Türkiye’nin en büyük sorunu uluslararası şirketlerin çifte standardı.

Öyle ki, Avrupalı birçok marka kendi ülkesinde verdiği müşteri memnuniyeti hizmetini Türkiye’de vermez.

Mesela bir teknoloji markası Almanya’daki mağazasında kayıtsız şartsız 15 gün içerisinde iade alırken Türkiye’de ürün aldıktan sonra açtığınızda arızalıysa değiştirmez “garantisi var servise götür” der.

Yıllardır bunun mücadelesini verdim.

Aynısı finans sektöründe de var. Bazı yabancı bankalar kendi ülkesinde personeline veya müşterisine verdiği hakları Türkiye’de vermez.

Uğraş ki alasın!

Bu çifte standarttır.

Bayramın ikinci günü Adıyaman’dan İstanbul’a dönüyorum.

İstanbul’da kusursuz hizmet aldığım Shell’den yakıt almak için Osmaniye yakınlarında bir istasyona girdim.

Öyle ki bir an şaşırdım burası gerçekten dünyanın en büyük markalarından birinin istasyonu mu?

3. dünya ülke tuvaleti gibi. Hizmet sıfır.

Yine de yakıt kalitesi aynıdır diye ücreti ödeyip 9 araçlık kuyruğa girdim.

Sıra bana geldiğinde benzinin kalmadığını söylediler. Olabilir yeniden tankerden yüklemenin zaman alabileceğini düşünerek ücret iadesi istedim.

Dedim ya dünya markasının istasyonu değil sanki 3. dünya ülkesinde yerel bir marka benzinliği.

Her türlü hakaret ve bağırmadan, yaklaşık yarım saat beklemeden sonra paramı alıp canımı zor kurtardım.

Üstelik istasyon sorumlusu şikâyetimi Shell’e bildirmemi ve bir de selam söylememi istedi.

Shell’in Türkiye kurumsal iletişimi vasıtasıyla tüm yöneticilerine bu selamı iletiyorum.

Böylesine büyük bir markanın hiç mi denetleme mekanizması yok.

Otoyollardaki istasyonları personel ve hizmet olarak denetlemez mi? Gizli müşteri çalışmanız yok mu? Sizin için marka hizmet anlayışı sadece İstanbul-İzmir ve Ankara’da mı geçerli?

Doğrusu şaşırdım.

Siz siz olun, uluslararası markalardan özellikle büyükşehir dışında hizmet alırken dikkat edin.

Bu arada Shell ile ilgili iyi haber 100. yıl nedeniyle boş yok kampanyası başlatmış. 10 lira ile 400 lira arasında puan veriyor haberiniz olsun.