Türk mutfağının vazgeçilmez lezzet unsuru soğan aynı zamanda güçlü bir doğal antibiyotik olarak kabul ediliyor. İçerdiği kükürt bileşikleri, kuersetin ve çok sayıda antioksidan sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren soğan doğru kullanıldığında adeta bir ilaç gibi etki gösteriyor.
TAZE SOĞAN NASIL ANLAŞILIR?
Market veya pazardan soğan alırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta kabuğun kuru, parlak ve sıkıca yapışık olmasıdır. Yumuşak, çürük lekesi olan, filizlenmiş veya küflü kokan soğanlar kesinlikle alınmamalıdır. Kuru soğanlarda boyun kısmı dar ve sıkı olmalı, ağır ve sert hissettirmelidir. Yeşil soğan alınacaksa yaprakları canlı yeşil, uçları sararmamış ve sap kısmı diri olanlar tercih edilmelidir.
EVDE SOĞAN NASIL SAKLANMALI?
Soğanı buzdolabında saklamak büyük hata olarak görülüyor çünkü nem oranı soğanın daha hızlı çürümesine neden oluyor. En ideal yöntem serin, kuru, karanlık ve iyi havalanan bir yerde file torba veya delikli kasalarda muhafaza etmektir. Soğanları patatesle aynı yerde tutmak iki sebzenin de daha hızlı bozulmasına yol açtığı için asla yan yana konulmamalıdır. Doğranmış soğanı ise cam kavanozda buzdolabında en fazla 7-10 gün saklamak mümkündür.

YEMEKLERDE NE KADAR SOĞAN KULLANMALI?
Uzmanlar bir öğünde yetişkin bir kişinin 100-150 gram yani orta boy bir soğanı rahatlıkla tüketebileceğini belirtiyor. Günlük toplam tüketim ise 200 gramı geçmemelidir. Daha fazla tüketim mide yanması, gaz, reflü ve kötü ağız kokusuna neden olabilir.
ÇİĞ Mİ PİŞMİŞ Mİ DAHA FAYDALI?
Çiğ soğan pişmiş soğana göre çok daha fazla C vitamini ve kükürt bileşiği içerir. Özellikle kırmızı ve mor soğanlar çiğ tüketildiğinde kalp damar sağlığını destekler, kan şekerini düşürür ve kanserle savaşan kuersetin oranını maksimum seviyede verir.
SOĞANIN BİLİNEN VE AZ BİLİNEN FAYDALARI
Soğan güçlü antioksidan etkisiyle kansere karşı koruyucu özellik taşır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kan şekerini düzenler, kolesterolü düşürür, iltihap sökücüdür ve solunum yolu enfeksiyonlarında etkilidir. Eskiden soğanın kesilip yastığın yanına konulması grip ve soğuk algınlığına iyi geldiği halk arasında yaygın bir uygulamadır. Soğan suyu boğaz ağrısına, bal ile karıştırıldığında öksürüğe geleneksel tedavi olarak kullanılmaktadır.
SOĞANIN ZARARLARI VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Aşırı soğan tüketimi kan sulandırıcı etkisi nedeniyle özellikle kan sulandırıcı ilaç kullananlarda risk oluşturabilir. Mide ülseri, gastrit ve reflü hastalarında çiğ soğan şikayetleri artırabilir. Sarımsak ve soğan birlikte fazla tüketildiğinde kanama riski yükselir. Ameliyat öncesi en az 2 hafta soğan tüketiminin azaltılması önerilir.

Kan sulandırıcı ilaç kullananlar, düşük tansiyonu olanlar, migren hastaları, ağır gastrit ve ülser hastaları, safra kesesi taşı olanlar, tiroid ilacı kullananlar soğanı sınırlı tüketmelidir. Özellikle kan inceltici etkisi nedeniyle warfarin, aspirin veya clopidogrel gibi ilaçlarla birlikte fazla soğan yemek ciddi kanamalara yol açabilir. Ayrıca soğan alerjisi olan kişilerde deri döküntüsü, nefes darlığı ve anafilaksi görülebilir.
Soğan mutfakların vazgeçilmezi olmaya devam ederken doğru seçim, doğru saklama ve doğru tüketim miktarıyla hem lezzet hem sağlık kazandıran bir besin olmaya devam ediyor.