Yine 'Kanal İstanbul' dedi

Moskova'da geçici ateşkes imzalandı. İdlib yakılmış yıkılmış. "Geçici" olunca, insanlar yarınını düşünüyor, evlerine dönmüyor. Dönseler nerede barınacaklar, ne yiyip ne içecekler... Çoğu yer yakılmış yıkılmış. Bunları yapanlar kimler? Kendilerince Suriye'nin bütünlüğünü isteyenler. Bütünlük isteyen kendi insanını öldürür mü? Beşşâr'ın bir gücü yok. Putin'in, İran Rejimi'nin desteğiyle ayakta.

İran, Suriye'ye 300 km. uzaklıkta. Sınırdaş değil. Dolayısıyla müdahaleyi gerektirecek bir durumu olamaz. İran Rejimi, mezhepçilik gayretiyle savaşa giriyor. Türkiye-Suriye sınırı 911 km. Bombardımandan kaçanlar ister istemez Türkiye'ye yöneliyorlar.

İblib'de son saldırılarda 59 şehit verdik. Ateşkesle Soçi Mutabakatı'nın gerisine düştük. İnsanlıktan çıkmışlar, kendi mezhebinden olmayana hak tanımayanlara, sadece katletmeyi düşünenlere karşı sizin tavrınız sınırlıdır; onlar gibi sivillerin meskûn olduğu alanları bombalayamazsınız.

Ateşkes ister istemez R. T. Erdoğan'ı rahatlattı. Bu kadarına razı. Putin'in freni yok ve bizim Putin karşısında duracak hâlimiz de yok.

"Şehitler tepesi boş kalmayacak!" diyen ve Bakara Suresi'nin 154. ayetini okuyan R. T. Erdoğan ateşkesten sonra İstanbul Çamlıca'da boğaza abanan kendi camisinde konuştu, "Müslümanın Müslümanla savaşı bitmiş olur." dedi. ("Halife" camide konuşur! Bahanesi de hazırdır: "Gazi Mustafa Kemal Paşa Balıkesir'de Paşa Camisi'nde hutbe okumadı mı?!" diyecektir.) Bu sözleriyle acaba diyorum, "şehitlik" mertebesini de tartışmaya açmıyor mu? (Camide "Bay Kemal!" diyerek saydırdı mı, diye baktım. Çok şükür kendisini tutmuş!)

Ve Reis ateşkesten sonra aslına ("inadına" mı desem!) rücu etti. Silivri'de yapığı konuşmada sözü İstanbul Kanalı'na getirdi:

"Hiç şüphesiz bunların başında 'Yüzyılın Projesi' olarak nitelendirilen, bu kardeşinizin 'çılgın projem' dediği Kanal İstanbul Projesi de en yakın zamanda ihaleye çıkıyor. 2011 yılında ilk kez milletimizle paylaştığımız bu projeyle ilgili olarak jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar, dalga ve deprem analizleri dahil her türlü etüt çalışmasını yaptırdık. Bu güne kadar 11 farklı üniversiteden ve çeşitli kamu kurumlarından 34 ayrı bilim dalına mensup 200'ün üzerinde bilim insanı bu projeyi inceledi. Bakanlıklarımız Kanal İstanbul'la ilgili süreci yakından takip ediyor. Kanal İstanbul, ufku dar, vizyonu dar, vizyonu sığ, ön yargılarının esiri olmuş kimi çevrelerin insafına terk edilmeyecek kadar mühim bir projedir. Bu proje diğer katkıların yanında Türkiye'nin stratejik gücüne de çarpan etkisi yapacaktır. İstanbul'a ve Türkiye'ye hizmette hiçbir sınır, hiçbir engel tanımıyor, hiçbir bahaneye, hiçbir mazerete de prim vermiyoruz."

Asla peşin hükümlü değilim. Projenin önüne bakıyorum, ardına bakıyorum "fayda" sağlayacağına dair bir netice çıkartamıyorum. İletişim Başkanlığı "Kanal İstanbul Şantiye Şefliği" kurmuş olmalı ki web sitesi açmış. Sitesinin sloganı da şöyle: "Boğaz nefes alacak Türkiye kazanacak." Hiçbir şeyi okumayın ve sadece bu sloganın üzerinde düşünün, kanalın neden yapılmaması gerektiğini anlayın. ("İletişim Başkanlığı"nın   adını yanlış koymuşlar, "İletişim Bakanlığı" demeleri gerekirdi. Bürokratik bir kuruluş değil; siyasî bir kuruluş gibi faaliyet gösteriyor.)

Geçen gün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikteydik. "Kanal İstanbul"u sordum. Hiçbir surette yapılmasını onaylamadığını gerekçeleriyle tek tek izah etti. R. T. Erdoğan'a bakıyorsunuz mübarek uçuyor!

Keskin sirke küpüne zarardır. Atalarımız öyle diyoo!...

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları