Üçlü görüşme Hiçbir şekilde gerçekleşmemelidir
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) Başkanı Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs stratejisi, mevcut statüko korunurken, KKTC’nin tanınmasının önlenmesi üzerine kurulmuştur. Statükonun devamı GKRY’nin adanın tek egemen gücü olarak kabul görmesi, adanın kuzeyinde ayrı bir devletin, KKTC’nin varlığının inkârıdır. Statüko çökmeden, ada gerçekleri kabullenilmeden, gasp edilmiş müktesep haklarımız iade edilmeden anlaşma mümkün değildir. Rum tarafının, mevcut uzlaşmaz tutumu süredursun KKTC’nin tanınmasını önleme siyaseti mevcut dünya konjonktüründe çökmeye mahkumdur. Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs anlaşmazlığını bir Avrupa Birliği sorunu haline getirme çabaları, sorunu uluslararası boyuta taşıma gayretleri geçmişte olduğu gibi çözüme katkı koymak yerine, sorunu içinden çıkılmaz karmaşık hale sokmaktadır. Bu aşamada Rum tarafının çözüm istemediği ve mevcut durumu sürdürmek hedefinde olduğu çok nettir. Rumlar 1968 yılında başlayan ve aralıklarla neredeyse yarım asır süren müzakere süreçlerinde hep çözüm ister gibi görünmüş, ne var ki anlaşma olmaması için de ellerinden geleni yapmıştır. Annan Planı referandumuna hayır demeleri, Crans Montana’da masayı devirmeleri buna en güzel örneklerdir. Bu saptamaları yaptıktan sonra Türk tarafı olarak Rumlarla yürünecek yolumuzun olmadığı açıktır.
Rum tarafının belirledikleri strateji çerçevesinde ortaya koydukları siyaset deşifre olurken, Türk tarafına kurmaya çalıştıkları tuzaklar da boş çıkmaktadır. Faşist Eokacı Hristodulidis, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşme/buluşma ortamları yaratarak, dünyaya ‘bakın işte iki lider buluştuk, görüştük, anlaştık yakında müzakerelere başlayacağız’ mesajı vererek, KKTC’nin tanınması sürecini berhava etmeye çalışmaktadır. Hristodulidis bu amaçla seçilir seçilmez, daha henüz yemin edip görevine resmen başlamadan, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın da yardımı ile Tatar’la bir tanışma buluşması ayarlamayı başarmış, Türk tarafının iyi niyetinden faydalanmaya kalkışmıştır. Aynı Hristodulidis, geçtiğimiz günlerde Kayıp Şahıslar Komitesi Antropoloji Laboratuvarı’nda iki liderin insani bir konuda buluşmasını da, müzakere sürecinin başlaması için kullanmaya yeltenmiştir. Laboratuvar ziyareti sonrasında Cumhurbaşkanı Tatar’ın gazetecilere yaptığı açıklamada müzakerelerin başlaması için egemen eşitliğimizin ve uluslararası eşit statümüzün tanınması gerektiğini hatırlatması ile Hristodulidis’in oyunu bozulmuştur. Başarısız hamlelerinden yorulmayan Hristodulidis, Bizans oyunlarına bu kez 28-29 Ağustos’da adayı ziyaret edecek olan BM Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca’nın ziyaretini alet etmeye çalıştı. Hristodulidis, Tatar’a gönderdiği davet mesajında Jenca ile üçlü yemek teklifinde bulundu ki Cumhurbaşkanı Tatar bunu çok yerinde ve sert bir açıklama ile anında reddetti. Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamayı burada aktarmamda fayda görmekteyim. Cumhurbaşkanlığı açıklamasının önemli bölümleri şöyledir:
“Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş'tan başlayarak şimdiki Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar'a kadar bütün Cumhurbaşkanlarımız Rum Tarafında mevcut hegemonyacı zihniyet değişmediği sürece müzakerelerden bir sonuç alınamayacağının altını çizmiştir. Bu hegemonyacı zihniyetinin değiştiğini kanıtlamak için Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafının özden gelen eşit hakları ve statüsünü bütün gerekleri ile kabul ve teyit etmesi gerekir. Yeni bir süreçte tarafların özden gelen eşitliğine dayalı başarılı bir sonuç elde edebilmek için Kıbrıs Türk tarafı bu kez Rum tarafında zihniyet değişikliğini görmek istemektedir. Bu maksatla Nisan 2021'de Cenevre'de gerçekleştirilen 5+BM gayriresmî Kıbrıs toplantısında Kıbrıs Türk tarafı, eşitliğinin gerekleri olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidi üzerine Rum tarafıyla yeni bir iş birliği ilişkisi kurabilmek için resmi müzakerelere başlanabileceğini belirtmiştir. Ne yazık ki geçtiğimiz süre içinde özden gelen eşit haklarımıza saygı değil Rum tarafının hegemonyacı zihniyetinde katılaşma görülmektedir. Kıbrıs Rum Tarafının hegemonyacı zihniyetinin daha da katılaştığı bu koşullarda Cumhurbaşkanı Tatar Rum Lider'in yapmış olduğu BM Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca'nin 28-29 Ağustos 2023 tarihlerinde adaya yapacağı ziyaret vesilesiyle iki Lideri bir öğle veya akşam yemeğinde bir araya getirme teklifini art niyetli bulmakta, bu şartlarda Rum liderle bir araya gelmeyi gerektirecek hiçbir neden görmemektedir. Kıbrıs Türk Tarafı hatta, geçmişte de görüldüğü gibi, Rum Tarafının bu daveti mevcut statükoyu devam ettirmek amacıyla üçüncü taraflara şirin görünmek, 'daha ne yapayım Sayın Tatar'ı davet ediyorum ama gelmiyor' diyebilmek için yaptığını değerlendirmektedir.”
Cumhurbaşkanlığından yapılan bu açıklama çok yerinde tespitlerle geri adım atmadan dik duruşumuzun net bir şekilde ortaya konmasıdır.
Rum tarafının önümüzdeki Eylül ayında BM Genel Kurul çalışmaları çerçevesinde New York’a gidecek liderlerin, BM Genel Sekreteri ile üçlü görüşme talebinin Türk tarafınca kabul edilmesi halinde cumhurbaşkanlığının bu açıklamasını hatırlatıp, bugünden o güne nelerin değiştiğini sorma hakkımı saklı tutuyor ve mevcut talebimiz olan, egemen eşitlik ve uluslararası eşit statümüz kabul edilmeden BM Genel Sekreteri dahil, Kıbrıs Türk halkını, iradesini ve devletimizi yok sayanlarla hiçbir şartta temasa geçilmemesi gerektiği görüşümü tekrarlamak istiyorum. Yarım asırdır Kıbrıs Türk halkının varlığına ve iradesine saygı göstermeyenlerle ‘diplomatik maskaralığa’ hiç ama hiç gerek yoktur…