Terör ve 'daha fazla demokrasi' yanlışı

Aydınlar Ocağı olarak her Ramazan ayında Allah’ın rahmetine kavuşmuş değerli üyelerimizi, hocalarımızı, arkadaş ve ağabeylerimizi saygı ve rahmetle anıyor ve mevlit okutturuyoruz. Türk kültürüne büyük eserler vermiş, unutulmayacak izler bırakmış böyle değerli insanları anmak, hatırlamak ve hatırlatmak hem insani, hem de milli ve dini bir görevdir.
Aydınlar Ocağı bir sivil toplum kuruluşu olarak milli endişe ve sorumluluğunu hissederek yeni anayasa teklifleri ile ilgili görüşlerini bir kitapçıkta toplamıştı. Bu kitapçık epey dağıtıldı. Ayrıca Ocağın internet sayfasında da yer almaktadır. Bu çalışmamızı TBMM Uzlaşma Komisyonunda da takdim etmiş ve tartışmıştık. Ortadoğu’da olup bitenleri gördükçe; Türkiye’ye neden bir anayasa hazırlattırılmak istendiği daha rahat anlaşılmaktadır. Devamlı belirttiğimiz gibi, ülke ihtiyaçlarından doğan değişikliklere gidilmiyor. Tam tersine bazıları nasıl bir Türkiye görmek istiyorlarsa; ona göre Türkiye şekillendirilmek isteniyor. Kısaca Türkiye tanınmaz hale getirilmeye çalışılıyor. Milli ve üniter devlet budanmak isteniyor. Milli kimliğimiz olan Türklük anayasadan çıkarılıyor. Milli egemenlik birileri ile paylaştırılarak, Türkiye adeta bir çorbaya dönüştürülüyor. Bu bakımdan, yeni anayasanın arka planını çözmek; ülkenin önüne kurulan tuzakları fark etmektir.
Hazırladığımız çalışmada şu paragraf sürekli geçerli olacaktır:
“Suriye, Irak, Türkiye, İran’dan belirli parçalar alınarak ABD kontrolünde ve onun karakolu olabilecek federe bir Kürt devleti kurulmaya çalışılmaktadır. Bugüne kadar seslendirilen ister BOP, ister diğer uluslar arası projeler olsun, amaç Ortadoğu’da sınırların ve ülkelerin küresel gücün çıkarlarına göre şekillendirilmesidir.”
Buna rağmen, Türkiye’nin Ortadoğu’da uyguladığı herkesi bize düşman yapan ve çatıştırıcı politikalar, ülke çıkarları ile terstir. Ne gariptir ki, Ortadoğu’da tek dostumuz terörün hamisi Barzani kalmıştır. Suriye ve diğer alanlarda uygulanan politika yarın bize de uygulanacak oyunları örtemez. Bu politika düşmanları sevindirmiştir. Adeta kendi ayağımıza kurşun sıkar duruma sokulduk. ABD’nin taşeronluğuna soyunmak, ne Bölgeye istikrar, ne de Türkiye’ye itibar kazandırmıştır. Türkiye güvenilemez bir ülke konumuna sokulmuştur.
Terörle süren mücadele Oslo ve benzeri müzakere süreçleri ile yıpratılmış, sözde müttefikimizin önemli kurumlar üzerinde uyguladığı operasyonlar terörle mücadeleye darbe vurmuştur. Türkiye’nin terörle mücadelesinin ana hedefi Irak’ın kuzeyindeki siyasi oluşumdu. Bu oluşum bugün Suriye’nin kuzeyindeki koridoru da kullanarak güç kazanmış, Türkiye’deki terör olaylarını yaygınlaştırmış, Arap baharına benzer bir Kürt baharı şekline dönüştürülmeye çalışılmıştır. Açılım üzerine açılım yapanlar terörle mücadeleyi sekteye uğratmışlardır. Bu açılımların demokratik hak ve hürriyetlerin kullanılmasına yaramadığı, ülkenin milli birlik ve bütünlüğünü hedef aldığı göz ardı edilmiştir. Ülkeyi yönetenler terörle mücadele etmek için daha fazla demokrasi verirsek işin düzeleceğini zannetmişlerdir. Bu büyük yanılgıdır. Örgütün ne demokrasi talebi vardır ne de Ramazan ayıyla ilgilidir.
Geçmişte bir dönem çekiç gücün Irak’ın kuzeyine yerleştirilmesi ile Türkiye’nin terörle mücadelesi engellenmeye çalışıldı. Dost ve müttefik kabul ettiğimiz ülkeler ya terör örgütünü doğrudan, ya da dolaylı desteklediler. Mühimmat, araç ve gereci paramızla bile bize satmadılar. İnsansız uçuş yapan uçakların verilmemesi ve oyalanmamız son örneklerdendir. Bir ara üçlü bir koordinasyon heyeti kuruldu. Tükiye, Amerika ve Barzani tarafı buna dahil edildi. Türkiye oyalandı. Buna dayanamayan bir emekli paşamız görevden ayrıldı. ABD ile istihbarat paylaşımı da aslında içler acısıdır. Ortadoğu’da çıkarları sizinle yer yer çatışan bir ülke size istihbarat vermez; ama sizi yanıltır. Suriye’nin düşürdüğünü iddia ettiği ancak teknolojik bir sistem kilitlenmesi ile Akdeniz’e düşen keşif uçağımızın sistemlerini acaba kimler kitlemiştir? Türkiye’yi Suriye’nin üzerine saldırtmak ve tahrik etmek için bu olaydan faydalanılmıştır.
Türkiye, Türkiye olacaksa Ankara’dan yönetilmeli, onun bunun güdümüne
sokulmamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları