Yerel Yönetimler Darbesi ve Şehir Devletçikler

Her gelen yeni bayram öncekini aratıyor. Bayramları bayram olarak kutlama gerilerde kaldı. Her bayrama önümüze çıkarılan yeni tuzaklarla girer olduk. Son yıllara Türkiye’yi Türkiye olmaktan çıkaracak Anayasa Darbesi hazırlıkları ile girmiştik. Bu defa aynı amaca dönük Yerel Yönetimler Darbesi ile karşı karşıyayız.
Gerek yeni anayasa hazırlıklarında, gerek Yerel Yönetimler Yasası çalışmalarında, hazırlıkların yapıldığı mutfağın yabancısı olduğu endişesi toplumda yaygın olarak hissediliyor. Milli kimliğimiz olan Türk kimliğinin anayasadan çıkarılmasında, Uzlaşma Komisyonu’nda AKP-BDP işbirliği de ibretle izleniyor.
Dış müdahaleler açık veya kısmen kapalı sürüyor. Reyi Türk milletinden alıp sandıktan çıkanlar emri acaba nerelerden almaktadırlar? Cevaplandırılması ve tartışılması gereken soru budur. Milli irade mi, küresel yabancı irade mi? Belediyeleri kapatmak halkın iradesine saygı mı?
Türkiye, İran’a altın satıyor ve bundan karlı çıkıyordu. Edindiğimiz bilgilere göre, ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo dolayısıyla bu satış sonlandırıldı. Birçok konuda benzer gelişmeler var. Petrol gibi doğal gaz ithalatı da özel sektöre devrediliyor. Anlaşılan akaryakıt fiyatlarının sürekli zamlanmasını doğal gazda da yaşayacağız. Aslında doğal gaz piyasasının özelleştirilmesi taahhüdü 2008 AB İlerleme Raporu’nda var.
Büyükşehir sayısı 27 oluyor. Belediye sınırları genişliyor ve o ilin mülki sınırları oluyor. Köyler mahalle yapılıp ilçe ve bucak belediyeleri büyükşehire bağlanıyor. “Yerinden yönetim” ve  “katılma”, yerini merkezileştirilmiş, yetkileri artırılmış büyükşehir belediye başkanlarına bırakıyor. Bunlar valilerin önüne geçiyor. Anayasadaki  “İdarenin bütünlüğü” prensibi tahrip edilip, yeni şehir devletçikleri ortaya çıkıyor. Eyalet sistemine gidiş görülüyor.
Terör olaylarının yoğun olduğu şehirlerdeki bazı belediyelerin terör örgütü ile iç içe olduğunu düşünürsek, idari yapımızı bozacak bu modelin bir “reform” olmadığını kolaylıkla anlarız. Ülkeyi bölünmeye götürecek devletsiz ama devlet destekli büyükşehir bölgelerinin devleti tasfiye olmadığı iddia edilebilir mi? Baba oğul ekran hokkabazları farklı düşünseler de...
Bu ve benzeri yıkım projelerine karşı tepki nerede? Karton ve salon milliyetçilerinin sesi çıkmıyor? Çoğu kuruluş suya sabuna dokunmadan sözde faaliyet yapıyor! Samimiyetsizlik ve sahtekarlık diz boyu... Bu ortam gerçek milliyetçilerle her kalıba girebilen sağcılar arasındaki sosyal mesafeyi de ortaya koyuyor. Sadece aşırı sola karşı olmakla, tepkicilikle iş bitmiyor. Milli devlet, üniter yapı ve milli bağımsızlık konularında hassas olmak gerekiyor.
Sağdan ve soldan ülkeleriyle kavgalı olup dışarısı ile iş birliği yapanlar, yabancı sahip arayanlar, ne yurtsever ne de milliyetçi olabilirler.
Özenseler de...
Not: Kurban ve Cumhuriyet Bayramlarınızı kutlarım.

Yazarın Diğer Yazıları