Sayın Soyalp Tamçelik'e teşekkürler

Sayın Tamçelik’in “Kıbrıs’ta Güvenlik Stratejileri ve kriz yönetimi” adını verdiği kitabının gelirini Mehmetçik Vakfına” bağışladığını açıkladı. Kitap internet üzerinden  de satılabiliyor. ODTÜ yayınlarının web sayfası http://www.metupress.com.tr dir. Kıbrıs’la ilgili herkesin yararlanacağı bu eserin 285. sayfasında şunlar var:
Herşeyden önce Kıbrıs adası, Türk milli güvenliğini sağlama açısından çok büyük değer ve önem taşımaktadır. Çünkü Kıbrıs, Türkiye’nin Akdeniz’e açılan bütün kapılarını kontrol edilebilecek konumdadır. İskenderun Körfezi ile Mersin limanının emniyeti Kıbrıs adası ile sağlanabilirken, bunun tam tersi bir şekilde tehdit de edebilecek konumdadır. Bu yüzden Kıbrıs’ın yabancı bir devletin elinde bulunması halinde, Anadolu’nun güneyden emniyetini tehlikeye sokması pek muhtemeldir. Dolayısıyla Kıbrıs adasının Türkiye’nin elinde veya kontrolünde bulunması, Doğu Akdeniz, hatta dolaylı olarak bütün Akdeniz’in kontrolünde Türkiye’nin de söz sahibi olmasını sağlayacaktır. Fakat Kıbrıs’ın Yunanistan’ın eline veya kontrolüne geçmesi halinde ise Ege adaları ile birlikte, Akdeniz’de Türkiye’yi tecrit eden son halka da tamamlanmış olacaktır.
Sonuç bölümünden de alıntıyı alıyorum:
“Ne var ki Türkiye, bölgesinde barış istediğini sıklıkla dile getirse de komşu ülkelerin aşırı silahlanması ve kriz yönetimindeki hataları, bu isteğini etkisiz kılmaktadır. Özellikle Yunanistan ile Türkiye’nin bu açıdan kıyaslanmasında bazı ilginç sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Birincisi, Ege Denizi’nde adalar vasıtasıyla Yunanistan, Türkiye’nin batı bölgesini kontrol etme imkanına sahiptir. İkincisi, Kıbrıs’ın tamamıyla Rumların kontrolüne geçmesi durumunda, Türkiye’nin güney sahilleri, Yunan silahlı kuvvetlerinin nüfuz sahasına girecektir. Yani kelimenin tam anlamıyla Anadolu yarımadası Yunan stratejik baskısına tabi olacaktır. Türkiye için herhangi bir kriz veyahut silahlı çatışma durumunda stratejik maddeler olarak nitelenen harp sanayisi ürünlerinin ve özellikle petrolün ithalatı, hayati bir önem arz edecektir. Ege Denizi’nde bu ikmali sağlayamayan Türkiye için tek çıkış kapısı, Güney Anadolu limanlarıdır.

* * *

Hâl böyle olsa da bir türlü istikrarlı bir Kıbrıs politikası oluşturamayan Türkiye, halen daha normal koşullarda karar alma makamı ve kurumlarının günlük olayların akışından çok, büyük stratejiler üretebilecek şekilde çalışması gerekecektir. Fakat ne yazık ki Türk dış politikasının Kıbrıs konusundaki hatalarından birisi de stratejik ve taktik adımlarını tutarlı ve uzun süreli bir yapı içermemesidir. Özellikle günü kurtarmaya ve hep karşı taraftan atılım beklemeye odaklanmasıdır.

* * *


Bu anlamda Kıbrıs’ın stratejik önemini sadece geçmişin şartları içinde değil, geleceğin hızla değişen şartları içinde de değerlendirmek gerekecektir. Buna göre Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi, diğer taraftan Yunanistan, İngiltere, ABD ve Rusya, adada 1974 yılından bu yana Türkiye’nin fedakarlığı ile tesis edilen istikrarı bozabilmek ve adayı kendi çıkarlarına hizmet edebilecek bir konuma getirebilmek için çalışmaya başlamışlardır.

* * *


Kıbrıs konusunda, politikada hedefsizlik, hedef ve amaçta belirsizlik, kriz yönetimindeki hatalar, uygulamada boşluklara veya takipsizliklere son verilmesi ya da çok sık değişen hükümetlerle poltikada ve uygulamada uyumsuzlukların asgariye indirilmesi, Kıbrıs politikası açısından son derece önemlidir. Çünkü bütün bunlar, politik gücün dayanağını teşkil etmektedirler. Dolayısıyla uluslararası gelişmeleri çok iyi analiz etmek, kararlılıkla ve ne istediğini bilerek hareket etmek, o hedefe yönelik inisiyatifi gerektiği anda, doğru ve etkin bir biçimde kullanmak, etkin Türk dış politikasının vazgeçilmezleri arasında olmalıdır.”
Sayın Tamçelik’ten daha nice aydınlatıcı eserler bekleriz.

Yazarın Diğer Yazıları