Türk’e karşı ırkçılık

Geçenlerde ABD’li tarihçi Tarpley’in, “Türkler kaybedecek” şeklindeki yorumları tekrar gündeme geliyor. Adı geçen tarihçi “Obama Erdoğan’ı Aldatıyor, Türkler Kaybedecek... Mübarek’in düşürülmesinden sonra Türk hükümeti yeni Osmanlı İmparatorluğu fikri ile kandırıldı. Bu aldatmaca ile sıfır sorundan başta Kürt sorunu ile onlarca sorunlar dizisine geçiverirsiniz. PKK, CIA’nın desteklediği bir örgüttür. CIA, PKK’yı İran’a karşı kullanmaktadır. Mavi Marmara’daki davranışından dolayı İsrail, Türkiye’yi cezalandırmak için PKK’yı desteklemektedir. NATO’nun Yunanistan aracılığıyla PKK’yı desteklediği haberleri var... Türkler öncelikle Amerika ve İngiltere ile ittifakın öldüren bir kucaklama olduğunu anlamalı... Türkleri Suriye’ye karşı kullanacaklar... Erdoğan ve Davutoğlu... Kendi çukurlarını kazıyorlar... Şu anda Türkler güney bölgelerinin tamamını CIA’ya devrettiler... İskenderun otellerinde CIA cirit atıyor. Oteller El-Kaide teröristleri ile dolu...”  şeklinde ifadeler kullanmıştı.
ABD’li tarihçinin bu tespitleri, bilinmeyeni keşfetmek değildir. Ancak Orta Doğu’da aktif siyaset yapacağız diye Türkiye onun bunun tuzağına düşmüştür. İtibar kaybetmiştir. ABD politikalarının taşeronu olmuştur. Şimdi de Suriye’nin kuzeyindeki Kürt oluşumuna müsaade edemeyiz diyorlar. Dün de Irak için bu gibi sözler söylenmiş ve Irak’ın toprak bütünlüğü savunulmuştu. Ancak Türkiye, Barzani ile ortak şirketler kurdu, petrolde işbirliği yaptı. Bağdat yönetimi ile bozuştuk. Bu gelişme ABD’yi bile rahatsız etti ve Ankara ikaz edildi. Irak’taki ve Kıbrıs’taki Türkmen ve Türklere “Türk gözlüğü ile bakmıyoruz” diye beyanat verenler Kerkük’teki Türk varlığını adeta peşmergeye havale ettiler. Kıbrıs’ı ve KKTC’yi tesadüflerle kurtardık. Allah’tan Rum kesimi Annan Planı’nı reddetti.
Orta Doğu’da özellikle Türkiye, İran ve Afganistan üçgeni üzerinde ABD’nin hassasiyeti ve etki alanını genişletmek istemesi, Çin’in Asya’daki siyasi etkinliğine karşıdır. ABD yeni mevziler kazanmak ve mevcutları güçlendirmek istiyor.
Etrafımız tuzaklarla çevrilir ve barut fıçısına dönerken, ülkeyi yönetenler Türk’le ve Türk kimliği ile uğraşıyor. Türklüğü dışlıyorlar. Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldıklarını zannediyorlar. Bunu söylerken gerekçe olarak da kucaklayıcı milliyetçiliğe karşı olmadıklarını etnik kökene, ırka, kabileye, sık sık telaffuz ettikleri kafatasçılığa karşı olduklarını söylüyorlar. Bizi koruyacak diye yabancı askerleri TBMM kararı olmadan ülkeye sokanlar, Merkel’e Kahramanmaraş’ta teftiş yaptıranlar milliyetçi hiç olamaz. Bazıları en basit bilgiden bile yoksun olduklarını fark edemiyorlar. Aslında milliyetçilik milleti kucaklamaktır. Etnik taassubu ve bölgeciliği aşmaktır. Boy, kabile, aşiret, mezhep ve etnik kalıpları aşarak milli seviyede bir mutabakata varmaktır. Bu olgunluğa ulaşan toplumlar milliyetçilik yapar. Bunları yapamadıkları için Orta Doğu toplumları milliyetçi bir tavır alamazlar. Çünkü henüz milletleşmemişlerdir. Herkes kucağındaki taşı ortaya döküyor. Türk’e karşı kin, nefret ve ırkçılıkla kinlendirilenler kabak gibi ortaya çıkıyor. Milliyetçilik kültürel değerlere bağlı (endeksli) bir kavramdır. Irkçılık ise, sosyal olayların sebep sonuç ilişkilerini biyolojik ve genetik gerekçelerle açıklamaya çalışır. Dün aşırı sol ideolojinin esiri olup ülkesiyle kavgalı olanların yerini, bugün sağ ve sol ittifakı ile Türk düşmanlığı almıştır. Bizim bu tip sağcılarla işimiz olamaz. Türk düşmanlığı ile aslında Türk Dünyasını Türkiye üzerinden çökertmeye çalışmaktadırlar. Türk Dünyasının Türkiye’deki siyasi iradenin yanlışlarına özenmemesi ve aldanmaması gerekir. Türk Dünyasında bizimkilerden çok çok daha güçlü ve milli şuur sahibi liderler vardır. Bizimkiler hiçbir şeyi değiştiremez. Hele hele Bozkurt yerine Kangal köpeğini Türk’e uygun gören, Kızılay’da dolaşanlara kemik şekillerine göre kimlik tayin eden ekran soytarıları önce isimlerindeki Türk’ü değiştirsinler.

Yazarın Diğer Yazıları