Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Yargıyla siyasete belden aşağı ayar!

Ergenekon’un son dalgasında gözaltına alınan 9 gazeteci tutuklandı ancak suçun ne olduğu hâlâ belli değil, zira suç önemli ve gizli imiş!
Buna mukabil güya saklı tutulan o dosyanın bazı bölümleri seks romanı üslubuyla medya’ya satır satır servis ediliyor.
Yok Deniz Baykal hanım bir gazeteciyi taciz etmişmiş!
Yok bu tacizden Kemal Kılıçdaroğlu’nun da haberi varmış!
Yok o hanım gazeteci Kılıçdaroğu’ndan Baykal’ı görüntülemek için kamera istemişmiş!
Neymiş efendim Kılıçdaroğlu da muhabire sen kendi imkanınla görüntüle ve bana getir
demişmiş!
Peşinen ifade edeyim bu AKP Derin Devletinin projesidir ve hedefi de CHP’yi itibarsızlaştırmaktır.
Burada korkunç olan şey bütün bunların yargı ve polisin kullanılarak yapılmasıdır.
Evet var olan tabloda yargı ve polis maalesef siyasete açıktan müdahale eder bir görüntüdedir.
Öyle olmasaydı gazetecileri hapse gönderen suç bile kamuoyundan gizlenirken aynı dosyanın CHP’yi vuracak bölümleri üstelik saptırılarak servis edilmezdi.
Ha onu servis edeni ben bilemem ama o dosya sizde ya da bende değil!
Olağan şüpheliler ise bellidir!
Seçim sürecine girildiği bir tarihte bu olanları normal karşılamanın imkanı yoktur.
Bu sızdırma yukarıda ifade
ettiğim gibi CHP’ye yapılan imaj operasyonudur.
Bakın Tayyip Erdoğan’ın Remzi Gür ile yaptığı bir telefon konuşmasını sadece yayınlandı diye Aydınlık’tan iki gazeteci Deniz Yıldırım ile Ufuk Akaya aylardır cezaevinde değil mi?
Peki Kemal Kılıçdaroğlu ile Deniz Baykal için dillendirilen afaki ve delilsiz iddiaların yayınlamalarının müeyyidesi yok mudur?
Mesela taciz hikayesinin kahramanı olan hanım gazeteci Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinden, “Baykal’la ilgili çekim yap, kaseti bana getir” diye bir şey söylemediğini önceki akşam televizyonda itiraf etmek zorunda
kaldı.
Hal bu iken olayı tersinden sunup bel altı atışları sürdürmenin bırakın hukukla, ahlakla bağdaşır yanı olabilir mi?
Görüyorsunuz AKP seçim öncesi dezenformasyon ve çamur atma taarruzuna yapılan Oda TV operasyonu ve hemen sonrasındaki bu sızdırmalarla start vermiştir... Hiç kuşkunuz olmasın benzer şeyler seçim gününe kadar üstelik dozaj yükseltilerek aynen sürdürülücektir.
AKP yapay ve yalan anketlerle estirdiği yüzde 50’lerdeyim rüzgarıyla herkese korku salıp sindirerek önüne gelene kara çalıyor.
Şuyuu vukuundan beterdir anlayışı ile izi kalır diyerek çamur atma taarruzuna geçiyor.
Ama bir şeyi unutmasınlar:
Belden aşağı metodla rakiplerine hücum edenler, gün gelir belden aşağı bir siyasi vurgunla yerle yeksân olurlar.

MİNAREYE KILIF

Meclis’te zırh arayan hedef isimler!

