Termik santrallerle ilgili korkunç gerçek!

Termik santrallerle ilgili korkunç gerçek!
Çevreye zehir saçarak insan sağlığını tehdit etmeye devam eden termik santrallerin filtre takılması için kapatılmasının enerji üretimine darbe vurması bir yana hiçbir etkisinin olamadığı ortaya çıktı. Öte yandan Kahramanmaraş ve Manisa’da kanser vakalarının arttığı tespit edildi.

Serkan TALAN / YENİÇAĞ

Termik santrallerin havayı kirletmesine 2,5 yıl daha izin verilmesini ön gören yasa tasarısı Meclis’ten geçmesinin ardından tartışmalar devam ediyor.  AKP genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın “Burasının değil 36 ay 1 gün bile durması zarar” şeklindeki açıklamasına rağmen, elektirk üretiminde talebin çok üzerinde bir arzın gerçekleştiği ortaya çıktı. Elelktrik santrallerinde kurulu gücün sadece yüzde 59’luk kısmı kullanılırken, termik santrallerin saçtığı zehir insan hayatını tehdit etmeye devam ediyor.

TÜİK’İN VERİLERİ SAÇILAN ZEHİRİ ORTAYA KOYDU

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, termik santraller 2018 yılında 26,1 milyon ton atık oluşturdu. Bu atıkların 14 bin tonunu tehlikeli atıklar oluştururken, santraller tarafından 7,9 milyar metreküp su çekildi.

Termik Santral Su, Atıksu ve Atık İstatistikleri Anketi sonuçlarına göre 2018 yılında termik santraller tarafından %98,2'si denizden, %1,8'i ise baraj, akarsu, kuyu ve diğer kaynaklardan olmak üzere toplam 7,9 milyar m3 su çekildi. Çekilen suyun %93,4'ü soğutma suyu olarak kullanıldı.

“ÖLÜMLERİN YÜZDE 13’Ü ÖNLENEBİLİRDİ”

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun analizlerinden yola çıkarak bir açıklama yapan WWF ise,  “2017 yılında Türkiye’deki hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilmiş olsaydı ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık %13’u önlenebilirdi” ifadelerini kullandı.

Termik santrallere filtre takılması için santrallerin tamamının aynı anda kapanmasının gerek olmadığının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kömürle çalışan termik santrallere 2,5 yıl daha havayı kirletme izni veren yasal düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Üçü hariç özel şirketler tarafından çalıştırılan ve toplam sayısı 15 olan termik santrallerde, 2013 yılından bu yana gerekli düzenlemeler yapılmadığı için, insan ve çevre sağlığı son derece olumsuz etkilenmektedir. Başta Kahramanmaraş ve Manisa olmak üzere bu tesislerin faaliyet gösterdikleri illerde kanser nedeni ile yaşamlarını yitirenlerin sayısı artmaktadır.
Kömürle çalışan termik santrallerin bacalarına filtre takılması ve çevreyle ilgili diğer düzenlemelerin yapılması zorunluluğu 2013’ten bu yana 4 kez ertelenmiştir ve son yapılan yasal düzenleme bu süreci iki buçuk yıl daha uzatmıştır.
Filtresiz olarak çalışan bu tesisler hem teknolojik kısıtlamalar hem de karlılık oranlarının zayıf olması nedeniyle her gün işletilmemekte, bazıları ise yılda sadece 65-70 gün civarında çalışmaktadır. Filtre takmak için durdurulmalarının Türkiye’de bir elektrik sıkıntısı yaratması mümkün değildir; kaldı ki bu tesislerin hepsinin aynı anda durdurulması gerekmemektedir.”

HAVA KİRLİLİĞİ NEDENİ İLE ÜLKE OLARAK AĞIR BİR BEDEL ÖDÜYORUZ!

“2009’dan beri kurulu güç ve üretim arasındaki makas giderek açılmaktadır. TEİAŞ’ın verilerine göre, 2017 yılında en yüksek talep olan dönemde bile 80.343,3 MW değerindeki kurulu gücün yalnızca 47.660 MW’ı yani % 59,3’ü kullanılmıştır.

İhtiyaçtan fazla santral kurulduğu için talepten çok daha yüksek bir arz bulunuyor. Dolayısıyla zaten sürekli çalışmayan santrallerin gerekli düzenlemelerin yapılması için geçici süreliğine sırayla durdurulması sorun teşkil etmemektedir.

Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hava kirliliği ölçümleri ve ölüm istatistikleri kullanılarak yapılan analize göre, Türkiye’de 2017 yılında hava kirliliği trafik kazalarından 7 kat fazla can almıştır.

2018 yılında hava kalitesi, ulusal sınır değerlerine göre değerlendirildiğinde; 81 ilin yarısından fazlası (%56) kirli hava solumuştur.

2018 yılında hava kalitesi en kötü il, Afşin-Elbistan ilçesinde iki kömürlü termik santrali ve yeni santral planları ile gündeme gelen Kahramanmaraş olmuştur.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hazırladığı ‘Kara Rapor’a göre 2017 yılında Türkiye’deki hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilmiş olsaydı ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık %13’u önlenebilirdi.

Aynı rapora göre; kirli havanın düşük yapmak, çocuklarda doğum ağırlığı, otizm, diyabet (Tip 1), ani bebek ölümü sendromu, astım, KOAH, bronşiolit ve bronşit gibi solunum hastalıkları, zatürree ve zekâ geriliği gibi sağlık sorunları ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır.

Söz konusu tesislerde çevre ve hava kirliliğini engellemeye yönelik yatırımların ertelenmeden, derhal yapılması çevre ve halk sağlığı açısından mutlak bir zorunluluktur.”