Yanlışlar resmi geçidi

Niğde Üniversitesi’nde bazı öğretim görevlilerinin ve öğrencilerin vatandaşın aklını çelmek için gönderilen  “Akil Adamlar” a gösterdikleri haklı ve yasal tepki basında yer almaya devam ediyor. Açılım ve saçılım tezgahlarıyla terör örgütünü ve siyasetteki uzantılarını meşru ve haklı göstermeye, halkı yumuşatmaya çalışan bu akillerin çoğunun soruna ne kadar yabancı oldukları toplantılarda ortaya çıkmıştı. Onlara çoğu yerde soru bile sordurulmadı. Yandaşlara hazır sorular verildi. Soranlara şiddet uygulandı. Herhalde ileri demokrasi bunu gerektiriyordu! Üniversite yönetimi soru soranlar için soruşturma açmış. Birçok üniversite yönetimi adeta iktidarın ilçe teşkilatı gibi olmuştur. Türkiye nasıl yönetiliyorsa, üniversiteler de öyle yönetiliyor. Yarım porsiyon özerklik bile elden gitti. Boğaziçi Üniversitesi Fener Patriği’ne fahri doktora veriyor; hem de ekümenik sıfatlı davetiye ile... Sırada Barzani mi, yoksa Talabani mi var bilemeyiz.
Türkiye bir ihanet sürecinde ilerliyor. Temenni etmeyiz ama 5-6 sene sonra Irak’ın durumuna düşebiliriz. Kuzeyde Bağdat Yönetimi ile çatışan Kürt Yönetimi, ortada Bağdat Yönetimi ve güneyde Şii Bölgesi... Herhalde Bağdat yönetimi benzeri bir Ankara Yönetimine de Orta Anadolu’da müsaade ederler. Toprak bütünlüğü konusunda sözde hassas olduğumuz ve kırmızı çizgilerimizin buharlaştığı Irak’ta ve bugünlerde de Suriye’de bindiğimiz dalları kese kese, kendi elimizle Barzani’yi güçlendirdik. Örgütü şımarttık ve palazlandırdık. Terör örgütü ile muhabbeti Habur’da ve Oslo’da arttırdık. Örgüt silahları bırakmadı, susturdu. Biz mücadele yerine müzakereye geçtik. Örgüt yurtdışına çıkacak diye kendimizi kandırdık. Mücadele edenleri engelledik, suçladık, hatta yargıladık. Yargısız infazlar yaptık.
Ülkede basın hiç de görevini yapmadı veya yapamadı. Basının büyük çoğunluğu demokrasinin değil de dünün demirperde ülkelerinin basınına özendi. Kolayca korktular ve korkutuldular.
Açılım sürecinde anlaşılan Ermenistan sırada... Azerbaycan’dan utanmasak Karabağ’da bir iki terk edilecek yer karşılığı sınırı açacağız ve sözde barış için başka tavizler vereceğiz. Dışişleri Bakanının son Ermenistan seferi itibar kırıcı olmuştur. Adamlar haksız iddialarından bir adım sapmıyorlar. Kaldı ki böyle bir beklenti de yok.
Çelişkilerle dolu dış politika sürüyor. Yunanistan bize karşı Rusya’dan temin edilen S-300 füzelerini deniyor. Türkiye’yi hedef alan bu düşmanca tatbikatta iki Türk Subayının orada ne işi var? Batının şımarttığı bu ülke sahtekârlığının cezasını çekiyor. AB tarafından cezalandırılıyor. Ege’de milletlerarası hava sahasında uçaklarımız sürekli taciz ediliyor; donanma unsurlarımıza da aynı şeyler yapılıyor. Bazı Ege adaları işgale uğruyor. Lavrion terörist kampları hala faaldir. Doğu Karadeniz’de Pontus’u canlandırmak için Trabzon’da konsolosluk açmak istiyorlar. Öğrencileri bursla kandırmaya çalışıyorlar. Bütün bunlara rağmen askeri tatbikatın yapıldığı tarihte Dışişleri Bakanımız hiçbir şey olmamış gibi Atina’da...
Bir ara sayın Başbakan milliyetçiliği ayaklar altına almaktan bahsediyordu; geçenlerde kimsenin tekelinde de değil deyiverdi. Keşke bazı sağcılar da biraz milliyetçi olabilselerdi. Milliyetçiliğin yükseldiği bu dönemde ülke bir çok sorununu rahatlıkla aşabilir, kararsızlık ve olumsuzluklar ortadan kalkabilirdi.

Yazarın Diğer Yazıları