Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Tansu Çiller’de Veli Küçük korkusu!

Tansu Çiller, Tayyip Erdoğan olur vermezse Demokrat Parti’nin başına geçemez!
Niçin mi?
Önce bir fotoğraf sunalım:
Ergenekon soruşturması bağlamında Veli Küçük ile İbrahim Şahin gözaltına alındığında, Tansu Hanım apar topar ABD’ye uçmuş ve uzun bir süre oradan dönmemişti... Niye acaba?..
Veli Küçük ve İbrahim Şahin kim mi? Susurluk soruşturmasında adı geçen iki önemli devlet görevlisi!

Susurluk ve hapis !
Susurluk nedir?
Onlarca faili meçhul cinayet ya da devlet için kurşun atılması olayıdır!
Peki Tansu Çiller’in bu olayla bağı mı? Sadece,  “Devlet için kurşun yiyenler gibi devlet için kurşun atanlar da şereflidir”  diyerek faili meçhul cinayetleri kutsamak değil, aynı zamanda o dönemin siyasi sorumluluğunu taşımaktır.
Sorarım size, koca koca general ve kuvvet komutanlarından oluşan 160 kişilik TSK heyetini Balyoz yargılamaları kapsamında hakimin önüne dizme cesaretini gösterebilen Tayyip Erdoğan, kendisi için  olmak ya da olmamak anlamında olan 12 Haziran 2011 seçimlerinde  Tansu Çiller gibi birine geçit verip, AKP’nin tek başına iktidar olmasının  engellenmesine izin verir mi?
Vermeyip de ne mi yapar?
Veli Küçük ile İbrahim Şahin’e yaptığını!
Üstelik elinde Korkut Eken’in mahkum olması gibi emsal bir karar da var!
İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış, Susurluk diye bir şey var mı yok mu?
Faili meçhul cinayetler işlendi mi, işlenmedi mi?
Bütün bunların karşılığı evet ise bir savcı isterse Tansu Çiller’i içeri alabilir mi, alamaz mı?

Tayyip Bey’i karşısına alamaz
Sakın o kadarını da yapamazlar demeyin, bakın olmaz-olamaz denilen onlarca şey, şu geçtiğimiz iki yıl içinde olmadı mı?
Hem Tansu Hanım’ı doğru-yalan suçlamak için ellerinde onlarca (faili meçhul cinayet) ceset yok mu?
İsterlerse bir dönemin pisliğini işte böyle temizliyoruz diyerek bu işi siyasi ranta bile dönüştürebilirler mi dönüştüremezler mi?
İşte bunun içindir ki Tansu Çiller, Tayyip Erdoğan’ın rızasını almadan Demokrat Parti’nin başına geçmez, geçemez.
Çiller’in asıl rüyası, önceki günkü yazımızda belirttik Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sonrasında AKP’nin başına geçmektir ki o pek mümkün görünmüyor...
Tansu Hanım’ın Tayyip Erdoğan’a rağmen hareket etmeyeceğinin bir başka kanıtı da eşinin Kilyos’da villa inşaatları projesine başlaması ve Taksim bölgesinde ardı ardına oteller açmasıdır... Siyasette iddialı olan bir ailenin, içinde bulunduğumuz bir yıl içerisinde ticarette bu denli genişlemesi mantıklı mıdır? Buna ilaveten  Çiller’in 8 yıldır AKP hakkında tek bir olumsuz laf etmemesinin bir anlamı yok mudur?

Korku ve endişeleri
Sorarım size, zerre idealist yönü olmayan ve günlük yaşayan Tansu Çiller gibi bir portre, bütün lüksünü ve düzenini bozup, dahası hakkında açılması kesin olan Susurluk türü soruşturmaları göğüsleme riskine   girer mi hiç?
Bakın ben Tansu Çiller’i çok iyi tanıyorum, Başbakanlık günlerinde çok sayıda yurtdışı seyahatine kendi uçağında katıldım, saatler süren sohbetlerimiz oldu, emin olun benim pek çoğunuzdan çok çok iyi tanıdığım Çiller Hanımefendi, asla ve kat’a böyle bir meydan okumanın içinde olmaz!
Tansu Hanım’ın epey bir süredir DP tabanına takındığı “Yalvarın geleyim” tutumu ise AKP’ye kendini pahalıya satmak içindir.. Biliniz ki  Çiller’in gözü DP’de değil, AKP’dedir. Yaptığı naz ya da patinajlar ise aslında AKP’den mebus adayı olmak için gerekçe yaratıp zemin inşa etme olayıdır.

Erdoğan’ın hesabı...
Peki DP’ye gelme ihtimali hiç mi yok?
Kuşkusuz var, ancak bunun olmazsa olmazı Tayyip Erdoğan’ın olur vermesidir!.. Altını çizerek yazıyorum, Çiller şayet DP Genel Başkanlığına aday olursa, biliniz ki Başbakan’dan onay almıştır.
Gelelim Tayyip Erdoğan’ın böyle bir şeyi yapıp yapmayacağına?
MHP ile DP’yi vuruşturmak için yapabilir ve kazara AKP tek başına iktidar olamazsa DP ile koalisyonu hedefleyebilir lakin bu noktada Erdoğan’ın bir başka korkusu var!
O da Tansu Çiller’e güvenememesidir!
Tayyip Erdoğan, MHP baraja takılsın diye Çiller’e yol verirse ve  MHP ile beraber DP barajı aşarsa AKP’nin tek başına iktidarı engellenecek.. Dahası, Tansu Hanım’ın son anda AKP yerine CHP ve MHP ile koalisyon kurmamasının garantisi de yok.

 

++


TÜRKOĞLU...
Öz vatanında parya!
Gazi Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşının hemen sonrasında Anadolu yollarına düşüp milleti ile sarmaş dolaş olur.
Gittiği yerlerden biri de Mersin’dir.
Sahilde yürürken denize nazır muhteşem bir köşkü görünce sorar:
-Bu kimin?
-Agop Efendinin Paşam.
Yürüyüş devam eder, derken ihtişamlı bir konak daha:
-Peki ya bu kimin?
-Samuel Efendinin Paşam.
Sahil teftişi sürerken bir başka görkemli köşk ve aynı soru:
-Ya bu kimin?
-Yannis Efendinin Paşam.
Gazi Paşa hiddetlenir:
-Yahu Agoplar, Samueller, Yannis’ler bu köşklere, konaklara sahip olurken siz Ahmetler, Mehmetler neredeydiniz?
Heyet suspus olurken grubun arkasında topallayarak yürüyen Gazi Salih Çavuş cevap verir:
-Biz Yemen’de, Sina’da, Trablus’da, Sarıkamış’da, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kocatepe’de bu ülke için ölüyorduk paşam!
Bu cevap karşısında gözü dolup dudaklarını ısıran Mustafa Kemal  Paşa’nın ağzından şu sözcükler dökülür: “Çok haklısın biz Türkler bu ülke için hep öldük ve ölmeye hâlâ devam ediyoruz.”
Evet ne hazindir ki bu ülkede azınlık mensuplarının ölümleri pek değerlidir de Türklerin şehadeti hiç önemsenmez.
Hatırlayın, Hrant Dink öldürüldüğünde ne tür kıyametler koparılmıştı?
Bir anda sokaklara doluşanlar ve günlerce gazete ile  televizyonlardan feveran edenler!
Sadece azınlıklar değil, mesela şu Ahmet Kaya olayı!
Adam Türkiye’ye küfürler ederek kaçtı gitti, ecelinden öldü ama Başbakan bile hâlâ ona ağıt yakıyor!
Peki ya Mersin’de Kürtçe bilmediğinden istenen türkü talebini yerine getiremediği için katledilen Sarp Öztürk?.. Onun için neden kimse manşet atmaz, ağıt yakmaz, feveran etmez, yürüyüş yapmaz ve bir laf olsun  etmez?
Çünkü, Sarp kardeşim Türkoğlu Türktü değil mi...
Ey Türkoğlu öz yurdunda garipsin, öz vatanında paryasın!.

Yazarın Diğer Yazıları