Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım'dan 'şatafat' tepkisi

Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım'dan 'şatafat' tepkisi
AKP'ye yakın Yeni Şafak Yazarı Ergün Yıldırım, son dönemde muhafazakar kesimde paylaşılan videolara tepki gösterdi ve 'Sembollerden ibaret Müslümanlık' yorumunda bulundu.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım, bugünkü köşe yazısında son günlerde sosyal medyada yer alan 'Şatafatlı' eğlenceleri kaleme aldı.

Türkiye'de İslam'ın çürümeye doğru gittiğini savunan Ergün Yıldırım, muhafazakar kesimde bu tip videoların yayınlanmasına tepki göstererek, milyonlarca insanın asgari ücretle çalıştığını hatırlattı.

Türkiye'de kendisi 'Dindar' olarak tabir eden kesmin popüler kültüre ayak uydurduğuna dikkat çeken Ergün Yıldırım, 'Show Müslümanlık' başlıklı yazısında son gelişmeleri şöyle yorumladı:

"Son dönemlerde muhafazakâr çevrelerde lüks hayat ve dinin iç içe girdiği pratikleri çokça görüyoruz. Özellikle bugünlerde sosyal medyada gündem oluşturan üç örnek var: Lüks bir yatta doğum gününü kutlayan beyazlara sarınmış başörtülüler ve onlar içinde prensese imrenerek koyu kırmızı renkli başörtülü bir kız."

'MİLYONLARCA İNSAN ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNİRKEN...'

"İkinci örnek, Londra’da dönen kuzenler için yine lüks bir mekânda düzenlenen karşılama partisi. Yine hepsi başörtülü. Üçüncü örnek daha taze. Doğum yapan bir kadın, yavru sarayın şatafat ve lüksüne çocuğuyla beraber doğuyor! Mevlit düzenliyor. Ama bu bildiğimiz mevlit değil. Anne ve çocuk ismi belirgin olarak sahnede öne çıkıyor. Anne, oyunun baş aktörü. Anne bir manken, bebek ise “bebek manken”! Mevlit okuyan kadınlar var. Hepsi de bu lüks ortamın ve oyun sahnesinin figüranları. Birer oyuncu. Bir reklam prodüksiyonu. Bir “Show Müslümanlık”. Tamamen gösteriye bürünen ve gösteri içinde tezahür eden bir Müslümanlık.

Steril falan ortada kalmıyor. Göz kamaştırıyor. İnsanlar imrendiriliyor. Varlığa, zenginliğe ve lükse imrendirme. Milyonlarca insanın asgari ücretle geçindiği, mültecilerin açlık ve yoklukla savaştığı bir toplumsal dünyada zenginlik imajları insanların gözüne sokuluyor. Avizeler, mobilyalar, parlayan camlar, ışıltılı teşrifat, büyük lüks yemek masaları ile dünyevi cennet sunuluyor. Zenginliğin parıltılı dünyası, zincirden kopan köpek misali insana saldırıyor!"

'ÇÜRÜME BAŞLADI'

“Show Müslümanlığı” olarak nitelediği durumun mahremiyeti de yıktığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

Mevlit veya başörtüsü şatafatın içinde hiçleşiyor! Ruhsal olan, kutsal olan, dinsel olan özünü kaybediyor. Her şey bir metaya, bir figüre dönüşüyor. Ortama egzotik hava veren bir süse… Kutsallık, tüketim toplumun showla bütünleşen aracı haline geliyor. Başörtüsü ve mevlit ne örtendir ne de kutsal olan. Gösteridir, tüketimdir, metadır.

Maddi zenginleşme ve iktidar gücü arttıkça çürüme de artmaya başlıyor. Adeta İbn Haldun’un pik yapan zenginleşme ve lüksleşme, çürümeyi de ortaya çıkar tezi gerçekleşiyor. Hadarilik çürümesi bu. Yani şehir, güç ve zenginlik çürümesi.

'SEMBOLLERDEN İBARET MÜSLÜMANLIK'

"Müslümanlar, dindarlar ve muhafazakârlar popüler kültüre ve zenginliğin kapitalist tarzına çarpıldıkça dinlerinden uzaklaşıyorlar. Bu çarpılma, ruhsal dünyalarını sarsıyor. İslam’ın üzerlerindeki anlamını kayba uğratıyor. Sadece sembollerden ibaret Müslümanlık geriye kalıyor."