Terörle mücadele ve müzakere

70. Sanat Yılı’nda değerli müzisyen, Türk’ün bayraklaşan sanatçısı ve yılların eskitemediği İlham Bozkurt Gencer’i tebrik ediyoruz. Milli şuur ve heyecan dolu kişiliği genç sanatçılara örnek olmalıdır.
Türkiye 2000’li yılların başından itibaren uygulanan yanlış politika ve Atlantik ötesinden dayatılan açılımlarla terörü bugünkü noktaya taşımıştır. Milli Devlet, üniter yapı ve Devletin varlığı tartışmaya açılmış ve bu demokratikleşme diye takdim edilmiştir. Terörle mücadele müzakereye dönüşmüş, gizli görüşmelerle tavizler verilmiştir. Ülkeyi yönetenler “terörle bir yere varılmaz”  sözünü sıkça kullanmalarına rağmen, terör, etnik ırkçılığı bugünkü noktaya taşımıştır. Teröre tavizle terör sorununun çözülemeyeceği görülmüştür. Buna rağmen, garip açılımlar sürdürülmekte, şehitlerimizin ruhu sızlamaktadır. Terörle mücadele ve çözüm diye ortaya çıkan partiler önce Edirnekapı Şehitliği’ne ve diğer şehitliklere uğrasınlar. Şehitlikler onları tekzip etmektedir.
Bir ara İngiltere’de bir Türk derneğinden davet almıştım. Konuşma yaptığım büyük kahvede benden bir ay önce Kürtçülüğü kullanan bir hanım milletvekili konuşmuştu. Konuşmasına Kürtçe başlayan bu milletvekili, on dakika sonra Türkçeye dönüvermişti. Bunun sebebi, kendisine yapılan itirazlar ve konuştuğu Kürtçenin büyük çoğunluk tarafından anlaşılmamasıydı. Bir dönem rahmetli Özal’ın bir tespiti vardı. Bunu yakın çevresine belirtmişti. Paris Kürdoloji Enstitüsü’nün bir toplantısında, toplantının hangi dilde takip edildiği merak konusu olur. Kulaklıkların incelenmesinde Türkçenin büyük bir çoğunlukta olduğu görülür. Bizim şehirden şehre değişen, Kürtçe adı verilen dille konuşan vatandaşlarımızla bir sorunumuz olmaz. Sorun, dıştan kumandalı Kürtçülüğü ve Kürtçeyi kullananlarladır. Bunlara 1780’lerden beri bu iş yaptırılıyor. İslam’a karşı olan terör örgütü kendi arasında acaba Kürtçe mi konuşuyor? Kürtçeyi seçimlik ders yapmak siyasi fırsatçılık ve oy bezirganlığıdır. İnsanlarımızı topluma kapalı hale getirecek, vatandaşlık bilincini zayıflatacak, insanları ötekileştirerek sosyalleşmeyi önleyecek böyle bir karar, hele öğretim dışında mahalli dille eğitim yapmak; Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına saldırıdır. Bunun bölgeye götürülen hizmet araç ve gereçlerinin örgüt tarafından yakılmasından ne farkı var? ABD’de İngilizce dışında mesela İspanyolca, Korece, Çince, Japonca eğitim yapılabiliyor mu?
Vatandaşın Türkçe ile ilgili bir sorununun olup olmadığı, TRT tarafından farklı yıllarda araştırılmıştır. Bilhassa genç nüfusun böyle bir sorununun olmadığı görülmüştür. TV yayınları, diziler Türkçeyi çok yaygınlaştırmıştır. Zaten sorun buradadır. Nedense TRT’nin bu araştırmaları hasır altı edilir.
Terörle mücadele iki boyutludur: Güvenlik ve özgürlükler. Biri diğerinin aleyhine kullanılamaz; çünkü birbirini tamamlarlar. Bugün ise; özgürlükler adı altında eşit vatandaşlık çiğnenerek pozitif ayrımcılık yapılıyor. Bu yeni anayasaya taşınmak isteniyor. Şiddet ve terör kullanılarak haklar elde edilmeye çalışılıyor. Silah bırakmayan terör örgütü bugüne kadar hangi ciddi devlette muhatap alınabilmiştir? PKK’ya terör örgütü demeyen onu destekleyen malûm siyasi parti terörle mücadelede nasıl muhatap alınabilir?
TV yayınlarını izliyorum. Terörle mücadele adı altında, örgütün isteklerini yerine getirmek için bir araya gelen iktidarı ve ana muhalefeti destekleyenler MHP’ye ateş püskürüyor. Bunların dertleri Türkiye’yi tanınmaz hale getirmektir. Bunlara taşeron denince kızıyorlar. Demek ki MHP çok doğru bir yolda demokrasi mücadelesi veriyor. Önümüzdeki hafta  “ne yapılmalı”  sorusunun cevabını arayacağız.
NOT: Aydınlar Ocağı Genel Merkezi’nin 23 Haziran Cumartesi günü saat 13.30’da Süleymaniye Darüzziyafe’de Kongresi vardır. Üyelerimize duyurulur.

Yazarın Diğer Yazıları