Yer adları ve egemenlik

Yer adlarının ciddi bir konu olduğunu anlamakta bazılarımız hâlâ güçlük çekiyorlar. Yer adlarının devleti devlet yapan egemenlik hakları ile ilgili yanları bulunmaktadır. İngiltere için Manş Denizi Britanya kanalıdır (British Channel). Basra Körfezi İranlılar için, Pers Körfezi (Persian Golf), Araplar için ise; Arap Körfezi (Arabian Golf)tur. Rusya’da Leningrad ismini değiştirip St. Petersburg yapan farklı bir zihniyettir ve politikadır. Osmanlı-Türk izlerini silmek için Balkanlarda bazı yer adları değiştirilmiştir. Yıllardır bir Türk şehri olarak devam eden Üsküp, bazılarına göre Skope, Kalkandelen ise Tetova’dır. Dedeağaç’tan Gümülcine’ye kadar Batı Trakya’da yer adları değiştirilmiştir. Bulgaristan’da da aynı durumla karşılaşıyoruz. Kırım Tatar Türklerinin ülkesi Kırım’da Bursa’yı andıran Akmescit, Simferepol; Akyar da Sivastopol yapılmıştır. Ağrı Dağı Ermenilere göre millî bir sembol olduğu için Ararat ismini kullanırlar. 
2000 yılında Türk Aydınları Ocağı’nın açılışı dolayısıyla Kosova’nın Prizren şehrinde bulunduğumuz süre içinde, Harp sonrasında Sırpça yer adlarının hızla nasıl değiştirildiğine şahit olmuştuk. Sırpça isimler, Arnavutca ile değiştirilmişti.
Gerek Anadolu’da, Balkanlarda ve Türk coğrafyasında birçok yerde “kızıl” ismi geçmektedir. İdeolojik çatışmaların yoğun olduğu dönemlerde ve 1980 sonrasında bu ismin resmi heyetlerce değiştirildiğine şahit olmuştuk. Doktora çalışmam dolayısıyla 1972 yılında Doğu Anadolu’da araştırma ve gözlemler yapmıştım. Bazı yer adlarının bilimsel olmayan şekilde değiştirildiğini gördüm. Mesela, Kars’ın Cala Köyü bir Oğuz boyunun ismi olmasına rağmen, 1980’li yıllarda Ankara’dan giden heyet bu ismi “Esenkent” olarak değiştirmiştir. Herhalde bu yeri biraz fazla rüzgârlı bulmuş olacaklardı! 2010’lu yıllarda Güneydoğu’da bazı yer adlarına Türkçeyi dışlayarak sözde Kürtçe isimler koyarak hiçbir ciddi devletin yapmayacağı yanlışları yerine getiriyor; bunu demokratikleşme olarak sayıyoruz. Aynı bölgede bazı yerlerde ne gariptir ki, Türkçe, Kürtçe ve İngilizce yer adları levhaları dolduruyor. Bundan yetkili ve sorumluların hiç de rahatsız olduğunu görmüyoruz.
Yer adlarını ele alırken Batı Avrupa ülkelerinde çalışan, artık o ülkelerin etnik parçası haline gelen vatandaşlarımızın pratik zekaları ile ilgili bir anımı dile getireyim. Almanya’ya gidişlerimizde vatandaşlarımızın yabancı dillerinin yetersizliği karşısında yer adlarını Türkçeleştirdiklerini gördük. Nitekim, Hermannplatz-Harmanpalas, Görlitzer Bahnhof-Gülizar Banof, Kaiserdamm-Kayseri Damı, Gesundbrunnen-Kesik Burun, Anhalter Bahnhof-Anahtar Banof, Kurt-Schumacher-Kürkçü Mahir, Charlottenburg-Şarlatanburg, Sakson House-Seksen Evler olarak değiştirilmişti. Tabii Alman yetkililer buna hiçbir zaman sıcak bakmamışlardır.
Bizler toplum ve devlet olarak, gerek millî kimlik, gerek yer adları konusunda  hassas sayılmayız. Aşırı bir hoşgörü, vatan topraklarını başkalarıyla paylaşmada gaflet örneklerini sürekli sergileriz. Turizm gelirlerini artıracağız; daha fazla turist çekeceğiz diye veya ilişkileri düzelteceğiz şeklinde akıl ve mantık dışı şeyler yapar; yabancılara hoş gelecek isimler bulmaya çalışırız. Yer ve firma adlarında bu yanlışlarımız yabancıların bile dikkatini çeker. Devleti devlet yapan egemenlik haklarını korumayan ve onlara sahip çıkmayan; Türk Milleti ifadesinin yanlış olduğunu ileri süren, sadece millet kelimesini uygun gören, Anayasadan millî kimliği dışlama gayretkeşliğini gösteren, Tunceli’yi Dersim, Güroymak’ı Norşin yapmak isteyen siyasetçilerden fazla bir şey beklemek de haksızlık olur.

Yazarın Diğer Yazıları