Şizofreni, dünya genelinde yaklaşık 24 milyon insanı etkileyen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğu. Ancak bu hastaların büyük bir kısmı, toplumdaki damgalanma korkusu nedeniyle tedavi arayışını erteledi.
Uzmanlar, bu durumun hem bireylerin yaşam kalitesini düşürdüğünü hem de sağlık sistemleri üzerinde büyük bir yük oluşturduğunu belirtti.
Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, damgalanma korkusunun şizofreni tedavisinde en büyük engellerden biri olduğunu ortaya koydu.
DAMGALANMA KORKUSU: SESSİZ BİR TEHDİT
Şizofreni, halüsinasyonlar, sanrılar, düzensiz düşünce ve davranışlar gibi belirtilerle kendini gösteren karmaşık bir rahatsızlık. Erken teşhis ve tedavi, hastalığın seyrini hafifletmede kritik bir rol oynadı.
The Lancet Psychiatry dergisinde yayımlanan bir çalışma, şizofreni hastalarının %60’ının damgalanma korkusu nedeniyle tedaviye bir yıldan daha geç başvurduğunu gösterdi. Bu gecikme, hastalığın ilerlemesine, sosyal izolasyona ve hatta intihar riskinin artmasına neden oldu.
ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden psikiyatrist Prof. Dr. Jeffrey Lieberman, “Şizofreni, toplumda yanlış anlaşılmalar ve önyargılarla çevrili. Hastalar, ‘deli’ ya da ‘tehlikeli’ olarak etiketlenmekten korktukları için yardım aramaktan çekiniyor” dedi. Lieberman, bu damgalanmanın, hastaların iş, aile ve sosyal ilişkiler gibi alanlarda da dışlanmasına yol açtığını vurguladı.
TEDAVİ GECİKMESİ: AĞIR SONUÇLAR
Tedavi gecikmesi, şizofrenide ciddi komplikasyonlara yol açtı. İngiltere’deki King’s College London’dan nöropsikiyatrist Prof. Dr. Oliver Howes, erken müdahalenin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını ve hastaların işlevselliğini koruduğunu belirterek, “İlk psikotik epizoddan sonra tedavi ne kadar gecikirse, beyindeki nörolojik hasar o kadar artar. Bu, uzun vadede daha ağır semptomlar ve daha zor bir iyileşme süreci anlamına geliyor” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, şizofreni hastalarının yaklaşık %50’si uygun tedaviye erişemiyor ve bu durum, damgalanma korkusuyla doğrudan bağlantılı.
DAMGALANMA NEDEN BU KADAR ETKİLİ?
Toplumdaki yanlış inanışlar, şizofreniyi tehlikeli ve kontrol edilemez bir durum olarak gösterdi.
Medyada sıkça yer alan stereotipler, hastaların agresif veya öngörülemez olduğu algısını pekiştirdi.
Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi’nden klinik psikolog Prof. Dr. Patrick McGorry, “Şizofreni hastalarının büyük çoğunluğu zararsızdır ve doğru tedaviyle normal bir yaşam sürdürebilir. Damgalanma, bu insanların topluma entegre olma şansını elinden alıyor” dedi. McGorry, erken müdahale programlarının, damgalanmayı azaltarak tedavi başvurularını artırabileceğini ekledi.
BİLİMSEL VERİLER: ERKEN TEDAVİ HAYAT KURTARIYOR
Schizophrenia Bulletin dergisinde yayımlanan bir araştırma, erken tedavi alan şizofreni hastalarının hastaneye yatış oranlarının %40 daha düşük olduğunu ve intihar riskinin %25 azaldığını gösterdi.
Antipsikotik ilaçlar, psikoterapi ve sosyal destek kombinasyonu, hastalığın yönetiminde etkili bir yol haritası sunuyor. Ancak damgalanma korkusu, bu tedavilere erişimi engelledi.
DSÖ, şizofreni hastalarının %10’unun intihar sonucu hayatını kaybettiğini ve bu oranların, erken müdahale eksikliğiyle bağlantılı olduğunu vurguladı.
TOPLUMUN ROLÜ: DAMGALANMAYI AZALTMAK MÜMKÜN MÜ?
Uzmanlar, damgalanmayı azaltmak için toplumun bilinçlendirilmesinin şart olduğunu söyledi.
Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden psikiyatrist Prof. Dr. Kwame McKenzie, “Eğitim kampanyaları ve medya aracılığıyla şizofreni hakkında doğru bilgilendirme yapılmalı. Hastaların insan haklarına saygı gösterilmeli ve toplumda dışlanmamaları için desteklenmeliler” dedi. McKenzie, özellikle gençlerde görülen ilk psikotik belirtilerin tanınması için okullarda ve iş yerlerinde farkındalık programlarının artırılmasını önerdi.
HASTALAR VE AİLELER İÇİN ÖNERİLER
Şizofreniyle yaşayan bireyler ve aileleri için uzmanlar şu önerilerde bulundu:
Erken Müdahale: İlk belirtiler (sosyal çekilme, halüsinasyonlar, sanrılar) fark edildiğinde hemen bir psikiyatriste başvurulmalı.
Psikoeğitim: Hasta ve ailelerin, şizofreni hakkında bilgi edinmesi, tedavi sürecini kolaylaştırır.
Destek Grupları: Benzer deneyimler yaşayan kişilerle iletişim, damgalanma korkusunu azaltabilir.
Medya Okuryazarlığı: Şizofreniyle ilgili yanlış bilgilere karşı eleştirel bir yaklaşım benimsenmeli.
BİR HASTA HİKAYESİ: DAMGALANMA İLE MÜCADELE
25 yaşındaki Sarah Thompson, iki yıl önce şizofreni teşhisi aldığında, ailesinin ve arkadaşlarının tepkisinden korktuğu için tedaviyi reddetmiş. “Herkes beni ‘deli’ olarak görecek sanıyordum” dedi.
Ancak bir destek grubuyla tanıştıktan sonra terapiye başlamış ve antipsikotik ilaçlarla semptomları kontrol altına alınmış. Bugün, Sarah bir işte çalışıyor ve hikayesini paylaşarak damgalanmaya karşı farkındalık oluşturarak, “Erken tedavi, hayatımı kurtardı. Keşke daha önce korkularımı yensemdi” dedi.
DAMGALANMAYI YIKARAK HAYAT KURTARALIM
Şizofreni, doğru tedaviyle yönetilebilir bir durum. Ancak damgalanma korkusu, bu hastalığın tedavisinde en büyük engel olarak durdu.
Bilimsel araştırmalar ve uzmanlar, erken müdahalenin hem bireylerin hem de toplumun sağlığı için kritik olduğunu vurguladı.