Siyasetin Baba'sını özlemle anarken...

Süleyman Demirel'in vefatının 5. yılında ondan bahsederken bir yerde hüzün duyuyorum. Vefatıyla siyasi hayatımızda ortaya çıkan boşluğu doldurmak hâlâ mümkün olmadı. Sadece bu mu? Tabii, hayatımızdaki yeri de boş kaldı. Belki inanmayacaksınız ama hergün onu hatırlayanlardanım. Nazmiye Hanım'la ilgili olanlar başta, anıları bitmez, tükenmez.

Nazmiye Hanım, hastanede yoğun bakımdadır. Başucunda bekleyen Süleyman Demirel, komadaki eşine her zamanki gibi sorar:

-Nazmiye Hanım, yarın ne giyeyim?

Bunu duyan başhekim müdahale eder:

-Beyefendi, o sizi tanımaz halde...

Çok sinirlenip patlayan Baba'nın cevabı bir kitap dolusu lafa bedeldir:

-Olsun, ben onu tanıyorum ya...

***

Çok, farklı bir insandı Süleyman Demirel... 12 Eylül'den sonra Zincirbozan'da zorunlu ikamete tabi tutulduğunda bile siyasi nezaketini göstermeyi ihmal etmemiştir. CHP'nin kuruluş yıldönümü kutlamasında ne yapıp, ne edip bir kutu çikolata ayarlaması gibi...

***

14 Ekim 1979'da Senato ve Meclis'teki 5 eksik milletvekilliği için Konya, Manisa, Edirne, Muğla ve Aydın'da ara seçim yapıldığı gün Tercüman'da hep birlikteydik.

Erkan Yiğit ve rahmetli Tamer Özdemir de yanımdaydı. Vaziyeti sorup, masamda kalan çalışmayla ilgili sorular yöneltti. Bunları tek tek anlattım. Sonuçlar belli olmuş Demirel'in Adalet Partisi 5-0'la kazanmıştı. Daha önce kendisine söylediklerim bire bir tutmuştu.

Tesadüf bu ya o sırada televizyonu izlerken ekranda Muazzez Abacı "Yar Saçların Lüle, Lüle" diye başlamasın mı? Bizler de ona bir anda "Yar saçların lüle, lüle.. Eco sana güle güle" diye eşlik ediverince kısa süren şaşkınlığa yine Demirel son verdi:

-Bırakınız söylesinler. Keratalar iyi söylüyor...

***

En renkli anılar arasında şüphesiz seçim gezileri sırasında yaşanmış olanlar başkadır. Tabi ki bunlar hiç akıldan çıkmaz. Ama merhum Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım'la yaptığımız seçim gezilerinin zor geçtiğini de unutmam. Yolculuk esnasında millete kızarmış ekmek, biraz beyaz peynir ve çaydan başka bir şey vermezdi.

***

12 Eylül'de getirilen siyasi yasakların kaldırılması için yapılacak referandumdan önce Baba, Tercüman'a ziyarete gelmişti.

Ne içersiniz? diye sormak bana nasip olmuştu.

Baba bana, "Açık kayve" diye cevap verince orada bulunanlar kahkahayı patlattı.

Malum, referandumda kullanılacak oy pusulası 2 renkli idi. Yasaklar kalksın diyenlerin rengi sütlü kahve, yasaklar kalkmasın diyenlerin rengi mavi idi

Ustalar buluşunca

Programı sektirmeden izledim. TRT 2'de Fuat Güner'le flamenko müziğin büyük ustası Paco Pena bir araya geldi. 1985'de Rotherdam Üniversitesi'nde Flemenko Kürsüsü kurmuş olan Paco Pena'nın İstanbul konserleri de ortalığı yıkıp geçmişti. Doyumsuz bir sohbetin ardından Paco Pena parmaklarının ustalığını müthiş gösterisiyle sergiledi. Usta büyük, onunla söyleşen de bilgili olunca tadına doyulmayan bir ritim yakalanmış oluyor.

----

Futbol güzel şeydir

Bütün kanallarda yine Fenerbahçe'nin durumu var. Ligin sonunda Fenerbahçe'nin hem  kadrosu hem yönetimi yenilenecek. Ali Koç ne yapsa hiç bir zaman gemisinin rotasını güvenli sulara yöneltemeyecek gibi.

Bu arada sahaya hakem olarak Cüneyt Çakır da sürülse o da sahibinin sesi. Demek ki Çakır da "eyyam düdüğü". Belki de haksızlık ediyoruz. Çünkü çaldığı hiç  bir düdük yanlış değildi...

-----

Aklımdan çıkmıyor

Şu anda dünyanın her tarafını korona virüs istila etmiş durumda. Hissettiğim kadarıyla vaziyet iyi değil. Aklım fikrim tamamen bu tehlikeli salgında ve çocukların bu şartlar altında girecekleri sınavda. Allah yardımcıları olsun.

Sporun acı kaybı

Mesleğimizin kıdemli mensuplarından  Selahattin Yıldız'ı da kaybettik. Kendisi atletizm alanının duayeniydi. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. (B.A.)

Günün sözü:

Dün dündür, bugün bugündür. Süleyman Demirel

 

Yazarın Diğer Yazıları