Şehriyar ulu bir şairdir. Şiirin yüce bir dağıdır. Söz mülkünün sultanıdır

Şehriyar ulu bir şairdir. Şiirin yüce  bir dağıdır. Söz mülkünün sultanıdır

Röportaj Mayis Alizade

“Şehriyar. Bütün Türkçe Şiirleri” kitabını yayına hazırlayan araştırmacı-yazar Dr.Yusuf Gedikli 20. yüzyıl Türk dilleri şiirinin büyük ustası, Tebrizli Muhammed Hüseyin Şehriyar’la ilgili Yeniçağ’ın sorularını yanıtladı.

Yeniçağ: Muhammed Hüseyin Şehriyar üzerine araştırmalar yapmak ve Türkçe şiirler kitabını yayıma hazırlamak ne zaman aklınıza geldi?

Gedikli: Ortaokul ikinci sınıftan üçüncü sınıfa geçtiğim 1969 yılının yaz tatilinde, Ziya Gökalp’ın Türkçülüğün Esasları kitabını okumuş, onun bütün Türklerin kültürce birleşmesi gerektiği fikrini benimsemiştim. Yine Ali Nüzhet Göksel’in Ziya Gökalp kitabını okumuş, özellikle Altın Destan şiirinden çok hoşlanmıştım. Bu andan itibaren yurt dışındaki Türklere karşı yoğun bir ilgi duymaya başladım. Yine 1969’da Bugün gazetesinde Refik Özdek’in bir yazısını okumuş, Türkistan Şehitleri isimli kitabı postayla istemiştim. Kitap Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’nin yayınıydı. Yurt dışındaki Türklerle ilgili ilk okuduğum kitap buydu. İleriki tarihlerde bu konularla ilgili çalışmalar yapma isteğim daha o günlerde içimde yeşermeye başlamıştı.

Ortaokulu bitirdiğim 1970 yılında hem öğretmen okulu hem sağlık koleji yatılı sınavlarına girmiştim. Sağlık koleji sınavlarına girerken Afyon, Ankara, Van şehirlerinden birini tercih etmem gerekiyordu ve ben Van’ı tercih ettim. Bunun nedeni Van’ın İran’a yakın olmasıydı. İran’da Türklerin yaşadığını biliyordum.

Sağlık kolejini kazandım ve 1970 yılı öğretim yılının başında Şehriyar’la tanıştım. Okulumuzun kütüphanesinde Ahmet Ateş’in Şehriyâr ve Haydar-Baba’ya Selam (TKAE y., Ankara 1964) kitapçığını okudum ve tabiri caizse mest oldum. Şiir derhal ilgimi çekmişti. Çünkü yurt dışındaki Türk topluluklarına aşırı bir ilgim vardı. Hatta Van’dan geçip İran’a giden Azerbaycanlı yolculara Şehriyar’ı soruyor, onu tanıdıkları cevabını alınca seviniyordum.

Erzurum’daki üniversite yıllarımda (1975 - 79) Şehriyar’la ilgili Türk basınında çıkan yazıları hararetle takip ettim ve bu yıllarda Şehriyar’ın şiirleri üzerinde çalışmanın lüzumlu olduğunu düşündüm. Fakat bu çalışmaya ancak 1987’de başlayabildim, Şehriyar ve Bütün Türkçe Şiirleri kitabımı 1990’da yayınladım.

Şehriyar benim için her şeyden önce ulu bir şairdir. Şiirin yüce bir dağıdır. Söz mülkünün sultanıdır.

Yeniçağ: 13 Mart 1988’de vefatından altı ay önce Tebriz hastanesinde Şehriyar’ı ziyaretinizde ne konuştunuz?

Gedikli: Şehriyar’ın yanına rahmetli dostum Ahmet Azerli ile birlikte gittik. Özel bir odadaydı. Masasının üzerinde kitaplar vardı. Geçmiş olsun dedim. Elini öptüm. Kendisine Türk gençliğinin selamlarını getirdiğimi, kendisinin Türkiye’de çok iyi bilindiğini, yakından tanındığını, çok sevildiğini söyledim. “Hoş geldin” dedi. Kendisinin de Türk olduğunu söyledi. Türkiye’yi sordu. Türkiye’nin ilerlemesinden, gelişmesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Türk edebiyatını takip ettiğini belirtti (Fikret, Akif, Yahya Kemal). Türkiye’yle İran’ın iki komşu ve dost ülke olduğunu söyledi. Son olarak Türkiye’ye selamlarını iletmemi istedi.

