Trabzonspor'a komşu uyarısı…

45 yıllık bir ayrılıktan sonra Trabzon''a gelip, son gelişinde oynadığı Avni Aker yerine Akyazı Medical Park''ta Trabzonspor''un karşısına çıkan Giresunspor, zirve zevkini süren komşusunu rehavete kapılmaması için net bir şekilde uyardı.

Adeta; "Aradaki puan farkına güvenme. 3 puanlık sistemde her şey 3-5 haftada değişir. Komşu, aklını başına topla" dedi.

Zaten gerçek komşuluk da budur. Giresunspor da bunu yaptı.

Aslında Giresunspor bu uyarıyı maç golsüz berabere giderken her daim yaptı da Trabzonspor anlamadı. Anlamayınca da, uyarının dozunu yükseltip, topu Uğurcan''ın koruduğu kalenin ağları ile buluşturmak zorunda kaldı.

Hah işte o dakikadan (68) sonra Trabzonsporluların aklı başına geldi ve topun futbol oynamak için bir araç olduğunun tekrar farkına vardılar.

Gol de geldi.

Sadece gol gelmedi. Şans da yine kapıyı çaldı.

Bugüne kadar yanından hiç eksik olmayan şans da uzatmalarda yine hem de 2 kez Bakasetas ile ayağına kadar geldi.

Ama "Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar" oldu ve şans bu kez Trabzonspor''a gülmedi.

*

Bir saat top, yarım saat futbol…

Giresunspor karşısında Trabzonspor''un oynadığı ne idi?

Bir saatlik kısmı top oyunu, yarım saati ise futbol!

Bir saatlik bölümdeki; "Topla oynama oranı" denilen hâkimiyet zaten rakamlarla bunun ifadesi.

Yani birinci ve ikinci bölgede paslaşarak topla oynama oranını yükselten bir Trabzonspor vardı bir saatlik bölümde.

Ancak Trabzonsporluların unuttuğu bir gerçek vardı ortada. O da Süper Lig''de kazanan takımların topla oynama oranı rakiplerinden genelde daha az olanlar idi.

Demek istiyorum ki maçlar, birinci ve ikinci bölgede birbirine topu "al gülüm, ver gülüm" yapma ile değil, üçüncü bölge riske de girerek rakip kaleye varmakla, topu ağlarla buluşturmakla kazanılıyor.

*

Hüseyin''e hırlayanlar…

Malum Trabzon tribünleri hastalığı Giresun maçında yine az da olsa kendini gösterdi. Kendinin yer aldığı birinci bölgede topun çok fazla yer almasından rahatsızlık duyan (ki duyması çok doğru idi. Çünkü gol için rakip kaleye yakın olmak şart) Hüseyin, zaman zaman uzun pas atma denemeleri yapıp da başarısız olunca, hırlamak için tribünde yer alanların bir kısmı hemen en mahir oldukları icraatlarını yine yaptılar.

Yani aynı zıkkımı yemekten bir türlü vazgeçmediler, geçmeyecekler de.

Anlaşılan o ki, bunlar için bu icraat müzmin bir hastalık.

Ne diyelim? Allah kurtarsın!

Yazarın Diğer Yazıları