Şehit Deniz Özdemir'in öğrettikleri

Mübarek Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz. Ramazanınızı tebrik ediyor; ülkemiz, Türk Milleti, Türk ve İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyoruz. Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatı’nın 38. yıldönümünü, büyük devlet adamı rahmetli Rauf Denktaş’sız kutlamanın burukluğunu da yaşıyoruz. Yaşadığımız bu mübarek günlerde Vatan, Bayrak ve Türk Devletinin bölünmez bütünlüğü için canını feda ederek şehitlik mertebesine ulaşmış asker, güvenlik görevlisi ve korucularımızı da saygı ve rahmetle anıyoruz.
Geçenlerde iki şehidimizi toprağa vermiştik. Bunlardan Şehit Uzman Çavuş C. Deniz Özdemir gaziler yurdu Gaziantep’te, aynı gün Piyade Uzm.Çavuş Hasan Erzi de Osmaniye’nin Issızca köyünde vatan toprağına verildiler.
Şehit Uzman Çavuş Deniz Özdemir’in sosyal paylaşım sitesinde yazdığı satırlar tekrar tekrar okunup düşünülmesi gereken satırlardır. Bu satırlar herkese birer ders niteliğindedir. Terörle hem mücadele ve hem de müzakere yapılamayacağını, açılım adı altında gayri ciddi taviz ve sözde çözümler ve çelişkilerle dolu politika izleyenlerin nasıl tarihi bir yanlış içinde olduklarını haykıran bu aziz şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Vatanı, bayrağı, ülkesinin birlik ve bütünlüğü için toprağa düşen bu genç insanımız ve diğerleri, şehitlik gibi yüksek bir mertebeye ulaşmışlardır. Şehitlerimize çok şey borçlu olduğumuzu, onların yüzü hürmetine ve onların sayesinde ayakta durabildiğimizi ve varlığımızı koruyabildiğimizi biliyoruz. Onların aileleri, eş ve çocukları da Türk Milletine emanettir.
Şehit evindeki üzüntüyü paylaşmak yerine 50-60 metre ileride bir ilkokulun bahçesinde düğün yapanların vurdumduymazlığı, saygısızlığı, hassasiyet eksikliği kabul edilebilecek bir şey değildir. İnsanî, milli ve dini değerlerimizden bu ölçüde uzaklaşmış, bize yabancılaşmış olanlardan ancak utanç duyarız.
Şehit Deniz Özdemir’in sosyal paylaşım sitesine yazdıkları şöyledir:
“Susuşumuz merminin namluda duruşu gibidir.” “Benim ödediğim vergilerle, lüks arabalarla gezip benim ölmeme göz kapatıp öldürmeme izin vermeyen zevatlar artık uyanın. Sen rahat uyuyasın diye sırtımda 40kg yük, aklımda vatanım, dağlarda geziyorum.”
Sırtında kilolarca yük ve teçhizat ile vatan görevini yılmadan ve şerefle yapan dıştan kumandalı ırkçı ve bölücü terörist ve işbirlikçilerine karşı yürütülen ihanete karşı görev yapanlar, bu ülkenin en değerli varlıklarıdır.  Onlara imrenmemek ve saygı duymamak mümkün mü?
Suriye’den sığınmacıların sayısı 43.000’e çıkmıştır. Yangın çıkaranlar ve polise saldıranlar iade edilmelidir.  4.000 civarında Suriye Türkmeni ülkemize sığınmış, bunların yarısı da öğrendiğimize göre akrabalarının yanına sığınmıştır. 1500 civarında Türkmen’in Esad güçleri tarafından şehit edildiği ifade edilmektedir. Şam’da bombalanan mahallelerde yarı yarıya Türk nüfus yaşamaktadır.
Türkiye olarak üstünde durmamız gereken nokta, rejim değiştikten sonra Türkmenlerin statülerinin ne olacağıdır. Biz güdümlü politika izlediğimizden sadece ABD, Rusy , Çin ve AB’nin görüşlerini tartışıyoruz. Oysa Barzani Suriye’nin kuzeyinde Batı Kürdistan’ın yolunu açıyor. Türkiye Türkmenlerle daha yakından ilgilenmeli ve Irak’taki yanlışlara düşülmemelidir. Suriye’de rejim yıkıldıktan sonra çıkabilecek Nasturi - Sünni çatışmalarında hedef Türkmenlerdir. Asi Nehri boyunca yerleşmiş Türk köylerine sahip çıkılmalıdır. Daha da önemlisi basın ve TV’ler olayların içinde yaşamış olanların görüşlerine yer vermelidirler.

Yazarın Diğer Yazıları