Üç Büyükler, Trabzon ve Bursaspor derken.

Yeni bir şampiyonumuz var; Başakşehir.

Şampiyon Başakşehir fakat her iki şampiyonluk adayına da 4'er gol atarak Süper Lig'de kalmayı garantileyen Konyaspor'un müthiş çıkışı da bu sezonun unutulmaz sürprizlerinin başına yazıldı. Kolay değil Konyaspor'un yaptığı... Bu başarısının karşılığını da aldı. Demek ki azmin elinden kurtuluş yok. Şampiyonun belli olduğu hafta Ankaragücü de Süper Lig'e veda etti. Gözler artık düşecek 2 takımın belirleneceği son hafta maçlarında. "Hak eden kalsın" deyip dönelim Başakşehir'in şampiyonluğuna.

Kimilerine göre Başakşehir şampiyonluk apoletini çoktan haketti. Bir yandan UEFA'da da yoluna devam ediyor. Kopenhag'ı eler mi bilmiyorum ama kesin bir şey varsa o da seneye Şampiyonlar Ligi'nde Türkiye'yi temsil edecek olması.

Parlayan yıldız

Türkiye bu sonuçla sadece yeni bir şampiyon kazanmadı, Okan Buruk gibi Türk futbolunun geleceğine de damgasını vurabilecek bir teknik adamında önünü açtı. Şampiyonluğun mimarlarından Teknik Direktör Okan Buruk, çalıştırıcılığa soyunduktan bu yana zaten başarı grafiğini hep yükselterek yoluna devam etti. Kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Bu yıl olmadı

Sezon başında kesinlikle Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu tercih edenlerdendim. Ama olmadı... Zaten olsaydı Türkiye'nin her bir yanı sarı-lacivert renklerle donatılmış, her yerde Fenerbahçe marşları ve şarkıları söyleniyor olurdu. Kimileri şaşırabilir ama ben Fenerbahçe'nin ne büyük işler başarabileceğini tahmin edebiliyorum. Çünkü büyük başarılara imza atabilecek büyük bir camia ve parlak bir geçmişe sahipler.

Semtim heyecanlı

Bu arada bir not düşerek semtimin takımı Karagümrükspor'la ilgili bir şeyler söyleyeyim. İteleyerek kakalayarak da olsa benim Karagümrük play-off'a kaldı. Demek ki hala Süper Lig'e çıkma şansına sahip. Mücadelesini ilgi ve heyecanla takip ediyorum. Semtimizin o mütevazı stadından bir de bizim şampiyonumuzun çıkmasını umut ediyorum.

İsabetli transfer

TRT Spor'un yeni transferi Özgür Buzbaş spor servisine yakıştı. Herşeyden önce gerçekten dolu biri. Bütün boşlukları rahatlıkla dolduruyor. Ayrıca bilgi birikimini de çok takdir ettim.

Yarışmalar ekranın

vazgeçilmezi oldu

Acun Ilıcalı Master Chef için müthiş bir zamanlama yaptı. İki ekibini harmanladı. Somer, Mehmet ve Lazoni şeflerle Survivorcuları gerçekten çok iyi karıştırdı.

Bu yarışmada ilginç tiplere de rastlıyorum. Mesela ünlü bir diş hekimi uzaktan görünüyor. Sanki biz onu farketmiyoruz. Üvey oğlu yarışmacı. Müthiş bir Çin yemeği yaptı. Çok yetenekli  bir çocuk. Anında finallere kaldı.

Dün sabah baktım Kuaförüm Sensin tekrar başladı ve Bülent Ersoy da burnunun ucunu gösterdi.

TRT2'de ekrana getirilen Antalya Uluslararası Piyano Festivali ve pazar konseri dikkatimi çekti. Müthiş bir orkestra. Hikmet Yıldırım Largettho eserlerle, bestelerle ortalığı yıkıp geçti.

Sizden gelenler

M. Akduman'ın rahatsız olduğu bir konu var: "Sanat Güneşi'miz Zeki Müren vefat edeli 24 yıl oldu ama ekranlarda rol aldığı reklamlar dönüp duruyor. Bu ölmüş kişiye büyük saygısızlık değil mi? Zeki Müren'in bıraktığı miras (apartmanlar, iş hanları, hisse senetleri, nakit paralar) varisi olan vakıflara yetmedi mi acaba?"

Konut ve ikinci el otolarda kim kimi yakalarsa işi götürüyor. Nail Güntürk'ün şikayeti de, sinirlenmesi de bu yüzden.

Halil-Yağmur Meltem: "Sayın Burhan Bey Allah şifanızı versin, yazılarınızdan mahrum kalmayalım. Geçenlerde bir yazınızda "RTÜK kararlarını Hammurabi Kanunları'na göre mi veriyor?" diye soruyordunuz. Ancak bugün yazma fırsatı bulduk. Hammurabi Kanunu'na göre karar verecek hakimin üç kere düşünmesi gerekir. Size 1. maddesini gönderiyorum. Sevdiklerinizli mutlu kalınız."

(Özel not: RTÜK yönetiminde tek bir hukukçu yok, kalmadı. B.A.)

Celal Sayalı: "Sayın abim, rahatsızlığınız dolayısıyla yazmadığınız günlerde sizlerin yokluğunu çektim. Allah sizlere sağlıklı ömür versin. Sizin ballı kaymak misali yazılarınızdan yoksun kalmayalım inşallah."

Koray Sarıdoğan, Coşkun Aral'la ilgili yazımı eleştiriyor. Sanırım eleştirileri kendisindeki bir kaç bilgi hatasından kaynaklanıyor.

Günün sözü

Bazen öyle konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek.

Bazen de öyle susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.   Gabriel Garcia Marquez

 

Yazarın Diğer Yazıları