"Yeni Orta Doğu" başkenti: Ankara

AB'ye karşı Şanghay kozunu ileri sürdük ama pirince giderken bulgurdan olduk. Orta Doğu'ya açılamadık fakat Orta Doğu bize açıldı. Artık ne Avrupalı bizi kendinden sayıyor ne de Asyalı... Irak ve Suriye'den farksız, tüm terör örgütlerinin cirit attığı, sınırlarını dahi kontrol edemeyen bir üçüncü dünya ülkesi olarak görülüyoruz!

Keşke kafalarını gömdükleri saplantılar bataklığından bir çıkartabilseler de anlasalar ülkemize ve baştakilere dışarıdan nasıl bakıldığını! "Batılılar bizi zaten sevmez" diyerek kestirip atılamaz, çünkü zemheri kışı yaşayan Arap Baharı halkları da "artık yeter, karışmayın karıştırmayın!" diye haykırıyor. Ellerini attıkları her yer kan ağlıyor.

Cerrahlığa hevesli cahil birinin eline neşter alıp sevdiklerini ameliyat etmesi gibi bir şey... Dokunduğu uzuvlardan kan damlıyor, yaralar kangrene dönüştü, hastalar can çekişiyor, üstelik acemi cerrah da her operasyondan ayrı bir mikrop kapmış, kendisi de acıdan kıvranıyor. Yandaşın savunmasına ise güler misin, ağlar mısın: "Çok iyi niyetlerle başlandı, hastalar da ameliyat olmak istiyordu!"

Kendisi daha yüzmeyi tam öğrenemeden, süper güçlere ait gemilerdekilere "atlayın, sizi kurtarırım" demekten farksız. Sözüne güvenip suya atlayanlar can havliyle acemi cankurtaranın boynuna sarıldılar. Şimdi hepsi birden can derdinde...

Eskiden dış politikamız, Türk dünyasına da Arap alemine de kapalıydı, tek yön Avrupa idi. Rahmetli Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde soydaşlarımıza "abilik" yapmaya kalkışıldı, başarısız olunca sessiz sedasız geri çekildik. Sembolik yönetimlerin perde arkasındaki büyük güçlerin nüfuz alanında at koşturmanın pahalıya patlayacağı görüldü!

Karabağ katliamı, Çeçenistan hezimeti ve Özbekistan ile ilişkilerin sıfırlanması yeterince öğreticidir. Fakat maceraperest Yeni Türkiyeciler emperyalist devletlerin bağına destursuz girdiler. (Hüseyin) Obama yönetiminden aldıkları gazla tüm İslam alemine "imamlık" iddiasında bulundular. Arkalarında cemaat bulamadılar ama harabeye dönen ülkelerden perişan halde geriye dönerken milyonlarca mülteciyi peşlerine taktılar!

Ne yazık ki, halkların, milletlerin istikballeri üzerinde kumar oynanamayacağını yine kavrayamadılar. Büyük Ortadoğu Projesi ile hilafeti kuramayan zihniyet, şimdi küçük Orta Doğu'ya çevirdikleri ülkede eş başkanlık hayalleri kuruyor!

Hem Amerikan, hem Rus jetleri hava sahamızda dolanıyor ama onlar vatandaşların sosyal medya hesaplarını izlemekle, Recep Erdoğan'ı eleştirenleri hapse atmakla oyalanıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu ise kandıran kandırana. Şaşkınlıktan 360 derece dönüyor ve istikrarı sağlayamıyor. Devleti besleyen temiz kan damarları, neredeyse tıkandı. Beyne oksijen mi karbondioksit mi pompalanıyor kimse bilmiyor!

Ne toprağa gömülen mayınları, ne serbest dolaşan canlı bombaları ne de tepemizde uçan jetleri görüyorlar. Şimdi korkudan giremedikleri karanlık yerlerde kaybettikleri anahtarları, Nasreddin Hoca fıkralarına taş çıkarırcasına aydınlık mekanlarda arıyorlar.

Ankara "Yeni Orta Doğu"nun başkenti oldu. Patlayan sadece bombalar değil, devletin beyni dağıldı. Süper güçlerin yeni "vekalet savaşı" senaryolarında kim dost kim düşman bilinmiyor. Bölgemizde sınırlar ve dengeler değişirken bu paylaşım kavgası danışıklı dövüş mü yoksa daha tehlikeli bir dünya savaşının hazırlığı mı kestirilemiyor.

Ancak şu var ki düşmanlarımız, ülkemizde kendi istikbalini düşünen ve halkıyla kavgalı bir yönetime lehte veya aleyhte hiçbir şekilde güvenmiyor. Çıkarlarını korumak için jetlerini, terör örgütlerini, canlı cansız bombalarını vatanımıza taşıyarak doğrudan müdahale ediyor. Eğer millî iradeden ciddi bir tokat yemezlerse gidişimiz hiç hayra alamet değil!

 

Yazarın Diğer Yazıları