umarız ki; toprak, petrol ve "ileri jandarma karakolu" olma sevdasıyla, "böl- parçala-yönet" tezgahından pay almak için savaş planlayanlar, Atatürk''ün, "Yurtta sulh- cihanda sulh" şeklindeki o muhteşem mesajından da ders alırlar...

Yazarın Diğer Yazıları