Taksim, Adana, Azez!..

Sırtındaki çantasında silah ve mühimmatla birlikte dikkat çekmeden Esenyurt'tan Beşiktaş'a gelen sinsi bir terörist, 2017 yılının yılbaşı gecesi, Reina eğlence merkezini kana bulamış, 39 kişiyi öldürmüştü...

İşte yurt dışından gönderilen Abdulkadir Masharipov adlı o terörist, apartmanlarda-sitelerde kimlik bildirimi yasasının uygulanmaması nedeniyle çok kolay hücreler oluşturan IŞİD, El Kaide, PKK ve benzeri terör örgütlerinin gözden uzak yerlerde eylem uykusuna yatırdığı militanlardan biriydi...

Reina saldırısı; Antep'te, Urfa'da, İstanbul'da ve Diyarbakır'da zaman zaman polisle çatışan, bazen de intihar saldırıları ile katliamlar yapan IŞİD'in ürettiği şiddet sarmalının sonucuydu...

Çünkü örgüte yönelik yüzlerce operasyon yapılması ve binden fazla militan gözaltına alınmasına rağmen, IŞİD'in Türkiye içerisinde yeterince tehdit olarak algılanmadığına ilişkin gelişmeler yaşanıyordu...

İşte 17 yıl önce de bir grup terörist benzer bir boşluktan yararlanmıştı... Türkiye; 15-20 Kasım 2003'te, İstanbul'da iki sinagog, bir banka ve İngiltere Konsolosluğu'na yönelik El Kaide'nin gerçekleştirdiği saldırı öncesinde dinci örgütü nasıl ciddi almamışsa, Irak, Libya ve Suriye'de binlerce kişiyi katletmesine rağmen Türkiye içerisine kolaylıkla sızan IŞİD'i de baştan itibaren pek önemsememişti...

Hele de geçen hafta yaşananlar var ki, terör örgütlerinin hem örgütlenme hem de eylem planları açısından gerçekten çok şaşırtıcıydı!..

İkinci Reina önlendi...

24 Ağustos 2020'de; yani Türkiye'nin IŞİD ve benzeri örgütlere karşı 2016'da Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlatmasının 4 yılında, bu köşede yer alan, "IŞİD'in vahşeti, Fırat'ın kalkanı" başlıklı yazıda, dinci örgütün zon dönemdeki dikkat çekici devinimine yer vermiştik...

Fırat Kalkanı'na rağmen dinci hücrelerin örgütlenme ve eylem çabalarının devam etmesi arasındaki çelişkiye de dikkat çeken o yazı şöyle bitiyordu;

"... Fırat Kalkanı'yla terörün Suriye'deki nefesi önemli ölçüde kesildi ama IŞİD hücrelerinin Türkiye içerisindeki faaliyetleri nedense durmuyor!!!

Son 4 yılda binden fazla militanın yakalanması, onlardan bir bölümünün patlayıcılar ve silahlarla ele geçirilmesi polisin başarısı ama örgütün halen hücreler oluşturabilmesi nasıl bir çelişkidir?.. Velhasıl, Fırat Kalkanı'yla Cerablus ve çevresini huzura kavuşturan devlet, IŞİD'in Türkiye içerisindeki faaliyetlerini herhalde gözardı etmiyordur?.."

Bu yazıdan tam bir gün sonra İstanbul'da dikkat çekici bir operasyonun sonuçları açıklandı...

İşte o operasyonun detayları 25 Ağustos günü gazetelere şöyle yansıdı;

"IŞİD'li bir teröristin Gaziantep'ten İstanbul'a gelerek saldırı hazırlığında olduğu belirlendi. Şüpheliyi takibe alan ekipler Taksim'de sansasyonel bir saldırı için keşif yaptığını tespit etti. Özel Harekat polisi eşliğinde Küçükçekmece'deki bir otele giren polisler, Hüseyin Sağır isimli şüpheliyi kıskıvrak yakaladı. Yapılan aramalarda bir kalaşnikof, 5 şarjör ve 150 mermi ele geçirildi."

İtiraf, "emir", operasyon!..

Bu operasyonun ardından hem Türkiye içerisindeki hem de sınırdaki IŞİD hücreleri ile ilgili şaşırtıcı iki operasyon daha yapıldı...

