YSK'nın geçmiş çelişkileri...

Yüksek Seçim Kurulu'nun kararları kesindir. Ancak verdiği kararlardan dönüşleri hiç de az değildir.

Tam da yeni ve belki de en önemli kararı sırasında. Bu yüzden geçmişinden birkaç örnek vermek ihtiyacı hissettim.

Tabii bu konudaki belgeler konusunda Yaşar Usluer dostumuza, geçmiş çalışmalarından dolayı teşekkür etmeyi borç biliyorum:

"2002 seçimlerinde HADEP'in yerine kurulan DEHAP'ın seçimlere katılamayacağı iddiasını yapan Çiller/DYP değil, o dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'dur. YSK reddetti. Kanadoğlu bunun üzerine DEHAP yöneticileri hakkında 'sahte evrakla örgütlenmesini tamamlamış gibi göstererek, 3 Kasım 2002 seçimlerine gireceği' iddiasıyla 16 Ekim 2002'de suç duyurusunda bulundu. Bunu inceleyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 23 Ocak 2003 tarihinde eski DEHAP Genel Başkanı Mehmet Abbasoğlu ve 27 DEHAP yöneticisi/kurucu üyesi hakkında 'resmî belgede sahtecilik' yaptıkları iddiasıyla dava açtı. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Haziran 2003'te Mehmet Abbasoğlu, Nurettin Sönmez, Ayhan Demir ve Veysel Aydın'a 'resmî belgede sahtecilik' yaptıkları gerekçesiyle 1 yıl 11 ay 11'er gün hapis cezası verdi. Ayrıca 'DEHAP'ın örgütlenme şartını yerine getirmeden seçime girdiği ve bu şekilde yüzde 6,2 oy alarak seçim sonuçlarını etkilediğini' belirtti.

Asıl kaybedenler

DEHAP'lılar, kararı Yargıtay'da temyiz ettiler. Yargıtay 6. Ceza Dairesi kararı inceleyip 11 Eylül 2003'te onadı. Bunun üzerine DYP, MHP, Genç Parti ve bazı vatandaşlar 3 Kasım seçimleri şaibelidir, iptal edilmelidir diye YSK'ya başvurdular. YSK, 4 Ekim 2003'te 6,5 saat süren toplantıdan sonra bu isteği oy çokluğuyla reddetti.

Şayet kabul etseydi, DYP yüzde 9.54'le baraja takılmayıp, barajı aşacaktı. Yani AKP'den 44, CHP'den ise 22 milletvekili, toplam 66 milletvekili çıkaracaktı.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar 'Bu gölge ve tartışma yeni bir genel seçim oluncaya kadar devam edecektir. Ülkede Yargıtay kararları yok farz edilmiştir. Biz DYP olarak hukuksuz seçimleri halka şikâyet edeceğiz. 1946'dan bu yana ilk defa seçimler üzerine gölge düşmüştür' demişti.

Aynı YSK 19. ve 20. dönem Bilecik DYP Milletvekili Bahattin Şeker'in askerlik yapmadığı şikâyeti nedeniyle 18 Nisan 1999 seçimlerinden bir ay önce parlamenterliğini düşürmüştü.

Pek çok örnek

1999 seçimlerinden sonra Merve Kavakçı'nın Meclis'e başörtülü gelmesi epey gürültü çıkarmıştı. Bakanlar Kurulu da vatandaşlığını iptal etmişti. YSK, 17 Mayıs tarihli kararında 'seçilme yeterliliği kaybının, seçimlerden sonra oluştuğu gerekçesiyle Kavakçı'nın milletvekilliğinin düşürülme yetki ve görevinin anayasanın 84. maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğuna oy birliğiyle karar verdi.' Oysa iki ay önce Bahattin Şeker hakkında böyle bir karar almamıştı. Üstelik Şeker iki dönem milletvekilliği yapmış biriydi.

1967 yılında da İstanbul Belediye Meclisi üyeliği seçimlerinde şekilsel hata yapıldığı gerekçesiyle üyelikleri düşürüp, seçim yenilenmişti.

2002 seçimlerinde Genç Parti, illerin yarısında teşkilatını kuramadığı için seçimlere katılamıyordu. Yeniden Doğuş Partisi'ni satın alıp olağanüstü kongre ile adını Genç Parti yaparak seçimlere katılmıştı. YSK neden olağan kongresini altı ay önce yapmadığı için seçimlere giremez kararı vermedi?

Değişen karar

2011 seçimlerine bağımsız girmek için baş vuran bazı BDP'lilerin siyasi yasaklı olduğu için baş vurularını reddeden YSK idi. Aynı YSK olaylar ve eylemlerden sonra kendi kararını hiçe saymış ve tekrar baş vuru halinde seçime katılabileceklerine karar vermişti.

7 Haziran 2015 seçimlerine girebilecek partilerin açıklanmasından sonra Komünist Parti itiraz etti. 'Olağan kongreyi 6 Aralık 2014'te yaptıklarını. İstifa eden bazı il/ilçe başkanlarının yerlerine de yenilerini atadıklarını' beyan ettiler. YSK bu kez de Komünist Partisi'nin de seçimlere girebileceğine karar verdi. Oysa 2820 sayılı kanunun 96. maddesinde 'Komünist ismi kullanılamaz' denmekte.

16 Nisan Referandumunda 'Mühürsüz oy pusulası ve zarfların' Ak Partili YSK temsilcisinin itirazı üzerine geçerli sayılacağı kararını alan da bu YSK değil miydi?"

Sıraladıklarım YSK'nın geçmişteki çelişkilerinin sadece bir bölümü...

...

GÜNÜN SÖZÜ

Tefekkür, aklın sadakasıdır. İbrahim Ethem

Yazarın Diğer Yazıları