Türkiye, Avrasya Gümrük Birliği’ne katılacak mı?
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir haber fazla tartışılmadan gündemimizden düşüverdi. Rusya Devlet Başkanı Putin ve Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko’nun katıldığı Avrasya Gümrük Birliği zirvesinde konuşan Nazarbayev, “Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan beni aradı. Türkiye’nin birliğe alınmasının mümkün olup olmadığını sordu. Bize ‘Sovyetler Birliği’ni mi kuruyorsunuz’ deniliyor. Türkiye’yi birliğe alırsak bu soru ortadan kalkar” dedi. Bu açıklamanın bir benzerine Erdoğan-Putin görüşmesinde Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) konusunda şahit olmuştuk. Türkiye halen siyasi vurgusu daha ağır basan ŞİÖ’ye “diyalog partneri” statüsüyle katılabiliyor. Ancak Gümrük Birliği daha farklı bir içeriğe sahip. 2010 yılında Rusya-Kazakistan-Belarus arasında yürürlüğe giren Gümrük Birliği, yaklaşık 170 milyonluk dinamik bir pazarı ihtiva ediyor. Anlaşmayla birlikte üye ülkeler kendi aralarında ticareti tamamen serbestleştirmiş, mal ve insan gücü transferindeki engelleri kaldırmış ve birlik dışındaki ülkelere karşı ortak gümrük tarifeleri uygulamaya başlamıştır. Bu süreçte her üç ülkenin de dış ticaret hacimlerinde belirgin bir yükselme göze çarpmaktadır.
Nazarbayev’in açıklaması aslında kendi istek ve arzusunu da ortaya koymaktadır. Öteden beri Türkiye’nin Orta Asya ile daha fazla bütünleşmesini isteyen Nazarbayev, Türkiye ve Rusya’ya bu konuda bir psikolojik zemin oluşturmaya çalışmaktadır.
Peki Türkiye, Avrasya Gümrük Birliği’ne girebilir mi?
2012 yılında Barak ve Doğanay tarafından Kazakistan’da yapılan bir araştırmada Gümrük Birliği’nin Türkiye ekonomisine olası etkileri konusunda sınırlı bilgiler elde etmek mümkündür. Araştırma Kazakistan’da faaliyet gösteren 108 Türk işletmesinin yöneticileri üzerinde gerçekleştirilmiş. Araştırmaya göre Gümrük Birliği Kazakistan’da üretim yapan Türk firmalarını olumlu yönde etkilerken Türk mallarını direkt ya da dolaylı olarak Kazakistan’da satışa sunan firmaları olumsuz yönde etkilemektedir. Buna göre Gümrük Birliği içerisinde yerleşik biçimde üretim yapan firmaların yatırım yapma olasılığı artarken, ticaretle uğraşan işletmelerin yatırımlarının azalması ihtimalinden söz edilebilir. Zaten birliğin oluşum gayelerinden birisi de üye ülkelerdeki doğrudan üretime yönelik yatırımların artırılmasını sağlamaktır. Bir başka deyişle eğer bölgedeki istikrara güveniyorsak oraya bir fabrika kurarak ürettiğimiz ürünü o pazar içerisinde satmak büyük avantajlar sunmaktadır. Birlik üyesi ülkeler bu yöndeki yatırımların artması için geniş muafiyetler tanımaktadır. O halde Türkiye’nin AB gibi diğer üyesi olduğu organizasyonlara karşı yükümlülükleri dikkate alınmadığında Avrasya Gümrük Birliği’ne katılması Türk yatırımcıların bölgedeki gücüne ve yayılımına önemli katkılar sağlayacak, ülkenin ihracatını artıracaktır.
Ancak ortada iki önemli sorun bulunmaktadır. Birincisi, Ermenistan da birliğe katılmak istiyor. Türkiye bu konuda partnerlerini ikna etme açısından sıkıntı yaşayabilir. Diğer sorun ise ekonomik temellidir. Zira birlik içerisinde uygulanan tarifeler başta olmak üzere nüfus ve teknoloji açısından Rusya’nın doğal ve belirgin bir üstünlüğü söz konusudur. Türkiye eğer birliğe katılırsa AB giriş sürecinden ve AB ile imzalanan gümrük birliğinden vazgeçebilecek midir? Şu an içinde bulunduğu koşullar açısından Türkiye’nin böyle bir radikal hamleyi yapması hayli zor gözükmektedir. Fakat her şeye rağmen Türkiye’nin elini kuvvetlendirmek bakımından bu konudaki tartışmaların bilimlik çalışmalarla da derinleştirilmesinde büyük fayda bulunmaktadır.