Taksim'de takibe alınan teröristin aynı zamanda Ayasofya çevresinde de eylem hazırlığında olduğuna dikkat çeken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, örgütün Türkiye emirinin de Adana'da gözaltına alındığını duyurdu...

Gerçi daha önce "Adana emiri" olarak on kez gözaltına alıp salıverilen IŞİD üyesinin bu kez "Türkiye emiri" olarak yakalanması sosyal medyada tartışmalara yolaçtı ama gelişmeler şaşırtıcıydı...

Bakan Soylu'nun IŞİD'in Türkiye emiri Mahmut Özden ile ilgili şu açıklaması dikkat çekiciydi;

"Terör örgütü mensubu kalaşinkofu ile beraber ele geçirildi. Onun üzerine ciddi bir araştırma başladı. Talimatı nerden aldı, kimden aldı diye. Ve netice itibarıyla IŞİD'in Türkiye sözde emirine ulaşıldı. Operasyon devam ediyor. Onunla bağlantılı elimizde sorgular devam eden IŞİD mensupları söz konusu."

Soylu'nun açıklamasından iki gün sonra örgütün Suriye'deki hücrelerinin de deşifre edilmesi şaşırtıcıydı...

Operasyonun merkezi bu kez Fırat Kalkanı Harekat Bölgesiydi...

Pusudaki IŞİD'e darbe!..

IŞİD'e karşı Kilis Emniyet Müdürlüğü koordinesinde iki ay süren operasyonun sonuçları önceki gün açıklandı...

Azez'de, IŞİD mensuplarının kullandığı 4 hücre evinde yapılan aramalarda; 48 adet kullanılmaya hazır patlayıcı düzeneği, 4.650 fünye, 22,5 kg patlayıcı madde, 5 el bombası, 4 adet kalaşnikof, 7 tabanca ve susturucular ele geçirilmiş, üst düzey 10 militan da tutuklanmıştı...

Peki; hem Taksim'de takip edilen terörist, hem örgütün Türkiye emiri ve hem de Azez'de yakalanan 10 militanın hedefinde neler vardı?..

İçişleri Bakanı Soylu, bir Hürriyet yazarının bu konudaki sorularını şöyle yanıtlamıştı;

"İstanbul'da, Ayasofya Camii'ne ve birtakım ekonomik yerlere, derneklere yönelik, yani Türkiye'nin içini karıştırabilecek yerlerle ilgili terör örgütü uzun zamandır, kendi içinde bir hazırlık yapıyordu. Ama Ayasofya'yla ilgili iddia ortaya koymalarını, IŞİD'in arkasındaki networkü göstermesi açısından iyi değerlendirmek gerekiyor. Hangi istihbarat örgütleri, IŞİD üzerinde etkili olmaya devam ediyor?.."

Soylu, IŞİD'in bazı Türk siyasetçileri Suriye'ye kaçırmaya çalıştığını da söylemişti ama Taksim- Adana-Azez hattındaki operasyonlar sadece örgütün hücrelerini deşifre etmemişti, IŞİD ile ilgili örgütsel ve eylemsel değişimleri de gözler önüne sermişti...

Evet; IŞİD de, daha önce PKK ve El Kaide'nin yaptığı gibi hem kadro hem de hareket kabiliyeti açısından zayıflayınca eylem tarzını da değiştiriyor...

Daha çok çatışma ve intihar saldırısıyla adını duyuran örgüt, anlaşılıyor ki kalabalık yerlerde silahlı saldırılar, adam kaçırma, mekan baskınları ve suikastlara yönelerek hem tabanını güçlendirmeye hem de varlığını öne çıkarmaya çalışıyor...

Türkiye, PKK ve El Kaide ile mücadele deneyimine sahip olmasına rağmen IŞİD gibi acımasız bir örgütün yüzlerce operasyona rağmen kalaşnikoflu militanlarını Taksim'in ortasında pusuya yatırması polisin işinin oldukça zor olduğunu kanıtlıyor... Çünkü bitmeyen Suriye kaosu IŞİD'i Türkiye içinde büyütmeye devam ediyor...

 

Yazarın Diğer Yazıları