Ülke sefalet ile zafiyet arasına sıkışıp kaldı / Kerim YILMAZ

Ülke sefalet ile zafiyet arasına sıkışıp kaldı / Kerim YILMAZ
Çeyrek asra yaklaşan iktidarın idaresindeki ülkemiz ne yazık ki yönetilemiyor, savrulup sürükleniyor. Sayısını hatta ayakkabı numaralarını bildikleri PKK'lılar genç fidanlarımızı şehit ediyor.

ÇÖrgütün siyasi uzantısı DEM Parti eşbaşkanı alenen Türk milletini tehdit edebiliyor. Gerçek sahibi gibi bu vatanın kaymağını yiyenler, yıkık dökük, halısı hasır döşeği çul, oğlu şehit torunu yetim gelini dul evlerinde doğup mecburiyetten uzman, sözleşmeli asker olan çocuklarına, aslan kaplan nutuklarıyla yalandan asıl sahibiymiş gibi yapıyor.

HAİNE MERHAMET, MİLLETE İHANETTİR.

Devletin, birliğine bütünlüğüne kast edene, dirliğine silah çekene, egemenliğine isyan edene merhameti olamaz. Devletin kendini herkese, her devlete her terör örgütüne karşı savunması uluslararası hukukta hem hakkı hem de görevidir. Bölücü PKK terörü mevsimsel değildir. İlki 1840'larda başlayan isyanların güncel hali ve dün olduğu gibi bugün de emperyalistlerin, ABD'nin uşağıdır.

Dün yapılan ''ABD, Yabancı Terör Örgütü ilan ettiği PKK'ya karşı mücadelesinde NATO müttefikimiz Türkiye'nin ve Türk halkının kararlılıkla yanındadır." açıklaması devletimizin aklıyla alay eden bir alçaklıktır. PYD'ye müttefikimiz diyerek binlerce dolusu tır silah veren eğitim donatan kim acaba? Yıllar önce Eşref Bitlis'in hayatına mal olan tespitiyle, PKK'ya helikopterlerinden lojistik yapan ABD ile çatışmayı göze alamayan iktidar/siyaset PKK/PYD'yi yok edemez. Verilmesi gereken öncelikli karar budur.

Biz ne yaptık peki?

-ABD'nin eğitip, donattığı, lojistik, mühimmat ve iaşe sağladığı teröristlerin 12 askerimizi şehit ettiği gün ABD vatandaşlarına vizeyi kaldırdık. NATO'ya İsveç Krallığının Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi"ni gündeme aldık.

-Suud Kralı için milli yas eden Arap sevici zihniyetin idaresindeki TRT'de sazlı, sözlü eğlenceli müzik yarışması yaptık.

-Barzani'ye Irak'ta, PYD' ye Suriye'de Kürt devletini kurdurtan ABD'ye karşı içeride nutuklar atan siyasal İslamcılar, beyinlerini iğdiş ettikleri zavallılara tam da o gün Filistin'e destek yürüyüşü yaptırdı. Hem de İngilizlerin Türklere karşı kışkırtıp isyan ettirdikleri Arapların müfrit Türk düşmanlığının simgesi olan bayraklarıyla.

Ne yaman çelişki değil mi? Değil aslında zira siyasal İslamcılık batının icadıdır, ihtiyacı olan da batıdır. Çünkü bizi yönetmek bu yolla çok kolay oluyor ve ''uzun bacak'' da bunu çok iyi biliyor. Merhum Fevzi Çakmak Paşanın yetmiş yıl önceki tespiti; ''Anadolu'daki tarikat ve cemaatler Haçlıların ileri karakollarıdır'' hükmünü icra ediyor.

Aksi halde vatan evlatlarının toprağa düştüğü gün teröre karşı değil de döktüğü dedelerinin kanını remzeden bayrakla Filistin adına, Hamas yararına, İngiliz hesabına yürümeyi başka nasıl ve kim tertip edebilir?

Yüzyıl öncesine dönüyoruz. Bugünün bölücü Kürtçü, siyasal İslamcı işbirlikçi vb. Cumhuriyet karşıtı oluşumların tümü, Mütareke İstanbul'unun Kürdistan Teali Cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İslam Teali Cemiyetinden çıkmalar. O yüzden Cumhuriyet ve Türk düşmanlığında her daim müttefikler.

Dün gerici ayaklanma dedikleri ayrılıkçı hain Seyh Sait için hemen bir araya gelebiliyor. Bulvara adını AKP' li Vali-kayyum veriyor, S. Demirtaş; "Sait'ti adımız, Dağkapı Meydanı'nda" diyor. Cübbeli Ahmet; "Şeyh Said büyük veliydi, ama adamcağızı şehit ettiler" diyebiliyor. Eğitim Bakanı ileri karakolların adamlarını okullarımıza sokup çocuklarımızın tertemiz beyinlerini ifsat ettirmeye cüret edebiliyor. Hepsi suç işliyor ama kimse gıkını çıkarmıyor.

Tehlike her açıdan büyüyor, geçim derdine düşmüş ahali görmüyor, göremiyor. Klasikleşmiş aydın ihaneti devam ediyor halkı aydınlatmak yerine saray beslemeliğiyle temin ettiği menfaatini tercih ediyor. Muhalefet ise seçim derdiyle oy kaygısıyla zafiyet gösteriyor. Yas ilanı talebiyle, ortak bildiri imzası tartışıyor, bildiri yarıştırıyor.

Zihnen hep düşman olup yüzüncü yılında rövanşını almak istedikleri Cumhuriyetimize saldırılara karşı durmak ve emperyalizmin nam ve hesabına kast ettikleri egemenliğimize hür iradeli gür bir sesle sahip çıkmak yerine günlük tepkilerle yasak savıyor.

Vatanseverliğiyle inancı istismar edilen halka güven veremiyor, umut olamıyor. Hamasetle toplum mühendisliği yapan iktidarın gündem tuzağına düşüyor. Kış kıyamette güvenliksiz o bölgede askerimizin niye bulunduğu, bugüne dek yapılan Pençe-Kilit operasyonlarından ne gibi sonuçlar alındığı, üssün geriye çekilip güvenliğinin sağlanmasından sonra o çok övünülen İHA-SİHA kullanılarak terörle mücadele edilmesinin mümkün ve daha doğru olup olmayacağı sorulmuyor.

Neden hep sıvasız evlerin çocukları şehit oluyor diye gene sorulmayacak. Bu sonuçtan da sorumluluk duyulmayacak, sevk ve idarede ihmali olanlar kusur kabul etmeyecek kimse suçu üzerine almayacak. Zenginimiz bedel verecek, fakirimiz asker olacak. Anadolu çocukları ise "Bir Hilal Uğruna" gülerek, koşa koşa şehadete yürüyecekler. Yıkılmaya yüz tutmuş evlere bayrak asılacak nutuklar atılacak. Ana babalar, gelinler yetimler yanacak, biraz da yakınları ağlayacak hepsi o kadar. Üç günde unutulacaklar ta ki taze şehitler gelene kadar.

Ülkemiz siyasal İslamcıların sefaleti ile muhalefetin zafiyeti arasında sıkışıp kaldı. Ne ileri ne de geri gidebiliyor. Ne yazık ki halkımız bunu hem hak etmiyor hem de fark etmiyor.

İlgili Haberler