Usta gazeteci Uğur Dündar’dan, İYİ Partili Aytun Çıray ile söyleşi

Usta gazeteci Uğur Dündar’dan, İYİ Partili Aytun Çıray ile söyleşi
Usta gazeteci Uğur Dündar, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Dr. Aytun Çıray ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Dündar’ın birçok sorusuna yanıt veren Çıray, “seçim kanunlarıyla oynamak iktidarın gidici olduğunu gösterir.” dedi

Usta gazeteci Uğur Dündar’dan, İYİ Partili Aytun Çıray ile söyleşi

Usta gazeteci Uğur Dündar, Sözcü’deki köşesinde İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray ile gerçekleştirdiği söyleşiye yer verdi.

Gündemle ilişkin çarpıcı tespitlerde bulunan Çıray, Dündar’ın ‘Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği süreç’ten, muhalefet tarafından sıklıkla dile getirilen ‘erken seçim ihtimaline’ kadar birçok sorusuna yanıt verdi.

Uğur Dündar’ın, Çıray ile gerçekleştirdiği söyleşinin ilgili bölümü şöyle:

ERDOĞAN YENİ BİR CUMHURİYETİN KURUCU BAŞKANI OLMAK NİYETİNDE”

UĞUR DÜNDAR (U.D.): Sayın Çıray, size göre cumhurbaşkanı adayının belirleneceği süreç nasıl işleyecek?

AYTUN ÇIRAY (A.Ç.): Sayın Dündar, Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarını muhalefet için erken ve riskli buluyorum. Biz erken seçim istiyoruz, ancak Cumhur İttifakı, iktidar süresini uzatmak için her şeyi yapıyor, yapacak. Bakın TBMM''ye OHAL''i kalıcı kılacak yasaları getirdi. Seçimlerin siyasi meşruiyeti umurlarında değil. Ayrıca seçimleri Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023''te yapmak istemelerinin başka bir sembolik anlamı da var. Sayın Erdoğan yeni bir Cumhuriyetin kurucu başkanı olma hevesi içinde. Cumhuriyetimizin 100. yılının seçilmesinde rövanşist anlayış da yatıyor. Yani onlar seçimleri 18 veya 25 Haziran 2023 tarihinde gerçekleştirmeyi düşünüyorlar. Tuzak üstüne tuzak yani!..

(U:D.): Muhalefetin daha geniş ittifakını engellemek için, yeni seçim kanununa konulacağı iddia edilen barajları mı kastediyorsunuz?

(A.Ç.): Onun için bu aşamada söyleyeceğim şey şu; bir iktidar geçmişte örnekleri olduğu gibi seçim kanunları ile oynamaya başlamışsa gidici demektir.

(U.D.): Peki tuzaktan asıl kastınız ne? Biraz açar mısınız?

(A.Ç.): İzin verirseniz, önce bu tuzağın nasıl hazırlanıp uygulamaya konulduğunu anlatmaya çalışayım. Bildiğiniz gibi 16 Nisan 2017''deki anayasa referandumunda, cumhurbaşkanı seçimiyle milletvekili genel seçimleri, adeta Katolik nikahıyla evlendirildi. Beş yıllık sürelerle aynı anda yapılmaları anayasal bir gereklilik oldu. Bu nedenle biraz önce sözünü ettiğim gibi, önümüzdeki cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin 2023''te yapılabilmesi için geçtiğimiz seçimlerin 2018 yılında olması gerekiyordu. Yani 2018 seçimlerinin kararı çok önceden alınmıştı.

