ATATÜRK'ÜN LİDERLİĞİ

ATATÜRK'ÜN LİDERLİĞİ
ATATÜRK'ÜN LİDERLİĞİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir

(Il)Zaferden Sonra   Duracağı Noktayı Bilmek:
Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk’ün "zaferden sonra duracağı noktayı bilmek" özelliği ile ilgili gözlemini de şu şekilde aktarmıştır:
"Senin zekânın en hayran kaldığım üç hassası: Sonsuz coşkunlukla sezgisi; harekete geçeceği anı şaşmazlıkla kestirişi ve yaptığında inanılmaz ölçüsüdür. Birinci Cihan Harbinde devlet yanlış tuttuğu yol yüzünden çöker ve yığın, çaresizlikler içinde kahırlanırken sen; milletin öz cevherini sezerek, sağduyusuna inanarak, gençliğine güvenerek, yalnız sen: ‘Muhakkaka bir nura doğru yürümekteyiz,’ diyordun. Hâle çok üzülüyordun; fakat telaşsız duruyordun: Gözlüyordun; korunuyordun ve bekliyordun; anının geleceğini biliyordun.. Başkumandanlık muharebesinde en kesin vuruşu nerede ve nasıl indireceğini sen tam anında yakalamış, kavramış ve yaptırmıştın... Zafer senin gözüne bütün yalgın yollarını yalbırdatırken sen hiç kamaşmaksızın duracağın noktayı bilmiştin... Misak-ı Milli hududu, senin kılıcını dikili durduğu daha beriye getirmeye bırakmadığı yerlerde çizgilenmişti. Zafer seni onun bir adım aşırısında bulmadı.."
Ve bu yazı dizimizi Atatürk’ün Gençliğe hitabesi ile bitiriyoruz:
 "Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyet’i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş
bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"         
(Bitti)