Suriye'de neler mi olacak?..

Siperdekiler, pusudakiler, kaçaklar, direnenler, darbe yiyenler, yeniden örgütlenmeye çalışanlar, kullanılanlar, kullananlar ve girdaptan kurtulamayan bir coğrafya...

Yani; rejim güçleri, Suriye Milli Ordusu(!), aşiretler, PKK/PYD, IŞİD/El Kaide, Rusya, ABD, Avrupa Birliği, emperyalizm ve tüm bunların yolaçtığı keşmekeşte en çok ezilen, en çok yorulan, en çok riske giren, en çok tehdit edilen ve en büyük zararı gören Türkiye...

Peki; tüm bu olayların ortasında "böl-parçala" siyasetiyle 9 yıl önce kuşatmaya alınan, darbelenen, yüzbinlerce insanını kaybeden, kentleri tarumar edilen-yağmalanan, çöken, korku ve panik içerisinde yaşayan, göç veren, sosyo ekonomik gücünü yitiren zavallı Suriye'ye ne demeli?..

Amerika'dan Türkiye'ye, İran'dan Çin'e, Avrupa Birliği'nden Rusya'ya kadar  özellikle son 3 yıldır yoğunlaşan güçler savaşı, Suriye'yi cenderede tutmaya, krizi arttırmaya devam ediyor...

Esad rejiminin toprakları kendi içinde ve kanlı kaosunda debelenirken, o coğrafyadan göç devam ediyor, korku egemenliğini sürdürüyor, yıkım yeni enkazlar yaratıyor...

Rant- diplomasi çatışmasında gelecekle ilgili belirsizlik büyürken, yanıbaşımızdaki bir coğrafya üzerinde ısrarla tepinenler, bir ülkenin geleceğini -kendi ülkelerinin geleceğini de tehdit edecek biçimde- şekillendirmeye çalışırken, gerginliğin- karmaşanın bitmeyeceğine yönelik işaretler artıyor...

Egemenlik savaşı!..

Kimse kendini kandırmasın; Suriye meselesi daha sıkıntılı, daha çetrefilli ve çıkmazlarla kuşatılmış daha kaotik bir sürece doğru sürükleniyor...

Çünkü hiçbir ülkenin umurunda değil Suriye...

Ne yazık ki sınırımızın yanıbaşında, devasa ülkelerin emperyalist mücadelesi ve bir sinsi kuşatma çabası aralıksız sürüyor...

Herkes kendi egemenliğini kurmaya çalışıyor, herkes kendi bayrağını dikmek için uğraşıyor ve herkes kendisine bir kukla arıyor Suriye'de!..

"Yeni dünya düzeni" işte bunu emrediyor; başkalarının topraklarında dert çıkarmak, başka ülkelerin kaderleriyle oynamak, mazlum ulusların geleceklerine yön vermek, başka ülkeleri kendi çıkarları için "ileri karakol" olarak kullanmak, başka ülkelerden "jandarma"lar yaratmak ve hem askeri, hem coğrafi, velhasıl jeopolitik açıdan yeni savunma kaleleri oluşturmak ve bu sırada da toplumların gidişatını önemsememek!..

Heyhat, herkes o coğrafyayı sömürmek için diplomasinin tüm sinsi yöntemlerini kullanmaya devam ediyor ve kimse de çıkıp demiyor ki, "Suriye'den, Suriye halkından, Suriye içerisindeki tartışmalardan, etnik ve mezhepsel kavgalardan, gelecek planlarından size ne?.."

Yine kimse çıkıp demiyor ki, "varlık içerisinde yaşayan Avrupa Birliği, yayılmacı politikası ile Amerika, sınırda jeopolitik ortak arayan İran ve ABD'ye karşı Orta Doğu'da ileri karakol yaratmaya çalışan Rusya, babalarının hayrına mı Suriye üzerinde dans ediyor?.."

En yaşamsal soru da şu olmalı; "Ey Türkiye, Avrupa-Amerika- Rusya-İran-Çin ve diğerleri rant beklentisi ile bir ülkenin kaderiyle oynamak pahasına, kendi geleceklerini düşünürken, sen en büyük zararı ne uğruna yaşadın, bu kadar sosyo-ekonomik erozyona ne karşılığında boyun eğdin ve içinde bocaladığın sinsi plan aslında kime hizmet ediyor?.."

9 yıl sonra başa...

Suriye'deki keşmekeşi, kargaşayı ve karanlık manzarayı bir kez daha öne çıkardıktan sonra yazının başındaki asıl soruya dönelim; "Suriye'de aslında neler olacak, sınır komşumuzun geleceği kimin elinde-nasıl şekillenecek, Şam yönetimini, Esad'ı ve 9 yıldır kargaşada tüketilen verimli toprakları nasıl bir gelecek bekliyor?.."

Kim ne derse desin, Suriye'deki kavga kolay kolay bitmeyecek;

- Amerika ile Rusya'nın ileri karakol oluşturma çabaları devam edecek...

- İran, yanıbaşındaki müttefiğini kaybetmemek için askeri ve ekonomik yardımlarını devam ettirecek, Esad'ın ayakta kalması için mücadelesini sürdürecek...

- IŞİD kılığındaki El-Kaide ve destekçileri bölgede kaos çıkarılması konusundaki görevlerini sürdürecek, Barış Pınarı Harekatı'nın tamamen bitmesinin ardından "intikam" peşine düşecek, Selefi militanlar örgütlenmesini sürdürecek ve Suriye içerisinde infazlara devam edecek...

- ABD Başkanı Trump'ın "bizimle birlikte savaşsınlar diye çok para verdik" dediği PKK/ PYD, Barış Pınarı Harekatı'nda darbe almış gibi görünürken ve stratejik ortaklığa dayanarak şimdilik geri çekilmeyi kabul ederken(!), palazlanmak için çabalarını daha da arttıracak...

- ABD başkanının Twitter üzerinden övgüler yağdırdığı "Mazlum Kobani" kod adlı PKK'lı Ferhat Abdi Şahin'in Rusya'daki Suriye görüşmelerine telekonferansla katılacak şekilde öne çıkarılması da PKK/PYD'ye el altından bir söz verildiği gerçeğini tartışmalı hale getirecek...

- Türkiye ve Rusya'nın ortak devriye planı ve güvenli bölgeyi kontrol altına alma çabalarına rağmen PKK/ PYD'nin beklentileri sona ermeyecek ve Türkiye "terör" endişesiyle sınırda teyakkuzda olmaya devam edecek...

- Tüm dünya, yıllardır kanlı cenderede tutulan bir coğrafyanın Türkiye'ye ve Orta Doğu'ya yansımalarının büyüdüğünü görecek, Amerika-Avrupa Birliği-İran-Çin-Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin ancak Beşar Esat'la görüşülerek çözülebileceğini anlayacak...

Velhasıl, Suriye'de 9 yıl sonra başa dönülecek...

Yazarın Diğer Yazıları