Yaşlı bireylerin yaklaşık dörtte üçü uyku sorunlarıyla boğuştu, bu durum kalp hastalıkları ve bilişsel gerileme riskini artırdı.
Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi'nin (NCBI) 2020 tarihli bir incelemesi, 65 yaş üstü bireylerin yüzde 75'ine varan oranda uykusuzluk semptomları yaşadığını gösterdi; bu oran, yaş ilerledikçe daha da yükseldi ve günlük işlevselliği önemli ölçüde etkiledi.
Araştırmacılar, bu yaygın sorunun arkasında yaşa bağlı biyolojik değişimlerin yattığını belirledi.
Örneğin, derin uyku evresinin kısalması ve sirkadiyen ritim bozuklukları, gece uyanmalarını tetikledi.
BMC Public Health dergisinde yayımlanan bir çalışma, toplumda yaşayan 65 yaş üstü bireylerin yüzde 43'ünün uyku başlangıcı veya sürdürme güçlüğü yaşadığını ortaya koydu; bu oran, kadınlarda erkeklere kıyasla daha yüksek seyretti.
Benzer şekilde, Ulusal Uyku Vakfı'nın Sleep in America anketi, 65-74 yaş grubunda yüzde 46'lık bir insomnia semptomu prevalansını raporladı.
ABD'li uyku uzmanı Prof. Dr. Michael Grandner, Arizona Üniversitesi Uyku ve Sağlık Araştırma Programı Direktörü olarak, bu bulguları yorumladı:
"Yaşlılarda uyku sorunları, sadece bir rahatsızlık değil, kalp-damar hastalıkları ve diyabet gibi kronik rahatsızlıkların habercisi oldu. Erken müdahale, bu zinciri kırdı."
Grandner, Sleep Health dergisinde yayımlanan makalesinde, yetersiz uykunun obezite ve nörolojik sorunlarla doğrudan bağlantısını vurguladı. Uzmanlar, ilaçsız yaklaşımları ön plana çıkardı.
UCLA Tıp Fakültesi Uyku Uzmanı Prof. Dr. Michael Irwin, yaşlılarda bilişsel davranışçı terapiyi (CBT-I) en etkili yöntem olarak tanımladı.
Irwin'in 2008'de Journal of the American Geriatrics Society'de paylaştığı randomize kontrollü çalışmada, Tai Chi egzersizleri ve CBT-I kombinasyonunun, orta düzey uyku şikayetli yaşlılarda uyku kalitesini yüzde 50'ye varan oranda iyileştirdiği gözlendi. "İlaçlar kısa vadeli rahatlama sağladı, ancak CBT-I gibi terapi yöntemleri kalıcı değişim oluşturdu" diyen Irwin, stres yönetimi ve uyku hijyeninin, semptomları azalttığını ekledi.Başka bir çözüm olarak, düzenli fiziksel aktivite önerileri öne çıktı.
Ulusal Uyku Vakfı'nın raporunda, hafif egzersizlerin melatonin üretimini artırarak uyku başlangıcını hızlandırdığı belirtildi. Bu, iltihap belirteçlerini düşürerek genel sağlığı korudu. Grandner da, sosyal etkileşim ve gündüz ışığı maruziyetinin sirkadiyen ritmi düzenlediğini ifade etti:
"Yaşlı bireyler, erken yatıp erken kalkma eğilimi gösterdiği için, akşam saatlerinde mavi ışık kaynaklarından uzak durdu."
Farmakolojik seçenekler ise sınırlı kaldı. Amerikan Geriatri Derneği'nin Beers Kriterleri, yaşlılarda benzodiazepin gibi ilaçların risklerini vurguladı.
Yan etkileri, düşme ve bilişsel bozulma olasılığını artırdı. Bunun yerine, melatonin takviyeleri düşük dozlarda denendi, ancak uzmanlar bireysel değerlendirme şartı koştu.Bu bulgular, yaşlı bakımında uyku sağlığına öncelik verilmesini zorunlu kıldı.
Araştırmalar, erken teşhisin demans riskini azalttığını kanıtladı.
Örneğin, ScienceDirect meta-analizi, uyku bozukluklarının küresel prevalansını yüzde 30-70 arasında gösterdi ve pandemi dönemlerinde bu oranın yükseldiğini raporladı. Uzmanlar, hekimlerin rutin tarama yapmasını tavsiye etti.
Yaşlılarda uyku sorunları yönetilebilir bir halk sağlığı meselesi olarak kaldı.
Grandner ve Irwin gibi isimlerin çalışmaları, yaşam tarzı müdahalelerinin, bu soruna karşı en güçlü silah olduğunu ortaya koydu.