(U.D.): Bu teziniz komplo teorisi değilse, çok ince bir hesap olmalı…

SİYASAL İSLAMCI ZİHNİYET İÇİN RÖVANŞ TARİHİ 2023

(A.Ç.): Asla değil. Çünkü Erdoğan- Bahçeli iş birliğinin özü, seçim ve referandum süreçlerini hep kendi hedefleri doğrultusunda şekillendirmektir. Herkes seçim denilince Bahçeli''nin ağzına bakar. Ama işin doğrusu; bu ikilinin 2002''den bu yana iyice ustalaştıkları bir rol paylaşımından ibarettir. Bahçeli bir erken seçimi ve referandum çağrısında bulunur. Erdoğan bu çağrıya kısa bir süre içinde cevap verir. Ezberlenmiş oyun kurgusu budur. Ezberi bozmakta da hiçbir çıkarları yoktur. Dediğim gibi siyasi İslamcı zihniyet açısından rövanş tarihi 2023. Ama daha iyisi, bunu kamufle edecek bir dizi söylem için biçilmiş kaftan! Kampanyada gerekirse Atatürk''ü dahi kullanabilir! Ne de olsa gerekirse papaz cübbesi bile giyebiliriz diyen bir siyasi anlayış bu!

(U.D.): Ama bunların gerçekleşebilmesi için 16 Nisan 2017 referandumunu mutlaka kazanacaklarından emin olmaları gerekmez miydi?

ATI ALAN REFERANDUMDAN ÖNCE ÜSKÜDAR''I GEÇMİŞTİ

(A.Ç.): Zaten emindiler. YSK, kendisini bağlaması gereken açık kanun hükmüne rağmen nasıl olup da mühürsüz oy zarflarını geçerli sayabildi. Sayın Dündar, atı alan Üsküdar''ı referandum tarihinden çok daha önce geçmişti. Bakın; şimdi de YSK kompozisyonu düzenlendi. Aslında onlar seçimi 7 Ekim 2018 tarihinde yapmayı tercih ederlerdi ki, 2023 seçimleri Ekim''e denk gelsin! 24 Haziran 2018''de yapılma nedeni ise ne yaptılarsa başını bir türlü ezemedikleri Sn. Meral Akşener ve İYİ Parti''ydi. Bizi seçime sokmamak için 24 Haziran''da seçime gitmek zorunda kaldılar. O nedenle diyorum ki muhalefet olarak, bulunduğumuz noktada bu emsalsiz kötülük stratejilerini doğru analiz ve deşifre etmeye mecburuz. Aksi halde onları etkisizleştirmemiz ve sonuç almamız mümkün değil.

(U.D.): Seçimlerden başarıyla çıkmayı kastediyorsunuz sanırım.

(A.Ç.): Hiç şüphesiz.

(U.D.): Analiz ve deşifre etmeye nereden başlamak gerekir?

(A.Ç.): 17 Nisan 2018''de, Sayın Bahçeli, o günkü MHP Meclis Grup Toplantısı''nda “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi''ne geçilmesinin milli beka ve tarihi emanetler açısından acil hal aldığını” belirtti. Böylece millet “Türk ve Türkiye düşmanlarına” gereken dersi verecekti. Seçimlere iktidarın alternatifi olarak girecek partiler Türk ve Türkiye düşmanı olarak tanımlanıyor. Bu hem ürkütücü hem de demokrasi karşıtı bir bakış. Şeytan işte böyle ayrıntılarda yatıyor. Neyse… Şimdi gelelim ertesi güne; yani 18 Nisan 2017''ye…

Sayın Erdoğan o gün tam da planlandıkları oyun kurgusu içinde Bahçeli''nin kendisine attığı pası gole çevirdi. Hem de seçim tarihini tam iki ay öncesine çekerek. Plan artık uygulamadaydı.

(U.D.): Planladıkları oyun kurgusu ve amacı neydi?

İYİ PARTİ KÖTÜLÜK STRATEJİLERİNİN MAĞDURU

(A.Ç.): İYİ Parti''nin seçimlere girmesini engellemek. Amaç buydu. Oyun kurgusu da buna göre belirlenmişti. Yani biz İYİ Parti ve millet olarak inceden inceye kurgulanan böyle kötülük stratejilerinin mağduruyuz. Sayın Bahçeli''nin 17 Nisan''daki erken seçim çağrısı bu nedenle başta Genel Başkanımız Sayın Akşener olmak üzere bizi alarma geçirdi. Referandumda mühürsüz zarfları geçerli sayarak tarihimizin en büyük hukuk skandalına imza atan YSK''ya, seçime girme şartlarını sağlamamıza rağmen güvenmek aklımızın ucundan dahi geçmezdi. Böylece Sayın Meral Akşener, siyasetin bilgelik ve stratejik akıl dolu inisiyatiflerinden birini aldı. Sayın Kılıçdaroğlu''dan, YSK''nın İYİ Parti''nin seçimlere girmesini engelleyecek mukadder hukuksuzluğunu önlemek için destek istedi. Bunun tek bir yolu vardı: O da 15 CHP milletvekilinin İYİ Parti''ye geçmesiydi. İYİ Parti böylece Meclis''te grup kurabilecek, dolayısıyla da seçime katılma hakkını kazanacaktı.

(U.D.): Bu olay, demokrasimiz ve İYİ Parti için tarihin değiştiği bir kader anıydı herhalde.

(A.Ç.): Haklısınız. Aynen öyleydi. Yakın dönemin tarihçileri bu olayı, kurulmakta olan totaliter hukuksuzluk rejiminin ömrünü çok kısaltan bir kırılma anı olarak kayda geçireceklerdir. Hiçbir şey bu tarihi kırılma anına doğrudan hizmet etmek ve onun birinci dereceden tanığı olmak kadar beni bahtiyar etmemiştir.

(U.D.): Bütün bunların önümüzdeki seçimler açısından anlamı ve önemi nedir?

31 MART ERDOĞAN''I DUYGUSAL AÇIDAN DAĞITTI

(A.Ç.): İYİ Parti''nin seçime girmesinin ve parlâmentoda grup kurmasının ilk en önemli sonucu Türk Milleti ve Türkiye açısından muazzam bir hadise olan 31 Mart 2019 seçimleridir. Ne var ki bu zaferden büyük mutluluk duyanların, Sayın Erdoğan''ı da duygusal bakımından yerle bir eden belediye seçimlerinin, demokrasimiz açısından muazzam önemini takdir ettikleri kanaatinde değilim.

(U.D.): Yani geleceği asıl şekillendirecek olan 31 Mart 2019''dur diyorsunuz. Neden böyle düşünüyorsunuz?..

(A.Ç.): Çünkü meselenin düğüm noktası orası. Ancak oraya gelmeden önce Sayın Meral Akşener liderliğinde İYİ Parti''nin seçime katılmasını sağlayan ve oradan 31 Mart 2019 seçimlerine uzanan sürecin paha biçilmez kıymetine dikkat çekmek istiyorum. Çünkü biz, genel olarak, doğru sebep-sonuç ilişkileri kurmakta pek maharet gösteremiyoruz. Bunun en tahripkâr sonuçları siyasette ve medyada karşımızda çıkıyor. Böyle olmasa her önüne gelenin kendini siyaset analisti sanması, algı operasyonlarından dem vurması nasıl mümkün olabilir?..

(U.D.): Bahsettiğiniz süreçler yaşanmasaydı söz konusu siyasi başarılar olamazdı. Bu tamam ama toplumsal dinamikleri nasıl yorumluyorsunuz? Onların hiç mi rolü yok?

DEMOKRASİ İÇİN ORTAK TEPKİ, VİCDAN KARDEŞLİĞİ

(A.Ç.): Bu başarılarda başrol özellikle İstanbul seçmenindedir. Onlarda hangi inanç ve kökenden olurlarsa olsunlar aynı yönde oy kullanmaya sevk eden özel bir motivasyon oluştu. Bu özel, istisnai motivasyona Kant, muhtemelen ‘iyi niyet'' derdi. İyi niyet, aslında vicdanın bir tezahürüdür. Bu nedenle İstanbul''da seçmenler çok açık, çok kaba, aklın alamayacağı kadar küstahça bir hukuksuzluğa karşı demokrasi için vicdanlarıyla kenetlendiler. Bu onların bütün kimlik unsurlarından soyutlanmış saf vicdani tepkileriydi. Bir vicdan kardeşliğiydi. Bunu tam anlamıyla idrak ettiğimizden maalesef şüphelerim var. Bunu çok önemsiyorum, çünkü bu “kardeşlik”, her türlü alt kimliklerin üzerinde yeni bir birleştirici üst kimlik gibi oluştu.