Yeniçağ: Şehriyar ve Bütün Türkçe Şiirleri kitabınızın ilk baskısı 1990’da çıktı. Kitap bugüne kadar kaç baskı yaptı. Bu sizi ediyor mu?

Gedikli: 4 baskı yaptı. 1990, 1991, 1997, 2018. Bence normal bir durum. Her kitap 4 baskı yapmıyor. Tabii ki daha fazla olmasını dilerim. Lakin zamanımızın internet ve bilgisayar çağı olduğunu da anımsamak lazım. İnsanlar birçok şeyi artık bilgi ağından (internetten) elde ediyorlar.

Yeniçağ: 1996 yılında Azerbaycan Bilimler Akademisi’ne bağlı Edebiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde Şehriyar üzerine kaleme aldığınız doktora tezinizi savundunuz. Şehriyar üzerine Türkiye’de ve Azerbaycan’da kaleme alınmış incelemelerde eksikler nelerdir?

Gedikli: Genelde beylik laflar ediliyor. Büyük şair, işte şöyle, işte böyle vb. deniyor. Somut incelemeler yapılmıyor. Zira insanlar kolaya kaçıyor. Halbuki her şair veya yazarın yapıtlarına analitik, tahlilci yaklaşmak lazım. Onlara dil, üslup, sanat, edebiyat, bediiyat yanında felsefi, düşünsel, doğal, sosyal olaylar vb. yönlerden de bakmak, çözümlemek lazım. Benim tezimde Şehriyar’ın şiirleri çeşitli açılardan incelenmiştir. Ondan önce de, sonra da bu genişlikte bir Şehriyar incelemesi yapılmamıştır.

Yeniçağ: Şehriyar ve onun şahsında Güney Azerbaycan günümüzde Türkiye’de ne ölçüde tanınıyor?

Gedikli: Türkiye’de 1980’lere kadar halk Azerbaycan’ı pek bilmezdi. Sadece aydınlar bilirdi. 1983’te Turgut Özal, Huşeng Azeroğlu’nun seslendirdiği Azerbaycan türküsünü seçim şarkısı yaptı, Azerbaycan da yavaş yavaş tanınmaya başladı. Bu türkünün üç dizesi şöyleydi: “Şehriyar’ın şeherinden / Ay ulduzlu seherinden / Size selam getirmişem.”

Yani Heydarbaba’ya Selam şiiri Şehriyar’ı, Şehriyar da Azerbaycan’ı bütün Türkiye’ye tanıttı. Kısaca Şehriyar Azerbaycan’ın tanınmasında büyük rol oynadı.

Yeniçağ: Şehriyar’ı öne alarak İran’ın Azerbaycan bölgesiyle Türkiye arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilmesi için neler önerirsiniz?

Gedikli: Yapılacak şey şudur: Kültürel ve edebî çalışmalar arttırılmalıdır. Azerbaycan şairler yurdudur. Şehriyar çok, Sehend kısmen tanınan şairlerdir. Fakat tanınmayı, tanıtılmayı bekleyen daha pek çok şair vardır. Örneğin Habib Sahir bunlardan biridir. Abbas İslami Bariz (El Dayakı manzumesinin şairi) bir diğeridir. Azerbaycan’ın etnoğrafyası araştırılması gereken bir konudur. Azerbaycan ağızlarındaki sözcükler bir an önce derlenip yazıya geçirilmelidir. Türk aleminde Türkiye’den sonra kelime zenginliğinin olduğu ikinci bölge İran’dır ve bunun da en önemli bölgesi Azerbaycan’dır. Ayrıca Halaç, Kaşgay, Türkmen vb. Türk gruplarının da ağız ağız sözcüklerinin kaydedilmesi ve özelliklerinin tespitlenmesi gerekir. Bu da çok önemli bir meseledir. Kentleşme ve televizyon yerel ağızları silen iki önemli etmendir. Henüz zaman geçmeden, sözcükleri bilen eski nesil, yaşlı insanlar hayattan kopmadan diyalek ve ağız çalışmalarına önem ve hız verilmelidir. Bu dediklerim yapılırsa kültürel, sosyal ve ekonomik ilişkiler gelişir. Her iki tarf birbirini doğrudan veya daha yakından tanır.

img-20240714-wa0013.jpg

img-20240714-wa0014.jpg

img-20240714-wa0015.jpg

img-20240714-wa0016.jpg