Yolsuzluğa karşı biçarelik kalkanı

Bir yandan, içine evde bulduğum ne kadar sebze varsa doldurduğum çorbayı karıştırırken, bir yandan da Covid-19 Koronavirüsüne karşı oluşturulan "Ekonomik İstikrar Kalkanı"nı dinliyordum.

Ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum. Bir anda kendimi gözlerimi sabit bir noktaya dikmiş, mırıldanırken buldum:

Ciki ciki cak cak

Civciv çıkacak kuş çıkacak

Ördek çıkacak kaz çıkacak…

Aklımı mı kaybediyordum, yoksa sahiden de insanlara evden çıkmamalarının öğütlendiği bir açıklamada, uçak biletlerinde KDV indirimine gidildiği, otellerde konaklama vergisinin kaldırıldığı filan mı duyuruluyordu -"önlem!" olarak- aynı zamanda!

***

Dün, "Koronavirüs salgın riski, mevcut durum ve alınan önlemler"i konuşmak üzere toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, İYİ Parti adına konuşan Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu'yla konuştum.

Delirmiyormuşum!

Daha doğrusu bir tek ben delirmiyormuşum!

Toplumun sair ekseriyetini benzeri bir halet-i ruhiyeye sevk etmiş; iktidarın çiftçiyi, çalışanı, potansiyel işsizi, kara kara evinin/kapattığı işyerinin kirasını nasıl ödeyeceğini, zorunlu olarak tatil ettiği çalışanının maaşını nasıl vereceğini, dahası iki hafta sonra evine ekmeği nasıl götüreceğini düşünenleri "muaf(!)" tuttuğu sözde tedbirleri!

***

Sanki koronavirüs öncesi ülkede hiç fukaralık yokmuş gibi "Başımıza ekonomik bir felaket geldi, birçok olumsuzluk yaşanabilir bunun da sebebi pandemi" algısının yaratılmaya ve bunun arkasına saklanılmaya çalışıldığını ifade ederek "Türk ekonomisini batıran koronavirüsü değil yolsuzluk virüsü oldu" diyen Dervişoğlu'nun kafasında da deli sorular vardı benim gibi:

- Sayın Bakan'ın da dün verdiği kronolojide bildirdiği gibi, Covid-19'un dünyaya ilan edildiği tarih 10 Ocak 2020. İYİ Parti'nin, bunun bir pandemiye dönüşeceği öngörüsüyle verdiği araştırma önergesinin tarihi 30 Ocak 2020. Bu önerge neden, hangi siyasi saiklerle reddedildi?

- Covid-19, İran'da Ocak ayında belirdi. Türkiye, İran sınırını kapatmak için niçin Şubat ayını bekledi?

- Uçak seferlerini neden Avrupa'daki yayılma başladığı anda iptal etmedi?

Hadi buraya kadar -olanla ölene çare yok- cümleten geçmiş olsun da…

- Milyonlarca vatandaşın kredi ve kredi kartı borçları zaten takibe konmuşken çözüm diye onları yeniden krediye teşvik etmek, "destek veremiyoruz ama kolay kredi çekmenize yardımcı olacağız" diyerek ödeyemedikleri eski borçlarının üzerine, ödeyemeyecekleri açık yeni borçlar eklemek neyin kafası?

- "Ekonomik İstikrar Kalkanı"nın hangi maddesi işvereni iflastan kurtaracak?

- Hangi madde işçinin işsizlik korkusunu giderecek?

- Konut kredisinin kredilendirilebilir oranını arttırmak hangi işverenin yahut çalışanın derdine deva olacak?

- Vergi ödemelerinin ertelenmesi kapatılan hangi dükkanın personel ve kira giderlerini karşılayacak?

Ha bir de…

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" sevabıyla günahıyla her şeyin sorumluluğunu tek bir kişiye yüklemiyor muydu? Şimdi ne oldu da ilk defa "sorumluluğu paylaşma" ihtiyacı duyuldu? Ne oldu da, "patronaj"a ilk defa bir bakan oturtuldu? İşler kötü giderse Sağlık Bakanı'na yıkılsın diye mi bütün sorumluluğu?

SORU-YORUM

Sağlık Bakanı, Türkiye'de Koronavirüs'ten ölenlerin sayısının "2" olduğunu söylerken, Saygı Öztürk, emekli Kara Kuvvetli Komutanı Aytaç Yalman'ın da Koronavirüs'ten öldüğünü yazdı. Yalman'ın tedavi gördüğü Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bunu doğruladı. Kendi yakın çevremde birebir şahit olduğum iki örnek:

Ankara'da, umre dönüşü solunum yetersizliği gerekçesiyle hastaneye kaldırılan -çoklu organ yetmezliği de  bulunan- bir kadın, dün sabah hayatını kaybetti; tesadüf mü değil mi? Değilse, neden kadının ailesinden hiçkimse karantinaya alınmadı bu süre içinde?

Soruyorum çünkü birkaç gün önce Trakya'daki bir özel hastaneden şöyle bir iddia geldi: Hastanemize başvuran ve muayenesini yapan doktorun Covid-19 olabileceğinden şüphelenerek durumunu bakanlığa bildirdiği hastamızı, evine yollamamız istendi!

Mevzu bahis "can"ken, "bilgi kirliliği" deyip geçemezsiniz bunlara. Bilginin kirletilmemesini istiyorsanız doğrusunu vereceksiniz. Vaka vaka ölü sayıcılık zor geliyor -ki kolay değildir mutlaka-, zorunuza gidiyorsa, siz aşağıdaki çok basit soruya, zaten elinizin altında olan/olması gereken istatistiklerle cevap verin, az buçuk matematiğimiz var, "gerçek durumu" biz hesap edelim:

Şubat ayı ortası, Mart ayı başına kadar Türkiye'deki ölümlerin yüzde kaçı solunum yetmezliğinden oluyordu, Şubat ortasından bu yana yüzde kaçı solunum yetmezliğinden oluyor?

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları