Tarihte ilk büyük salgın hangi döneminde görüldü

Tarihte ilk büyük salgın hangi döneminde görüldü
Dünya tarihinde, yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan hastalıklar birçok kez meydana geldi. Slagın hastalıklar konusunda çalışmalar yapan araştırmacılar, tarihte ilk salgın hastalığın Hititler döneminde gerçekleştiğini tespit etti.

NTV'nin haberine göre, konuyla alakalı araştırma yapan Hitit Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, o dönemde kaydedilen birçok çivi yazılı belge sayesinde, pandeminin yayıldığı coğrafya, nasıl bulaştığı ya da çözüm yolları ile ilgili de ipuçlarını bir araya getirerek bir fotoğrafın ortaya konulabileceğini ifade etti.

Gavaz ayrıca, Hititçe belgeler sayesinde günümüzden yaklaşık 3 bin 500 yüz yıl önce o dönemin dünyasına bir süreliğine de olsa hükmeden Hititlerin, zor salgın günlerinde neler yaşadıklarını tahmin etme şansı elde ettiklerini belirtti.

museum-anatolian-civilizations-ankara-turkey-shutterstock-31631818-6c5394e094.jpeg

"HENKAN-HİNKAN"

Gavaz, , Hititçe metinlerde görülen “henkan-hinkan” kelimesinin “salgın” anlamına geldiğini belirtti.

Salgının genel anlamıyla, kısa süre içinde insanlara, hayvanlara ve bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan bir hastalık olduğunu söyledi.

Ayrıca tıp biliminde endemi, epidemi ve pandemi terimlerinin salgın ve bulaşıcı hastalıkları ifade etmek için kullanıldıklarını belirten Gavaz, “Endemi, küçük çapta salgınlara denilmektedir. Epidemi, daha büyük çaplı neredeyse bir ülkenin tümüne yayılım gösteren salgınlara denilmektedir. Son zamanlarda çok sık duyduğumuz pandemi ise bulaşıcı bir hastalığın ülke sınırlarını aşarak, ülkeler arası yayılım göstermiş halidir. İşte Hititler döneminde baş gösteren salgın bir pandemidir” dedi.

Gavaz, pandeminin Mısır, Mezopotamya (Mitanni, Babil), Kuzey Suriye (Buradaki yerel krallıklar) hatta Alaşiya (Kıbrıs) ve Anadolu’da yayıldığını belirtirken, özellikle Tel-El Amarna arşivinin yani Mısır kraliyet arşivlerinin yaklaşık olarak M.Ö. 1335’lerde bu salgına odaklandığını ve bazı belgelerde salgının başlangıç yeri ve ciddiyeti ile ilgili bilgiler içerdiğini vurguladı.

fgj.jpg

İLK BÜYÜK SALGIN

Amarna tabletinde, Simyra’daki herkesin Byblos’a girmesinin yasaklandığı ve eşek kervanlarının zararları ile ilgili bir belge olduğunu ve bu belge ile Byblos kentinin karantinaya alındığını belirten Gavaz, bir belgede de Babil’de bir aristokrat kadının vebadan öldüğünün kaydedildiğini ifade etti.

ORDUDAN TÜM DÜNYAYA YAYILDI

II. Murili döneminde kralın bizzat tanrılara yakarışının konu edildiği salgın dualarında, bir salgın hastalığın varlığından, bu sebeple yirmi yıldır Hitit ülkesinin can çekiştiğinden, bazı şehirlerde kontrol altına alınmasına rağmen, bazı şehirlerin bu sebeple birer mezarlığa döndüğünden ve bununla başa çıkamadıklarından bahsettiğini anlatan Gavaz, “Askeri seferler sırasında, askerlerin günler süren uzun yürüyüşleri ve düşmanla çarpışmaları, bedensel ve zihinsel yorgunluk, memleketlerine ya da ailelerine kavuşma konusunda belirsizlik, temizlikten yoksunluk, yeterli beslenememe gibi nedenlerin Hititli askerlerin herhangi bir salgın hastalığa yakalanmaları için yeterli sebepler.

Kuşkusuz hijyenden uzak bir ortamda bitler ve pireler aracılığıyla, kişilerin birbiri ile teması ve ortak eşya kullanımı gibi salgının tutsaklardan, Hitit ordusuna ve sonrasında da tüm bu coğrafyaya yayılmasının önünü açmıştır. Hititler başlarına gelen her doğal afet, felaket, savaşta yenilgi, uzun yıllar devam eden kuralık ve onun kaçınılmaz sonucu olan kıtlık ya da birden ortalığı kasıp kavuran bir salgın hastalığın arkasında tanrılara karşı işlenen bir günah ya da bir ihmal olduğunu düşünmüşlerdir.

Bu nedenle ancak tanrıları memnun ettikleri takdirde rahat ve huzur veya bolluk ve bereket lükslerine kavuşacaklarına inanmışlardır. Hatta Hititçe çivi yazılı metinlerde kaydedilen onlarca bayramı, sırf tanrıların onların başına sarabileceği bin bir çeşit beladan kendilerini kurtarmak için eksiksiz yerine getirmeyi vazife edinmişlerdir. Bu sebepten tedavi yöntemleri de daha çok majik yöntemlerdir” diye konuştu.

j.jpg

İLK BİYOLOJİK SAVAŞ ÖRNEĞİ

Metinlerde kaydedilen bazı ritüellerin sırf salgını ortadan kaldırmak üzere icra edildiğini ifade eden Sir Gavaz, ilginç bir majik yönteme dikkat çekerek, “Ülkedeki veya ordudaki bir salgın hastalığı ortadan kaldırmak için yapılan bir ritüelde, bulaşının (yani mikrop, virüs, hastalık vs.) majik yöntemlerle, yüklendiği koçların, düşman ülkeye salındığından bahsederek belki de “Tarihteki kaydedilen ilk biyolojik savaş örneği olabileceğine” değindi.

Gavaz, diğer taraftan salgından kurtulabilmek için izlenen en akılcı çözümün ise bazı şehirlerde uygulanan karantina yöntemi olduğunu sözlerine ekledi.