Yandaşı kandıran kim?

Kandırılmak yandaş fanatizminin fıtratında var. Bunu hissettirmemek ise kandıranların doğal yeteneği…

Ey yandaş kalemler! Öyle şaşkına döndünüz ki, reisinizi savunmak ile saf yerine konmak arasındaki farkı göremiyorsunuz!

Hürriyet'e ve Ahmet Hakan'a yapılan saldırıyı körü körüne destekliyorsunuz. Önce birkaç ne idüğü belirsiz,  küçük provokatörler çıkıp tehdit yağdırıyor, ardından özellikle partiye üye yazılmış çete artıkları ortalığa salınıyor! Siz de rezaleti saf saf alkışlıyorsunuz. Kandırılıyorsunuz! Doğrudan partinizi yıpratmaya yönelik eylemleri bile anlamıyorsunuz.

Bir 'terörist' zırhlı araca bağlanarak onlarca metre sürükleniyor, hem dışardan hem araç içinden görüntülenerek medyaya servis ediliyor. Siz de terörle mücadele eden güvenlik güçlerini desteklemek adına bu vahşeti savunuyorsunuz. (Bomba ile tuzaklanma ihtimaline karşı bir cesedin birkaç metre çekilmesi onlarca yıldır maalesef alışılmış bir uygulamadır ancak neredeyse yüz metre sokaklarda sürüklenmesi açık bir tahriktir!)

Yalana o kadar açıksınız ki, Ekrem Dumanlı istifa ediyor, birileri Dumanlı adına sahte mektup üretiyor, hemen üstüne atlıyorsunuz.

Her olayı paralele bağlamaya öyle şartlandırıldınız ki, Mehmet Ali Önel istifa ettiğinde, mektubun tamamını okumadan hüküm veriyor, rezil oluyorsunuz.

Savaş psikolojisine girdiğiniz ve sağduyunuzu yitirdiğiniz için üçüncü tarafların partinize, liderinize ve ülkemize kurduğu komploları dahi ucuza satın alıyor kolayca sahipleniyorsunuz.

Size kötü bir haberim var. Yalnız siz yandaşlar değil yöneticileriniz de kontrolü kaybetti. Taban ile tavan arasına giren ve hem reisinizi hem de hocanızı kuşatan çıkar grupları ayrı ayrı kumpaslar kuruyor. Yukardakiler suça ortak olmamak için altta dönen dolapların ayrıntısını öğrenmek bile istemiyor. "Bizim çocuklar yapmış olabilir" düşüncesiyle yarım ağız konuşuyorlar.

Mesela, kraldan fazla kralcı bir savcı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 6 ay önce basın özgürlüğüne dair sözlerini hiçe sayarak Digitürk'e yazı gönderiyor, sözkonusu platform ise korkusu ve/veya yaranma duygusu ile çizgi film kanallarını bile sansürlüyor.

Evet, reisiniz sansürden hoşlanıyor olabilir ama emin olun provokasyonların çoğu ya ona yamanmaya çalışanlar ya da onu iyice köşeye sıkıştırmak isteyenlerce planlanıyor. Reisiniz ise ne tam reddediyor ne de tam sahiplenebiliyor. Sonuçta hem partiniz oy kaybediyor hem de Türkiye dışarıya taviz üstüne taviz veriyor.

Suriye'de uçuşa yasak güvenli bölge oluşturmak isteyen Ankara bugün kendi sınırlarını koruyamıyor. Rus jetleri hava sahamızda uçmaya başlamadan önce NATO patriot füze bataryaları niye sökülüp götürüldü dersiniz? Müttefiklerimiz bizimkilerin maceraperest politikalarına ortak olmayacaklarını açıkça gösterdi. ABD, topraklarımızda inisiyatifi ele aldı! Tüm güney sınırımız Amerikan üssüne dönüştürüldü. Nasıl olsa 2003'teki gibi 'Tezkere sorunu' çıkaracak bir Meclis de yok!

Bunun karşılığında ABD'den getirilen bilgisayar uzmanları seçimde yüzde 10'luk bir katkı sağlayabilirler mi? Neden olmasın? Saray saltanatının altında kalma, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde, Yüce Divan'da hesap verme korkusuyla tiril tiril titreyen bir yönetim hangi süper gücün iştahını kabartmaz…

Ey yandaş kalemler, troller ve saflığına her dedikoduya sarılan partililer! Sözde reisi sahiplenme adına sorgulamadan savunduğunuz olayların çoğu liderinizi de, partinizi de Türkiyemizi de daha da zor durumda bırakacak birer tuzak! Şimdi uyanmazsınız gözümüzü nerde açarız, bilinmez!

Yazarın Diğer Yazıları