(U.D.): Bu bakış açınızla cumhurbaşkanı adaylığı meselesinde üzerinde durulması gereken hususları da söyler misiniz?

(A.Ç.): Bazen muazzam başarılar güce değil prangaya dönüşür. Bunun başlıca sebebi genellikle onun objektif bir serinkanlılıkla değerlendirilemeyişidir. 31 Mart 2019 yerel genel seçimleri tüm sonuçlarıyla Millet İttifakı''nın ortaya çıkmasını sağladığı cevher olan “vicdan kardeşliği”nin eseridir. Vicdan kardeşliği altına imza konulmasına gerek olmayan, kendiliğinden oluşan daha büyük bir ittifakın adıdır. Orada demokrat tüm unsurlar vardır. Sonuç her açıdan olumludur, gurur vericidir. Keyfilikte sınır tanımayan otokratik, hukuksuzluğun adeta norm haline geldiği siyasal İslamcı ucube rejimden demokratik meşruiyet içinde çıkabilmemiz için bu iş birliğinin sürdürülmesi elzemdir, hayatidir. En üst yöneticilerinin şantaj yapılabilirlikte çıtası düşmüş bir rejim, milletin kendisi için tehdittir. Ülkenin kendisi için beka sorunudur. Afganistan üzerinden yeni bir at pazarlığına girişilen askerlerimiz için hayatla ölüm arasındaki çizgidir. Kısaca ister zamanında, isterse zamanından önce yapılsın, seçimlere kadar konuşmamız gereken meseleler bunlar olmalıdır. Millet İttifakı''nın cumhurbaşkanı adayının kim-kimler olacağı üzerinde tartıştırılarak, elmalar ile armutları aynı anketlere koyarak sokulmak istenen nifaklara dikkat! Herkes sakin olsun. Sayın Akşener ve Sayın Kılıçdaroğlu iki seçimdir uygulamaları ile başarılı oldular. Bu iki siyasetçi, Türk Milleti''nin önüne kazanacak seçeneği sunacaklardır.

(U.D.): Yine size göre Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş''ın cumhurbaşkanı adayı olarak gösteren kamuoyu araştırmaları yapılmamalı mı?

(A.Ç): Yapanlara niye yaptın, diyemeyiz. Ama o sırada onları aday gösteren liderler ile de yarıştırmaları ne etik, ne de teknik olarak doğru değil. Taktiksel!..

(U.D.): Ama bu meselelerin gündeme gelmesi kaçınılmaz değil mi? Hele bizzat muhalefetin erken seçim istediği düşünülürse?

ERKEN SEÇİM ŞU ANDA TEK MEŞRU ÇIKIŞ YOLU

(A.Ç.): Erken seçimi buhrandan bunalan millet istiyor. Biz onun sesiyiz ve erken seçim şu anda tek meşru çıkış yolu! Ama Cumhur İttifakı hem yukarıda anlattığım 2023 tarihinin önemi, hem de iktidar devri sonrası travmaların endişeleri nedeniyle erken seçim istemiyor. Yine de bütün bunlar cumhurbaşkanı adayımızın hemen belirlenmesini gerektirmiyor. Bakın İYİ Parti''nin 2018''de seçimlere katılmasını sağlayan gelişmeler, sadece beş güne sığdı. Aynı şekilde 31 Mart 2019 seçimlerine Millet İttifakı olarak katılmamızı sağlayan müzakereler de, yasal seçim takviminin hemen öncesinde sonuçlandırıldı. Yine öyle yapmalı, basiret ve serinkanlılıkla hareket etmeliyiz. Bizi motive eden 31 Mart 2019 sonuçları olmalı. Emin olun genel seçimler 31 Mart''ın tekrarı olacak. Sandıklarda bir “vicdan kardeşliği” ve iyi niyet patlaması olacak.

İlgili Haberler