"Şimdi o İstanbul'da yaşamak varmış..."

Geçenlerde Halk TV'de "Görkemli Hatıralar"da Serhan Asker'e konuk olan Mario Levi'nin İstanbul hakkında anlattıklarını dinliyordum. Levi, 500 yıllık İstanbullu bir ailenin üyesi. İstanbul'la ilgili birbirinden değerli çalışmaları ve kitapları var. Hemen belirteyim, izlediğim bir tekrar yapımıydı. Daha önce izleme fırsatı bulamadığım bu bölümü ekranda görünce takılıp kaldım. İstanbul'u gerçekten sevenlere Levi'nin bütün kitaplarını okumalarını tavsiye ederim. Eminim, yaşadıkları İstanbul'dan çok farklı bir İstanbul'u onun kitaplarının sayfalarında bulacak ve "Keşke biz de o İstanbul'da yaşasaydık" diyerek bu kadim şehrin geçmiş mukimlerine gıpta edeceklerdir.

Maraş'ın hatırlattığı

KKTC, yönetimi 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan bu yana Türk askerinin kontrolu altında kapalı bulunan Gazimagosa'daki Maraş bölgesinin kıyılarını sivil halkın ziyaretine açtı. 46 yıl sonra atılan bu adımın hangi saikle atıldığı tartışılırken Maraş konusu yeniden gündem oldu. Ellerinde bayraklarla Maraş kıyılarına giden soydaşlarımızı televizyondan izlerken "Kıbrıs Fatihi" sıfatlı kahraman arkadaşım, emekli yüzbaşı rahmetli Muzaffer Tekin'i hatırladım. Kendisi "Ergenekon" adı verilen kumpasla içeri atılıp kanser olmuştu. Silivri Cezaevi'nden çıkışında İstanbul Üniversitesi Onkoloji Servisi'ne yatırılmadan önce o halde bile beni ziyarete gelmişti. Ben de o sıralar ağır bir ameliyattan çıkmıştım. Onun başına gelenlere üzüntülerimi dile getirince o da sözlerinde değişiklik yaptığı bir Kıbrıs türküsü ile beni teselli etmeye çalışıp, "Magusa limanı, limandır / Beni hapse atanlarda yoktur din iman" dizeleriyle karşılık vermişti. Allah rahmetini artırsın...

Sahte içki dehşeti

Son günlerde "sahte içki" haberlerinde gözle görünür bir artış var. "Kırıkkale'de sahte alkolden zehirlenen 7 kişi hayatını kaybetti. İzmir'de de sahte alkol kullanan ve hastaneye kaldırılan 9 kişiden 7'sinin hayati tehlikesi sürüyor." haberi dünkü gazetemizin 3. sayfa manşetiydi. Sahte içki vakalarındaki bu artış, içki fiyatlarının pahalanmasından mı, yoksa gerekli denetimlerin yeteri derecede yapılmamasından mı? Toplumsal bir kaygı oluşturduğu için her iki durum da  ilgililerce mercek altına alınmalı diye düşünüyorum.

 

Av meraklısı futbolcu nasıl transfer edilir?..

Her ne kadar transfer sezonu kapanmış olsa da, ara transfer için şimdiden hazırlık yapmaları adına bütün kulüp başkanlarına bir tiyö vermek istiyorum. "Benim adım Zlatan" diyen birini tanıyorum. Tabi ki sizler de tanıyorsunuz İbrahmoviç'i...

Söyleyeceğime gülmeyin, onu bir zaafiyetinden yararlanarak Türkiye'ye transfer etmeye bakın. Biliyorsunuzdur mutlaka onun av merakını... Bir zamanlar, milli formasını giydiği İsveç'de 250 kiloluk bir geyiği avlayıp gazetelere manşet olmuştu. Aldığı eleştiri ve yonun tepkilere rağmen bu tutkusundan vazgeçmeyen Zlatan İbrahimoviç ücretli av için ülkemize gelip Antalya Finike'nin Beydağları'nda boynuz uzunluğu 121 santim olan bir dağ keçisi avlamıştı.

Dolayısıyla ayağı Türkiye'ye alışık... Böyle bir transfer söz konusu olduğunda en avantajlı takımın Antalyaspor olacağı açık... Ama diğer kulüp başkanlarının da şanslarını denemelerinde hiç bir mahzur yok... Hepsine bol şans diliyorum.

Günün sözü:

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır; En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir.

Afrikada her sabah bir aslan uyanır; En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.

Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.  Afrika atasözü

Yazarın Diğer Yazıları