Türkistanım Turanım

Yesevi Kültür Merkezi’nde Türk Dünyası soyağacının iki yanında Atatürk ve Nazarbayev...

Türkistan şehrinde Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesinin önünde sürpriz bir karşılama töreniyle karşılaştık. Türkistan Valisi, Müftüsü ve diğer görevliler geleneksel Kazak kıyafetleri giymiş kardeşlerimizle konukseverliklerini gösterdiler. Tabii bu durum heyetimizi oldukça etkiledi. Vatandaşların konudan fazla bilgisi olmasa da yerel TV kanalları Kırşehir ve Ahi Evran ile ilgili bilgi almayı ihmal etmediler. Kalabalıkla birlikte türbeye doğru ilerlerken binlerce gül dikildiğini gördük. Türbenin ana kısmında onarım olduğu için Pir-i Sultan’ın kabri başında duamızı yaptıktan sonra Ahmet Yesevi’nin yerin altında 63 yıl yaşadığı çilehane kısmına geçtik. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi hikmetlerinden çıkarılan sonuca göre Ahmet Yesevi, 63 yaşında Peygamber Efendimizden daha uzun yaşamamak için bir insanın oturmasının dahi zor olduğu küçük bir bölmede ömür sürmüş. Sadece öğrencilerini eğitmek, görevler vermek ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere hemen yukarıda bulunan ana bölmeyi kullandığından söz edilir. Halvet meclisi denilen yerde duvarda bir harita bulunmaktadır. Harita Pir-i Sultan’ın Alperenlerini hangi bölgelere gönderdiğini göstermektedir. Türkiye, 71-107 sıralar arasındadır. O oklardan birisi de Kırşehir’e uzanmaktadır. Burada diğer konuklarla haritayı incelerken Ahmet Yesevi’nin Türklüğü ve Türkçeyi dirilten insan olduğundan bahsettik. Pek çoğunun bu bilgiyi hayretle dinlediğini fark ettik. Ve daha önce de gördük ki insanlarımızın bir kısmı onun bu yönünden haberdar değil. Ahmet Yesevi’yi sadece bir tarikat şeyhi olarak görmek ve onun Türklük ile İslam inancını nasıl yoğurduğunu fark etmemek temel bir yanılgı olarak kabul edilebilir. Yesevi ve Alperenleri Allah sevgisini, insana hizmeti, emeğin kutsallığını, kadına saygıyı ve bilimin önderliğine olan inancı anlattılar ve hızla Türkçe bayrağını yükselttiler. Belirtmek gerekir ki bizi biz yapan değerleri ve yaşadığımız toplumsal sorunların yegane çözümünü Ahmet Yesevi yolunda bulmak mümkündür.


Atatürk ve Nazarbayev


Türkistan şehrine girerken hemen sağda Türkiye ve Kazakistan’ın ortaklaşa kurdukları Ahmet Yesevi Üniversitesi ve hızla yükselen kampüs alanı dikkat çeken başka bir güzellikti. Biz de Rektör Vekili Prof. Dr. Salih Aynural’ı makamında ziyaret ederek faaliyetleri hakkında bilgi aldık. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ile yapılması muhtemel işbirliğini konuştuk. Fiziksel olarak büyümeye devam eden kampüste dev bir kütüphane, yeşil kubbeli binalar, 750 kişilik konser salonu ve etkileyici müzesiyle medeniyet merkezi görülmeye değerdi. Geçmişten günümüze Türk tarihinin resim ve figürlerle anlatıldığı müzede Türk Dünyası ağacının iki tarafında duran Atatürk ve Nazarbayev resimleri gözden kaçırılmaması gereken bir mesaj niteliğindeydi. 29 Türk Devlet ve akraba topluluktan öğrencilerin yer aldığı üniversitede Kazakistan’dan 887, Türkiye’den ise 28 öğretim elemanı görev yapıyor. Biz oradayken üniversiteye El-Farabi Kazak Milli Devlet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Valihan Abdibekov’un Rektör olarak tayin edildiğini öğrendik. Üniversitede sistemden kaynaklanan sorunlar sebebiyle çeşitli sıkıntılar olduğu ileri sürülüyor. Umarım yeni dönemde bu sorunlar azaltılabilir.
Her ne kadar Türkistan’dan ve Pir-i Sultan’ın manevi atmosferinden ayrılmak istemesek de Çimkent Havalimanı’na ve oradan Astana’ya hareket ettik. Haftaya gezimizin son durağı ve Türk-İslam Dünyasının kuzey başkentlerinden Astana’da olacağız...

Yazarın Diğer Yazıları