Dünyanın en büyük travmaları; Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile şüphesiz Soğuk Savaş'tı. Soğuk Savaş'ın sona erdiği zamandan bu yana Batı dünyasını güçlü ve tehlikeli bir mit ele geçirdi. O mit de savaşa alternatif olacağı düşünülen bir dış politika aracı olarak yaptırımlar oldu.
Bu doktrin, Batı'nın kendisine "düşman" gördüğü ülkelerin yönetimlerini, gelir ve finans kaynaklarını baskılayarak "dize getirmeyi" bunu da savaşın aksine "sivilleri incitmeden" yaptığını iddia ediyor. Ancak bu teorilerin pratiği hiçbir zaman kitaptakine uygun işlemiyor. Çünkü yaptırımlar sivillerin belini büküyor. Bunun İran halkına yönelik etkileri de birçok çalışmayla kanıtlanmış durumda. İran'da yaptırımlar; ekonomiden eğitime, sağlıktan kültüre birçok alanda erozyona neden oluyor.
YAPTIRIMLAR, ORTA SINIFIN SONUNU GETİRİYOR
40 yıldan fazla süredir kapsamlı yaptırımların hedefi olan İran'da bunun sonuçları özellikle 2012 yılından sonra hissedilmeye başlandı. 2012 yılında ülkenin orta sınıfı için çalan tehlike çanları neredeyse tüm çevrelerde duyulacak kadar yükseldi. 2012 ile 2019 yılları arasında İran'da orta sınıfta yüzde 17'lik oradan bir küçülme yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump'ın 2019 yılında İran'a yönelik maksimum baskı kampanyasından da yine İran'ın orta sınıfı nasiplendi.
Orta sınıf bu politikalarla beraber yüzde 28 oranında küçüldü. Bu oranlar, genel geçer rakamlardan ibaret değil çünkü milyonlarca insanı temsil ediyor. Bu insanlar; mühendisler, doktorlar, küçük işletme sahipleri ve emeklileri kapsıyor. Al Jazeera'da Mohammad Reza Farzanegan ve Nader Habibi imzalı analizde, 2005 yılında Dünya Değer Endeksi tarafından bir çalışmaya referans gösteriliyor. Bu çalışmada İran nüfusunun yüzde 79'nun orta gelirli insanlardan oluştuğu tespit edilirken takvimler 2019'u gösterdiğinde kendisini "orta gelirli" olarak tanımlayan İranlı sayısı yüzde 64'e gerilemişti.
EKONOMİK HAREKET ALANI DARALDI
İran'ın ekonomik anlamda zora girmesinin en büyük nedenlerinden biri yazının başından bu yana vurguladığımız yaptırımlar. Batı tarafından uygulanan bu yaptırımlar, ülkenin ihtiyaç duyduğu yabancı yatırımların önünü kapatıyor. Ülkeye döviz girmediğinde de yaratılacak istihdam alanları sınırlı kalıyor. Tüm bunlara bağlı olarak ülkenin ticari kapasitesinde de gerileme yaşanıyor. Sağlıklı bir toplumun "bel kemiği" olarak adlandırılan orta ve küçük ölçekli şirketler mali olarak ağır hasar alıyor. İran'da yaşanan da tam olarak buydu.
Yaptırımlar kontrolsüz enflasyonu da tetikledi. Para biriminin değer kaybetmesiyle birlikte, ailelerin birikimleri resmen silindi. Sabit maaşla çalışanlar için bu, yıkıcı bir darbe oldu. Onlar “yeni yoksullar” hâline geldiler.
Bunun sonucunda, kayıt dışı istihdamın payı önemli ölçüde arttı.
Elbette yaptırımlar bu yaşananların tek nedeni değil. Yaptırımlar zaten zor durumdaki İran ekonomisini felakete sürükleyen yegane araç oldu. Batının Tahran yönetimine yönelik yaptırımları toplumsal felakete dönüştü.
Bunun en büyük örneklerinden birini de sağlık sisteminde görmek mümkün.
İRAN'DA SAĞLIK SİSTEMİ ZORDA
BMC Health Services Research tarafından yapılan bir araştırma da yaptırımların İran'daki kanser hastaları üzerindeki olumsuz etkilerini mercek altına alıyor. ABD ve Batılı müttefiklerinin İran yaptırımları, ülkedeki kanser tedavilerinde aksamalara neden oluyor. Ekonomik yaptırımlar İran’da kanser tedavisini ciddi şekilde sekteye uğratmış; ilaç kıtlıklarına, eskiyen tıbbi ekipmanlara ve hastaların üzerine binen ağır mali yüklere yol açarak tanıların gecikmesine ve tedavilerin etkinliğinin düşmesine neden oluyor.
Bunun en büyük nedenlerinden biri de ekonomik yaptırımların İran'daki sigorta sisteminde de baskı yaratması. Sigorta sisteminde geri ödeme kapasitelerinin sınırlandırılması, ülkedeki ağır hastaların ilaçlarını karşılamada zorlanmasına da neden oluyor.
Ayrıca, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve uluslararası ticarete getirilen kısıtlamalar, hayati öneme sahip tıbbi ekipmanlara erişimi daha da sınırlandırmış; bu da tedavi süreçlerinde gecikmelere ve kesintilere yol açtı. Sonuç olarak, bu durum yalnızca tedavi yöntemlerinin etkinliğini azaltmakla kalmamakta, aynı zamanda etkilenen bireylerin yaşamlarını ciddi şekilde tehdit ediyor.
New York Times: Yeni İran - İsrail savaşı an meselesiDünya
İki ülkeden uzmanlara sorduk: İsrail meselesi Türkiye-İran ilişkilerini bozamayacakDünya