Silifke'nin domatesi günleri gibi...

Anladığımız kadarıyla birkaç hafta içerisinde İstanbul'da 50 ve Ankara'da 30 tanzim satış mağazası açılacak. Belediyelerin işletmeciliğini yapacağı bu yerlerle sebze ve meyve fiyatlarının aşağı çekileceği sanılıyor. Bana göre ham hayal. Hele İBB'nin topraksız tarım ürünleri satışı komik. Kime yetecek. Güldürmesinler insanı. Beyler, biraz ciddi olalım. Keşfedilen dâhiyane formüle hayret. Yahu elinizde tam bin 400 satış noktası hazır. Hepsi de tıkır tıkır çalışmakta. A 101 ve BİM'ler ne güne duruyor?

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak akıl edemiyor diyelim, bunca danışman ve genel müdür ne iş yapıyor. Hiçbirinin aklına bu zincir marketler gelmiyor mu? 81 ilde de bunlar mevcut. O zaman ne bekleniyor? Ayrıca beceriksiz belediyelerin bu işi çarşafa dolaması da kesin.

Kulakları çekin

Yapılacak tek iş var. Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi çocuğu suya göndermeden önce, daha doğrusu testiyi eline vermeden önce yaptığını uygulayacaksınız. Bu zincir mağazaların yöneticilerinin kulaklarını biraz çekmek yeterli olacaktır. Kaldı ki et ve kıyma dağıtımından ihtiyaç çeklerinin kullanımına kadar bunlarla iş birliği yapılmadı mı? Zaten mevcut olan sebze-meyve reyonlarının denetlenmesi kâfi. Teklif benden. Uygulayıp uygulamamak ağaların bileceği iş.

Tarihimizde tanzim satışlar

Türkiye'de ilk tanzim satış mağazasını kim açtı biliyor musunuz? Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay. İstanbul Vali ve Belediye Başkanı bugün Taksim'deki otelin bilindiği yerin yanında hizmete sokmuştu. Çok da başarılı oldu.

İktidar değiştiğinde kapatıldı. Bunu fırsat bilen azınlık iş adamları aynı yere Ankara Pazarları'nı açtılar. Hatta İstanbul'un birkaç yerinde (Yeşilyurt dâhil) şubelerini devreye soktular. Bu kuruluşa daha sonra, Erdoğan Demirören sahip oldu. Ne şekilde? İşte orasını bilemem.

İflas eden domates politikası

Bülent Ecevit'in "Karaoğlan efsanesi" 14 Ekim 1973 seçimleri sonucunda başbakanlıkla noktalanmıştı. Seçim kampanyası sırasında yürüttüğü pahalılık nutuklarının bunda büyük etkisi olduğu görüldü. Fakir-fukara söylevleri partisini birinci konuma getirdi.

Kazın ayağı vaatlerindeki gibi olmadı. Özellikle domatesteki durdurulmayan tırmanış kısa sürede öbür ürünlere de sirayet etti.

O dönem yoğurdu türkülerde kalmış Silifke'nin en önemli ürünü domatesti.

Seraların pek olmadığı yıllardı. Ancak tarlada 10-15 kuruşa satılan domatesin büyük şehirlerde 500 kuruşa kadar yükselmesi halkı patlattı. Halde 250 kuruşa satılıyordu. Migros'ta 500, Şişli'deki manavlarda daha pahalıya görücüye çıkarılıyordu.

Ve Ecevit buna çare aramaya başladı. İlk önce aklına tanzim satışlar kurmak geldi. Aradan beş ay geçti ve ortada hiçbir somut iniş yoktu. Başbakan baktı ki, içinden çıkamıyor, konuyu halının altına süpürdü. O arada, zamdan nasibini almayan hiçbir şey kalmadı.

Halk dile geldi

İktidarlar, kamuoyu vicdanından çıkan seslere dayanmak zorundadır. Susturmak için devletin elindeki güçleri kullanıp bastırmaya çalışmaları bir yere kadar mümkündür. Hele sade vatandaşın içinde de aynı tepkiler varsa, sonu görmemek mümkün değildir.

Şarkı değişti

CHP'nin 1973 seçimi mitinglerinde söylenen şarkıyı hatırlayalım "Hayat bayram olsa." Şenay'ın söylediği bu parça, âdeta parti marşı hâline gelmişti. Ancak, domatesle başlayan zam furyası Adnan Varveren'in beste-güftesiyle sesinden dile geldi. Bu şarkının çok uzun olan sözlerinden hiç olmazsa biraz alıntı almak istiyorum:

Ne ummuştuk, ne bulduk

Birdenbire şok olduk

Senden bunu ummazdık

Bu zamlardan mahvolduk

Ayvayı yedik Karaoğlan

Havamızı aldık Karaoğlan

...

Oyları sana attık

Sözlerine inandık

Reyleri sana attık

Bunu beklemiyorduk

Ümidimiz yok artık

Havamızı aldık Karaoğlan

...

Ne dediysen inandık

Kurtarıcımız sandık

Eski tas, eski hamam

Millet yutmuyor artık!

...

ÖZEL NOT: Bugün, böyle bir plak yapmak mümkün mü? Hiç sanmıyorum. Soluğu adliyede alacağınız garanti!

GÜNÜN SÖZÜ

Ne Sultan'a minnet, ne Şah'a minnet. Dertli

 

Yazarın Diğer Yazıları