Seçim sathı mailine girilmişken kimi bürokratlar bir bir istifa edip AKP’den aday adayı oldular ki bunlardan bazıları sanki zırh yani dokunulmazlık peşindedir..İşte bunlardan birkaçı:
AHMET ERTÜRK: TMSF’de AKP’nin hoşuna gidecek çok ama çok tartışılan icraatlara imza atan Ahmet Ertürk mebusluk zırhına en çok ihtiyaç duyan isim olarak
öne çıkıyor.
MUSTAFA YAMAN: Mahalli seçim döneminde Tunceli valisi iken seçmene kış şartlarında buzdolabı dağıtarak AKP için seçim propagandası yapmaktan yargılama sonucu hüküm giyen Yaman zırh arayan ikinci isim olarak göze çarpıyor.
MUSTAFA YÜCESOY: Ankara Cumhuriyet Savcısı olan Yücesoy da savcılığı esnasında AKP’nin hoşlanacağı tutumlar sergileyerek kamuoyunun hedefi olmuştu.
MEHMET ÖZHASEKİ: AKP’li Kayseri Belediye Başkanı, hakkında ortaya atılan yolsuzluk iddiaları ile bunalan bir başka isim ve onun için de dokunulmazlık peşindedir deniliyor.

MASAL MASAL...

İşte İklim Bayraktar’ın yalanları:

İklim Bayraktar isimli hanımı önceki akşam Fatih Altaylı’nın programında izledim.
Açık söyliyeyim bu hanıma hiç mi hiç inanmıyorum.
Dahası ifadelerinde müthiş çelişkiler var ki Fatih Altaylı’nın bu çelişkilerin üstüne gitmemesi manidardır.
Söyler misiniz Deniz Baykal gibi biri, hayatında ilk defa gördüğü bir gazeteci hanımı Meclis’teki odasında görür görmez tacize kalkışır mı?
Böyle bir şeyi değil Deniz Bey, akıl hastaları yapar mı?
Keza İklim Bayraktar’ın Muharrem İnce için telefondaki beyanları ortada: “Adam içip içip kapıma dayanıyor” diyor.
Önceki akşam itiraf etmek zorunda kaldı ki Muharrem Bey’le eşinin gözünün önünde kapıda konuşmuş..Peki bu mudur kapıya dayanmak? Değilse telefonda Soner Yalçın’a neden “İçip içip kapıma dayanıyor” diyor... Eşinin yanında yaptığı bir konuşmayı bu şekilde saptırıp anlatan birinin Baykal ile ilgili söylediği ve zerre delili olmayan afaki şeylere nasıl inanabiliriz?
Dahası, soruyorum: Bu haber Akşam’da manşet olduğu gün neden bir basın toplantısı yapmadı ve bütün bunları o gün yalanlamadı?
Ayrıca Baykal tacizde bulundu ise Gürsel Tekin’e gitmek ve ona anlatmak niye? Gürsel Bey’in Baykal’ın sicil amiri olmadığını güya gazetecilik yapan bu hanım bilmiyor mu? Yoksa amacı kurgusuna CHP’nin yeni yönetimini bulaştırmak mıydı?
En önemlisi belden aşağı hikayelerini Kemal Kılıçdaroğlu’na anlattığı o ünlü AKP’li yönetici kimdir ve televizyonda bu konu açılınca neden paniklemiştir.
Bu hanımın işi gücü onun bunun belden aşağı hikayeleri midir? Öyle ya CHP liderine gidip AKP’li üst düzey yöneticiyi anlatmak niçin?
Açık olarak söylüyorum bu iş mide bulandırıyor, zira son dalgada herkes tutuklanırken bu hanım adalet yerini buldu diyerek serbest bırakıldı.
Şimdi basın kartı bile olmayan bu sözde gazeteci derhal ama derhal Deniz Baykal’ın kendini nasıl taciz ettiğini kanıtlamak zorundadır... Bunu yapamaz ve adalette haklı çıkmaz ise sadece müfteri olmayacak aynı zamanda seçim öncesi günümüzün yeni Fadime Şahin’i diye kamuoyunca yaftalanacaktır.
Son bir şey bu İklim Bayraktar’ın eşi ne iş yapar, kamu yani AKP ile işi var mı, bu arada herhangi bir ihale aldı mı?
Adım gibi eminim bu açık bir tezgahtır.

Yazarın Diğer Yazıları